Heyacanlıydım. Hemde fazlasıyla, kalbim ona şans vermeyi o kadar çok istiyorduki. Ama içimdeki sıkıntı.. Eğer beni bırakırsa ne yaparım nasıl atlatırım gerçekten bilmiyordum. Ben insanlara çabuk bağlanan biriydim, eğer ona alışmamı sağlarda bırakırsa atlatamayacağımı çok iyi biliyordum.
Ve oda biliyordu ona olan zafımıOna şans verecektim. Deneyecektim, bunu kabul edersem tekrar onun yanında çalışmaya başlayacaktım, bugün aşırı yağmur yağıyordu ben sevmezdim yağmuru şu bazıları sadece ıslanır, bazıları ise hisseder lafında ben sadece ıslananlardandım. Sevmezdim yağmuru çünkü herkese eşit davranmazdı, ben evimde yağmuru izlerken, kim bilir kimler onun yağmaması için dua ediyordu.
Perdeyi çekip elime kitabımı aldım derslerime asılmam gerekiyordu yoksa geçemezdim, ve elimdeki tek fırsat buydu. Tam kitaplarıma edapte olmuşken mesaj geldi ahmetten di.Düşündün mü ela? Bu kadar bekletilmeyi sevmem.
Tamam, kabul. Diye mesaj attım.
Neyi kabul ediyordum ben allah aşkına resmen yine üzüleceğimi bile bile ladese evet demiştim ama insan bazen ölesiye yanılmak istiyordu işte. Zafı oluyordu bazen insan ölesiye bir insana ne acizlikti ama kopamamak birine hayır diyememek kendini bile isteye uçuruma sürüklemek.
Aradan geçen bi kaç saat sonrasında tekrar mesaj atmıştı Ahmet
Dışarı çıkmak istiyordu ama ben kararsızdım. Gece biraz geçti ve ben korkuyordum. Kendi kafamda gel-git yaşarken gitmeme kararı alıp ders çalışmayı seçtim.
Üzgünüm. Ders çalışmam gerek. Diyerek mesajına karşılık verdim .
Teklifini uygun bir dille reddetim. Derslerim özel hayatımdan her zaman bir adım ön de olmalıydı. Zaten bir sene dondurmuştum bu sene de çalışmayıp kalırsam benim için hayli kötü olurdu.
Gece yarılarına kadar çalışıp uykunun vermiş olduğu ağırlıkla, kanepeye uzanıp direk uyumuştum. Şuan odama gidemeyecek kadar yorgun ve uyuşuktum.
♦♦♦
Bu sabah alarmın aksine kapı sesiyle uyanmıştım. Telefona baktığım da daha 9 olduğunu gördüm ama okulum bugün 12'deydi!
Gözlerimi açmadan yarı uyur vaziyette kapıya doğru ilerledim."Kim o?"
"Benim, Aras."
Aras'ın bu saatte benim evimde ne işi vardı. Kendi saçlarımı ve kıyafetlerimi söylemiyorum bile! Saçlarımı elimle düzeltmeye çalışıp, çorabın içindeki eşortmanımı dışarı çıkardım. Kapıyı bir hışımla açıp yarım yamalak bir gülüş sergiledim.
Beni ilk; baştan aşagı süzüp, dudaklarına alaycı bir gülüş sergiledi. İstifimi bozmadan öylece beklemeye başladım.
"Günaydın," dedi hala gülerken ben elimi belime koyup onu tehtit edercesine bakınca, ellerini teslim olur gibi havaya kaldırıp, "Hadi hazırlan, kahvaltıya götüreyim seni." dedi.
"İçeri geç sen, ben hazırlanıp geçiyim?" kafasıyla onaylayıp içeri girdi. Kitaplardan yer açarak bir köşeye oturdu. "Hemen geliyorum." diyip odama koştum. Dolabımdan füme rengi uzun bir kazak alıp altına da, pudra pembesi çorap giydim. Soğuk olduğu için boynuma yine pembemsi bir şal attım. Hasta olmak istemiyordum. Saçlarımı tarayıp odaya Aras'ın yanına geçtim. "Hazırsan çıkalım." dedi gülümseyerek bende kafa sallayıp ugg'larımı giydim. Üzerime mont da attıktan sonra hazırdım sonunda.
Yağmur hala dünki yüzunü gösterirken Aras tam apartmandan çıkarken "bekle burada," diyip arabasına gitmişti. Ben merakla beklerken elinde şemsiyeyle gelince bir an şaşırmıştım. Şemsiyeyi bana doğru tutup arabaya binene kadar eşlik etti. Romantik Adamım..
Şemsiyeyi geri bagaja atıp sürücü koltuğuna geldi. Saçları ıslanmıştı. Onun yaptığı jestin karşılığı olarak, saçlarını elimle arkaya doğru itip düzeltmeye çalıştım. Oda elimi tutup öptü. Ben kendimden geçerken onunla ne kadar mutlu olduğumu anladım. Onun ne kadar centilmen ve romantik adam olduğunu anladım. Ve işte o zaman; ona aşık olmaya başlamıştım bile..
