Bölüm 11

64 10 2
                                    

Medya:Ahmet Aras

Bölüm şarkısı: Nezih İşler yüreğim ağır yaralı.

Derse bir türlü adepte olamıyordum daha biz birlikte olalı bir gün olmuştu, ve kendini benim hayatımın merkezine koymuştu. Onun yanından ayrılalı bir saati geçiyordu ne bi mesaj, ne de arama vardı. Bütün düşüncelerimden sıyrılıp derse odaklanmaya çalıştım. Hocanın anlattığı konularda önemli yerleri not almayı ihmal etmedim. Bugün günümün büyük bölümünü kütüphanede geçirmeyi planlıyordum. Ama önce Ali'yi görmem gerekiyordu, ona bi özür borçluydum. Dersim biter gitmez Ali'nin oldugu kampüse geldim onun çıkmasına 15 dakika vardı. Gidip kampüsün ordaki banklarda oturmaya başladım.

Onu kapıdan dalgın dalgın çıktığını görünce, çantamı alıp koşar adımlarla yanına gittim.

"Ali neyin var?" bana kırılmış gibi bi hali vardı. Haklıydı da.

"Iyiyim Ela bir şeyim yok." soğuk davranıyordu bana kırılmıştı.

Ahmet'e izin verdiğim için bana daha kırgındı. "Ali bak elimde olan bir şey değildi. Ben de istemezdim böyle olmasını, hem senden başka yakın arkadaşım yok benim. Sende bana böyle mi davranacaksın?" bakışlarındaki yumuşamayı görebiliyordum.

"Kusura bakma Ela unuttum bile, hadi kahve içelim beraber." kafamı sallamakla yetindim. Ama aklım hala Ahmet'teydi. Ne aramış, ne de sormuştu. Özleyen insan arayıp sormazmıydı?

♦♦♦

Ela eve dalgın dalgın giderken yine yağmur yağıyordu. Güzel geçmeyen günü şimdi daha berbat hale gelmişti. Sebepsizce ağlamak istiyordu. Ona bu kadar kısa sürede bağlanması tam bir aptallıktı. Ahmet bu kadar peşinden koşup, ilk kavgalarında gurur yapıp aramamıştı. Aslında kendinin yaptığı da gururdu. Eve gidince, gururu bir kenara bırakıp aramalıydı. Onu kaybetmek istemiyordu.

Eve gelince sırılsıklam olmuş kıyafetlerini makina ya atıp duşa girdi. Yağmur bir yandan, rüzgar bir yandan iyice üşümüştü. Bu yüzden sıcak su bedenine ateş etkisi yapmıştı. Uzun süredir ailesini de ziyarete gitmiyordu. Onlara ihanet etmiş gibi hissediyordu. Yarın cumartesi olduğu için onları ziyarete gitse iyi olacaktı.

Bedenine havluyu sarıp duştan çıktı. Hemen pijamalarını giyip salon'a geçti. Üzerine bir de battaniye aldıktan sonra, arama zamanı gelmişti. Rehberden Aras ismini bulup aradı. Heyecanlanmıştı. Kalp ritmi bile değişmişti. Anlamıştı artık onu seviyordu...

Telefon da isminin üzerine bastı ve aramaya başladı.

Çaldı.. Çaldı... Ama açan olmamıştı. En son tam kapatacakken o güzel senini duydu.

"Alo?" tanımamışmıydı? Yoksa numarayı kaydedetmeyecek kadar değersizmiydi?

"Özür dilerim.." dedi ve sustu. O haksız değildi ama Aras'ı kaybetmek istemiyordu. Bir kişiyi daha bedeni kaldırmayabilirdi. "Bana gelir misin?" dedi Aras'ın sessizliği ölüm gibiydi. Susmasını istemiyordu. Konuşsun, konuşsun ki aralarındaki bu küçük mesele çözülsün.

"Pekala, geleceğim. Şimdi kapatmam gerek." diyerek kapattı telefonu hemde onun konuşmasını beklemeden. Tam kapatmadan arkadan gelen ses Leyla'ya mı aitti? O geldiği için mi kapatmıştı? İki kadın birden idare etmek..
Ela'nın onu ararken ki heyecanından kalan sadece boğazındaki yumruydu.
Boşa kuruntu da yapmak istemiyordu. Sonuçta hiç birşey bilmiyordu. Ahmet geleceği için ayağa kalktı ona yemek yapmak istiyordu. Hemen bir şeyler hazırlamaya koyuldu. Hazırladıklarını masaya dizip odasına gitti. Islak saçlarına fön çekip kabarmasını engelledi. Bu onların barışma yemeği gibi birşey olacaktı. O yüzden üzerine birde ev için uygun bir kıyafet geçirdi. Gözlerine hafif rimel sürdüğünde artık hazırdı. Gidip masaya baktı, eksik birşey olsun istemiyordu.

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin