Evin salonunda oturuyorduk ikimizde konuşmuyorduk ki öyle bir niyetim de yoktu. Hatta bi ara sahilde bitirmeyi bile düşünmüştüm. Ama ani bi karar vermek istemiyordum .
Şuan bakışları tam üzerimde odaklanmıştı. Yine ona bakmayarak ayağa kalktım gidip yatacaktım şuan görmek istediğim son kişi ahmet di. Odamın kapısıa geldiğimde ensemde hissettiğim sıcak nefesle olduğum yerde kaldım
"Konuşmadan nereye?"
Ahmetin fısıltı halinde çıkan sesi beni etkilemişti gözlerimi kapatıp anın büyüsünü yaşıyordum.
"Git buradan. Görmek istemiyorum seni."
Ona dönmeden bende fısıltı halinde konuşmuştum. Bu onu kızdırmış olacak ki nefesini uzun ve sesli şekilde dışarı verdi.
Kolumdan tutulup duvara yaslanmamla neye uğradığımı şaşırmıştım.
"Bana bak! Böyle davranarak hiç bir yere varamayız bunu o küçük aklına sok. Şimdi salona geçip insan gibi konuşacağız."
Kalbimin sesi kulaklarıma dolarken korkumun gözlerimden olunduğuna adım gibi eminim. Ama bu sefer olmayacaktı onun dediği şeyleri yapmayacaktım.
"Her zaman senin istediğin mi olacak? Gelmiyorum git evimden. Seni görmek istemiyorum neyini anlamıyosun?"
Hemen pes etmeyeceğini biliyordum belkide bu yüzden bu kadar üsteliyordum. Herşeyi yaparken yapıyor sonucunu düşünmüyordu. Orda annesiyle beni nasıl aşağıladığının farkındamıydı.
"Tamam bitecekse bitirelim,"
Bu kalbimdeki acı neydi? Hem bitmesini isterken hem bitmemesini istiyordum. Kendi gibi beni de dengesiz yapmıştı. Benim istediğim beni sevsin ve saygı duysun. İstedikleri olmayınca istediklerimi yapmaması çok saçmaydı. Yaptığı tek şey bencillikti bunun başka açıklaması
Son duyduğum kapının kapanma sesiydi olduğum yere çökmüştüm. Yine başa dönmüştük bir kere olsun hatasını kabul edip beni anlamaya çalışmıyordu hep kendi doğruları vardı.
Yavaşca kalkıp yatağa geçtim yarın yoğundum ve düşünmek istediğim son şey arastı. Zorda olsa kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Gunler sonra tekrar mutsuz uyanmıştım. Ne kadar kızsamda aşıktım ben arasa, yapamazdım onsuz ama bu sefer ciddi kırmıştı beni ilk defa acizliğim bu kadar gün yüzüne çıkmıştı biraz nefes alıp yataktan kaltıp beyaz jins krem gömlek deri çekette karar kıldım altına siyah topuklularımı geçirdim. Saçlarımı dağınık şekilde toplayıp evden çıktım.
Hastanenin kapısına geldiğimde gördüğüm tanıdık arabayla arzuların randevusu olduğunu anladım. Daha fazla bekletmemek hızlı adımlarla içeriye geçtim.
Girmemle mutlu çifte imrenerek baktım. İkisininde elini sıktıktan sonra yerime oturdum
"Canım bugün biz aslında seni arasla yemeğe davet etmek için gelmiştik. Beraber olduğunu yeni öğrendik kutlamak istdik, sende beni kırmazsım umarım."
Ela ne dese bilmedi araları kötüyde bu yemek hiçte iyi bir fikre benzemiyordu.
"Teşekkür ederim ama şu ara yoğunum daha sonra telafi edelim. "
Aklına gelen ilk yalamı soylemisti.
"Itiraz kabul etmiyorum akşam bekliyorum."
Ben hiç bişey söylemeden ayağa kalktılar ilk önce tolga çıktı arzu tam çıkacakken tekrar bana döndü.
"Bu arada aranızın bozuk olduğunu biliyorum bence bu ikiniz icinde iyi olacak güven bana."
Diyerek kapıyı kapattı. Demekki arzuya anlatmıştı. Koltuğu arkaya doğru iterek acil katına indim. Hastalara bakıp çıkacaktım ancak hazırlanırdım.
Hastaneden çıktığımda saat 6 idi arzu mesajda sekizin uygun olduğunu bildirmişti. Eve gitmeyecektim direk dışardan giyinecektim. Ilk gözüme çarpan mağazaya girdim spor olmak istiyordum, hem kimsenin gözüne batmaz hemde rahat olurdum.
Biraz mağazada biraz dolaştıktan sonra gözüme çarpan Tulumu elime aldım kalın askılı hem şık hem spor bi kıyafetti hemen parasını ödeyip üzerime geçirdim zaten ayakkabılarımla uyumluydular. Aynı alışveriş merkezinin içerisinde kuaför aramaya başladım. Biraz uğraş sonucu bulmuştum saçlarımı ince su dalgası yaptırmıstım değişik bir hava kalmıştı. Saate bakıp daha fazla geç kalmamak için kuaförden çıkmadan taksi çağardım. Buradaki işimide bitirdikten sonra parasını ödeyip çıktım takside beni bekliyordu zaten evin adresini verip arkama yaslandım bakalım bugün bizi neler bekliyordu.
Şoförün sesiyle parasını ödeyip indim. Kapının önüne geldiğimde çalıp çalmamak konusunda kararsız kaldım. Doğru mu yapıyordum hiç emin değildim. Daha fazla bekletmemek için kapıyı iki kez tıklattım, çok geçmeden hizmetçi kapıyı açtı içeriye girdiğimde arzu ve tolga beni karşıladı ikisiylede selamlaştıktan sonra beni umursamayan arkası dönük oturan aras girdi görüş alanıma.
Bende onu umursamayarak çaprazındaki koltuğa oturdum. Göz ucuyla ona baktığımda mavinin ne kadar yakıştığını gördüm. Oda telefondan kafasını kaldırıp baktığında direk dudaklarıma kaydı bakışları ki bu sürdüğüm kırmızı rujdan kaynaklıydı.
Ben ona bakmamaya çalışırak evi incelemeye başladım. Tolga ve arzu hala yanımıza gelmemişlerdi, ve ben bu kasvetli ortamdan daralmıştım.
Bir iki dakika geçmeden içeri giren çalışana kaydı bakışlarım
"Aras bey arzu hanımların küçük bir işi çıkmış sizi bahçeye alalım isterseniz."
Nerden çıkmıştı bu keşke haber verselerdi gelmezdim.
Oflayarak ayağa kalktım. Ben önden aras arkamdan çalışanı takip etmeye başladık bahçe karanlıktı kapıya doğru yaklaştığımızda yerdeki mumlar dikkatimi çekti hayır ne gerek vardı bunlara.
Biraz daha ilerlediğimizde mumların arttığını farkettim ve kokuları insanı mest eden cinstendi.
Çalışan çoktan gitmişti ve ben yeni farketmiştim. Arkamı döndüğümde arasın beni izlediğini fark ettim. Ne oluyor gibisinden bakış attım. Elleriyle ileriyi gösterdi. Tepki vermeden biraz daha ilerledim, tam ayaklarımın dibinde biten rengarenk gülleri görünce neye uğradığımı şaşırdım. Hala şaşkınlığımı atamamışken dizlerinin üzerine çöken arasa baka kaldım. Cebinden çıkardığı kadife kutuyu bana doğru uzattı.
"Elam seni üzdüm biliyorum ama bütün acılarımız geride kaldı. Bidaha üzmeyeceğime söz veriyorum benimle evlenirmisin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
RomanceTerk ettiğin şehirler yanıyor sonra, Koparmadığın çiçekler yanıyor, Ölüm, ölmediğin için kızgın sana; Hayat, iyi yaşamadığın için. "Seviyorumlar" eksiliyor cümlelerinden. Dostlar sırtından bıçaklıyor. Ben kalbinden öpüyorum seni. -Melike Birgölge