O günden sonra onunla bir daha görüşmemiştim tam 1 ay geçmişti, zaman geçirmek için bol bol kitap okuyordum, ders çalışıyordum onunla alakalı kafamdan bütün düşünceleri atmam gerikiyordu.olması gereken buydu. Bugün önemli bir sınavım vardı, dün gece hiç uyumamıştım. Kendi ayaklarımın üzerinde durmam gerekiyordu. Kahvaltı bile etmeden hemen dolabın önüne geçtim siyah askılı t-shirt, buz mavisi yırık kotumu çıkardım. Üzerinede borda şalaş bir hırka çıkardım. Üzerimi giyindikten sonra hiç makyaj yapmadım saçlarımıda serbes bıraktım ve gözlüğümü de saçlarımın arasında yerleştirdim.
Spor ayakkabılarımıda ayağıma geçirdikten sonra çıkabilirdim artık.
Hava iyiden iyiye soğumaya başlamıştı, hırkama daha çok sığınır gibi önünü sıkı sıkı kapattım. Okula girer girmez dikkatimi Ali çekmişti, çok dalgın duruyordu. Beni bile fark etmemişti."Ali iyi misin?" Kafasını kaldırıp bana baktı ama bakışları boştu hiç bi anlam ifade bulamıyordum. Susup yine bakışlarını yere eğdi.
"Hey sana diyorum?" derin derin nefes alıp veriyordu.
"Ailemle alakalı bişey boşver." tam ağzımı açıp soracakken benden önce davrandı.
"Sınava çalıstın mı? Biliyorsun bu çok önemli." bende daha fazla üstelemedim, anlatmak istese bana fırsat bile vermezdi zaten.
"Tabiki. sabaha kadar hem de, inan gözümü açamıyorum Ali şuan." kafamı geriye doğru artım. Kendime gelmem gerekiyordu. Hala o şekilde dururken konuşan Ali oldu.
"Fakındayım Ela her halinden belli oluyor." kafamı kaldırıp ona baktım gülüyormuydu o? "Bana diyene bak ölmüşsünde ağlayanın yok be senin."
İkimiz de kahkahalarla gülüyorduk.
Birden gözüm saate kaydı, 15 dakika vardı sınava. Hemen ayağa kalktım, ali'de saatine bakınca sınav saatinin geldiğini anladı kol kola okula yürümeye başladık. Ali gerçekten çok komik bir çocuk, yakışıklı dahi sayılabilirdi.. Ama ben ona o gözle hiç bakmadım, onun da böyle düşündüğünü biliyordum.
Sınav çok zorlamıştı beni doktor adayıydım sonuçta, jinekolog olmak istiyordum, insanlara yardım etmek en sevdiğim şeylerden biriydi. Bu özellik bana annemden kalmıştı, nasılda özlemiştim onu. Telefonuma gelen mesaj sesiyle irkildim, numaramı pek kimse bilmezdi. Mesaj atan kişiler zaten belliydi. Merakla elim telefonuma gitti tanıdık bir numaraydı ama mesaj atacağını kondurmadığım için Ahmet'ten olduğuna İhtimal dahi vermemiştim taki mesajı okuyana dek.Sevgilinle çok yakışmışsınız, ama sana pek uygun bulmadım. Bu kadar zevksiz olduğunu hiç belli etmemiştin bu zamana kadar.
Bu neydi şimdi, tekrar tekrar okuduğum mesajı bir türlü idrak edememiştim. Daha fazla dayanamayıp arama tuşuna bastım.
Çalıyor.. Çalıyor..
İkinci çalınca "efendim?" diyerek açtı. Bu ses Ahmet'e aitti.
"Bana attığın mesaj ne sorabilir miyim?"
Bir kaç dakika sesizlik oldu, ne yapmaya çalışyordu yine bu adam!
Daha fazla dayanadım, "hey! Sana diyorum duyuyor musun beni?"
"Duyuyorum Ela sakin ol."
Bu adam beni gerçekten delirtecek bu kadar rahat olmayı nasıl başarıyor aklım almıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
RomanceTerk ettiğin şehirler yanıyor sonra, Koparmadığın çiçekler yanıyor, Ölüm, ölmediğin için kızgın sana; Hayat, iyi yaşamadığın için. "Seviyorumlar" eksiliyor cümlelerinden. Dostlar sırtından bıçaklıyor. Ben kalbinden öpüyorum seni. -Melike Birgölge