Hastaneye girerken bir yandan da doktor arkadaşlarıma selam veriyordum. Bugün yine Arzu Hanım'ın kontrolleri vardı. Aradan 4 ay geçmiş karnı kocaman olmuştu. Neredeyse her hafta beraberdik, kontrollerini hiç aksatmıyordu. Kapıdan içeri girerken asistanımdan bugünün hastalarını ve randevuları istedim. Gerçekten iyi yerlere gelmiştim. Hastalarım benden oldukça da memnundu. Tabii Deniz'in amcası kenan Bey daha memnundu. Beni işe aldığından pişman olmamıştı.
Montumu çıkarıp eteğimi ve gömleğimi düzelttim.
Beyaz önlüğümüde giydikten sonra yerime oturup plan'a baklamaya başladım. Bugün fazla hastam yoktu erkek çıkabilirdim.
"Ela Hanım?" başımı plandan kaldırıp gelen Arzu Hanım ve Tolga Bey'e baktım. Gülümseyerek sandalyeyi işaret ettim.
"Nasılsınız bakalım? İyimi kızımız?" gülümseyerek karnını okşadı.
"Çok yaramaz! Sürekli tekme atıyor!" halline gülümseyip karnını açmasını söyledim. Aldığı kilolardan dolayıp masaya bile zor çıkıyordu ama eşi yardım ediyordu.
Karnına jeli sürüp bakarken, " ismi belli mi?" diye sordum. Başını sallarken "Nida." dedi. Başımı sallayıp kalmasını istedim. Hamilelik iyiden iyiye ilerlediği için doğum her an olabilirdi.
"Arzu Hanım, çok fazla sancınız olduğunda veya suyunuz geldiğinde zaman kaybetmeden hastaneye gelin. Saat kaç olursa olsun beni arabilirsiniz, "
"Teşekkürler. Size söylemek istediğim birşey var aslında," eşinin gözüne heyecanla bakarken, "yarın baby sower partisi yapmayı düşünüyoruz, sizde gelir misiniz? Kızımın üstünde emeğiniz büyük,"
Başımı olumlu bir şekilde sallayıp adresi aldım. Baya lüks bir mekan da yapılıyordu. Böyle zengin bir ailede bütün camiya orada olurdu. Şıklık içinde yarışan kadınları söylemek istemiyordum bile.
***
Bugün erken çıkıp caddelerde gezmeye başladım. Davet için elbise bakmam gerekiyordu. Neredeye girsem ya çok şatafatlı oluyor, ya da çok sönük kalıyordu. En son bir mağazaya girip kıyafetlere bakınmaya başladım. Hemen bir görevli yanıma gelince elbiseyi nereye giyeceğimi ve istediğim modeli anlatmaya başladım.Beni birkaç dakika beklettikten sonra elinde uzun bir kıyafetle geldi.
"Deneyin lütfen, size çok yakışacak." görevlinin elindeki kıyafeti alıp kabine doğru ilerledim. Benim de içime sinmişti.
Kabinden çıkarken biryandan da elbisenin sağını solunu düzeltiyordum. Elbise;göğüs kısmında ve omuzlarında pencereler olan dizde biten bir elbiseydi ve tek kelimeyle harikaydı! Siyah rengi, boyu, uzun kolu ile şaheserdi.
"Alıyorum!" diye görevli kıza belirttim. En sonunda aradığım kıyafeti bulabilmiştim. Bunun mutluluğuyla mağazan çıktım ve yürüyerek eve doğru gitmeye başladım.
(1 gün sonra)
Partiye bir saat kalmıştı ama ikili hala hazır değildi. Ela, partide yalnız kalmamak için peşinde Deniz'i de sürüklüyordu. Ela daha makyaj masasına yeni oturmuştu. Aksilikler bir türlü peşini bırakmıyordu. Gözlerine sadece bi far sürüp dudaklarına elbisesinin renginde bordo bir ruj sürmüştü. Saçlarını ensesinde topuz yapıp, kahküllerini düzeltti. En sonunda hazırdı! "Ben hazırım!" diye Deniz'e bağırdı. İçerden "bende." sesini duyunca birlikte evden çıktılar. Taksiye adresi verip beklemeye başladılar.
Ela'nın tahmin ettiği gibi mekan oldukça lükstü. Kırmızı halılar, korumalar..
Emin adımlarla taksiden inip salon'a doğru ilerlemeye başladılar. Içeri adımlarını atar atmaz onları. Pembe ile süslenmiş, kocaman yazılarla "HOŞGELDİN NİDA" yazıyordu. Onları gören Arzu hemen yanlarına gitti.
Haraketleri yavaş olsada bu haliyle çok tatlı görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
RomanceTerk ettiğin şehirler yanıyor sonra, Koparmadığın çiçekler yanıyor, Ölüm, ölmediğin için kızgın sana; Hayat, iyi yaşamadığın için. "Seviyorumlar" eksiliyor cümlelerinden. Dostlar sırtından bıçaklıyor. Ben kalbinden öpüyorum seni. -Melike Birgölge