Yolda sadece radyo da çalan sessiz müzik vardı. Ikimiz de konuşmuyorduk ama mutluyduk. Yani ben fazlasıyla bu halimizden memnundum.
Bir cafenin önüne gelince arabayı park ettikten sonra ikimizde indik. Benim yanıma gelip elimi sıkı sıkıya tutunca onun yanında güvende olduğumu anladım.
♦♦♦
"Dün çok mu çalıştın? Gözlerinin altı şişmiş?" kahvaltı tüm hızıyla devam ederken arada böyle ufak diyaloglar geçiyordu.
"Evet, bugün okulum geç olduğu için bayaa çalıştım. " beni inceliyordu sanki, bakışlarını üzerimde hissediyordum.
"Kendini bu kadar yorma lütfen, hem artık ben varım. Her durumda yanındayım senin."
Ne diyordu bu yani çalışma ben sana bakarım. Benim paramla geçin ela. Bu benim en son isteyeceğim şeydi. Ben kendi ayaklarımın üzerinde durmak istiyordum. Sinirlerime hakim olmaya çalışarak cevabını verdim.
"Senin benim yanımda sadece destekçi olarak durmanı istiyorum, başka hiç bir şekilde değil. Beni yanlış anlama ben sadece karşıyım buna ters bana göre. Neden bir kadın o kadar sene okuyup karşıdakinin bir lafıyla her şeyi itsin. Ben elimin emeğini uykusuzluğumun hakkını almak istiyorum aras."
Bana şaşırmış bir şekilde bakıyordu. Sanırım beklemediği bir tepkiydi, ama ben buydum değişemezdim.
"Nasıl istersen."
Kırılmışmıydı bana şimdi? Yüzünde hiç bir ifade bulamıyordum. Soğuk çok soğuk bir aras vardı karşımda zaten son sohbetimizde o oldu. Kafasını tabağından kaldırmadı. Garsona el işareti yaptığında gideceğimizi anlamıştım. Ben de ona karşı soğuktum. Aras bana nasıl gelirse ona öyle yaklaşırdım. Ikimizde sessiz şekilde arabaya ilerledik.
Aliyi görmemle bakışlarımı ona çevirdim. Bana doğru geliyordu, içten bir gülümsemeyle onu karşıladım.
"Günaydın Ela."
"Günaydın Ali." gözleri Ahmet'e kaymıştı. Ama geri çekti hemen gözleri tekrar beni bulduğun da yüzü düşmüştü.
"Ela okula gidiyorsan beraber gidebiliriz?" Ben bir şey söyleyemeden Ahmet lafa girdi.
"Ela benimle beraber, ben bırakırım." bana fırsat vermeden kolumdan çekiştirmeye başladı. Bu yaptığı gerçekten çok ayıptı arabanın yanına geldiğimizde koluma ondan kurtardım. Gerçekten çok sinirliydim
"Aras sen ne yaptığını zannediyorsun. Bu yaptığın ne kadar ayıp farkındamısın!"
Benim kadar oda sinirliydi gözlerinden okuyabiliyordum bunu."Ben senin neyinim? Ben varken onunla mı gitmeyi planlıyordun?"
Böyle bişeyi düşündüğüne inanamıyordum. Tabiki onunla gitmeyecektim, ama bunu söyleminin daha doğru yolları vardı."Onunla gitemeyecektim Ahmet insanlara düşüncelerini biraz daha kibar bi şekilde söyleyebilirdin. Seninle güne başlayıp yarıda bırakıp onunla gitmeyecektim. O benim en yakın arkadaşım bu yaptığın gerçekten yanlıştı."
Kolumdan çekip beni kendine bastırdı. Ben ne yaptığını anlayamdan kulağıma yaklaştı.
"Benim yaptığımda hiç bir yanlışlık yok Ela. Evet o senin en yakın arkadaşın olabilir ama sence bu benim umrumda mı?"
Son lafı beni çileden çıkarmıştı resmen! kendimi hemen çekip ondan uzaklaştım. Bu yaptığı doğru değildi. Ondan önce vardı ali ona haksızlık yapamazdım.
"Ahmet az önce Seninle güne başladım gitmem demiştim ya. Kararım değişti seninle gelmiyorum hiç bir yere kendine gel! Yaptığının farkına var hayatımda bu kadar hüküm kuramazsın."
Onu dinlemden arkamı döndüm ve otoparktan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
RomanceTerk ettiğin şehirler yanıyor sonra, Koparmadığın çiçekler yanıyor, Ölüm, ölmediğin için kızgın sana; Hayat, iyi yaşamadığın için. "Seviyorumlar" eksiliyor cümlelerinden. Dostlar sırtından bıçaklıyor. Ben kalbinden öpüyorum seni. -Melike Birgölge