Bölüm şarkısı: gökhan tepe günahın bende
😘😘
Uçağa bindiğimden beri hala ağlıyordum ne işi vardı burda.
Yine tutamamıştım kendimi. Yenik düşmüştü gözlerim ona. Kal demesini beklemiştim tek bir cümle. Ama o sadece uzaktan bakmakla yetinmişti. Belkide başka biri için gelmişti ve beni görmesi tesadüf olmuştu.
Bu düşüncelerle ağırlaşan gözlerimi daha fazla zorlamadım, zaten ağladığım için yanan gözlerim ağrımaya başlamıştı.***
Ali'nin dürtülemesiyle gözlerimi aralayıp etrafa baktım. Gelmiş miydik? "İneceğiz birazdan." dedi Ali. Ben de ona gülümseyip yerimde biraz daha dikleştim. Herkes inmeye hazırlanmıştı. En son uçağın kulağı sağır edecek sesi duyuldu ve inişe geçilmişti.Uçağın merdivenlerinden sırasıyla iniyorduk. Önde bizi getiren Muhdet hoca ve Ayla Hoca onların yanında ise 1 tane bayan tercüman vardı. Inşallah bu seyahat -eğitim- iyi gelecekti. Elimde bir mesleğimle dönecektim Istanbul'a. Artık kimsenin emirleri altına çalışmayacaktım. Bu bile benim için iyi birşeydi.
Otobüsten inip bavullarla yurda doğru ilerledik. Bizim üniversiteden Ali, Melih ve ben vardım. Bu yüzden odamı tanımadığım bir kızla paylaşacaktım. Zaten sadece yatarken ayrılacaktık Ali'yle. Bütün günümüz okulda geçer kalan günler biraz gezer ve yine ders çalışırdık.
Hocalar herkesi durdurup konuşmaya başladı; "evet arkadaşlar birazdan yurda gireceğiz ama, önce size birkaç uyarıda bulunmak istiyorum. Erkekler veya kızlar arasında asla bir kavga olmayacak aksi takdirde geri eski okulunuza dönersiniz," dedi hafif tehditvari bir şekilde. Derin bir soluk alıp devam etti. Yemeklerin kaçta yendiğini giriş-çıkışları falan anlatmıştı. Sonra kimin kimle kalacağını söylemişti. En son "Ela ve Deniz" demesiyle duraksadım. İyide deniz kimdi? Etrafa bakınırken herkes eşlerini bulmuş ortada sadece ben ve bir kız kalmıştı. Anlaşılacağı üzere Deniz buydu. Beni görünce gülümseyip yanıma geldi. "Ela?" dedi sorarcasına bende başımı sallayıp onayladım.
Özel bir yurda benziyordu. Koğuş gibi herkes aynı yerde yatmayacaktı anlaşılan.
Herkes anahtarını alıp odalara çekilmişti. Bugün pazar olduğu için okul yoktu ama yarın başlayacaktı.
Anahtarla kapıyı açıp cam tarafı yatağa doğru ilerledim. Bavulu yere bırakıp kendimi de yatağa bırakmıştım. Deniz arkamdan gelip oda yatağa oturdu. Bi duşa girsem iyi olacaktı."Ben duşa gireceğim," dedim Deniz'e, oda başını sallayınca bavuldan şampuan, havlu ve iç çamaşırlarımı alıp duşa girdim.
***
Bedenim biraz gevşemiş ve yorgunluğumu atmıştım. Benden sonra hemen Deniz girmişti. Şimdi ise oturmuş laflıyorduk."Hangi bölümü okuyorsun?" Deniz sürekli laftan laf açıyordu. Tabii benim de işime geliyordu, sıkılmıyordum en azından.
"Kadın Doğum, son senem biran önce bitirip işime başlamak istiyorum," dedim heyecanla. "Ya sen?"
"Nöroloji." dedi düz bir sesle. Ne yani heyecanlanmıyor muydu mesleğini eline alacağı için?
"İstemiyor musun?"
"Aslında ben bu dalda okumak istemiyorum. Çocuk doktoru olmak istiyorum ama babamın zoruyla bu dalı seçtim. Bu da fek fena sayılmaz." gülümseyip biraz daha yatağa sokuldum. Her an uyku hali içerisindeydim. Heran her yerde uyuyabilirdim.
***
Uyandığımda gerçekten dinlendiğimi farkettim. Uyku bir nevi terapiydi benim için. Gerçek hayattan kaçış yoluydu. Kafamı sağa doğru çevirdiğimde denizin de uyuduğunu gördüm. Sanırım oda benim gibi yorulmuştu. Benden olarak yormasada ruhsal olaraka uçak insanı yoruyordu. ve ben ilk defa bindiğim için biraz da korkumuştum. Ve haliyle gerilmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
RomanceTerk ettiğin şehirler yanıyor sonra, Koparmadığın çiçekler yanıyor, Ölüm, ölmediğin için kızgın sana; Hayat, iyi yaşamadığın için. "Seviyorumlar" eksiliyor cümlelerinden. Dostlar sırtından bıçaklıyor. Ben kalbinden öpüyorum seni. -Melike Birgölge