Multi; Aras
Adalet er ya da geç yerini buluyordu. Benimki de öyle olmuştum. Şuan görüntüleri göstermek için Arzu ve Aras'ı bekliyordum. Görüntüleri gösterdiğim de Aras'ın tepkisini, yüz ifadesini o kadar çok merak ediyordum ki..
Fazla geçmeden ikisi de geldi. Arzu öptükten sonra Aras beni öpecekken geri çekildim. Hangi yüzle bunu yapıyordu? Birde hiçbirşey olmamış gibi davranması vardı.
"Fazla vaktim yok. Arzu, ilk sen izle." görüntüyü açıp Arzuya verdim. İzledikçe saşkınlığını gizleyemiyordu. Zaten 5-6 dakikalık bir videoydu. O izledikten sonra Aras'a verdi. Aras tepkisizce izlemeyi tercih etmişti. Arzu'nun ağzından sadece bir kaç kelime dökülmüştü. "İnanmıyorum, bu kadar ileri gitmiş olamaz."
Hâlâ şaşkınlığını gizleyemiyordu. Ben kendimi aklamıştım. Önemli olan buydu. Sıra Aras'a gelmişti. Telefonumu önüme bırakıp sinirlenince yaptığı şey olan; ensesini ovaladı. Seğiren boyun damarlarını görmemek imkansızdı.
"Diyecek birşey yok!"
Doğru söylüyordu. Herşey apaçık ortadaydı. Ama dün bana yaptıklarının hesabını burnundan fitil fitil getirmezmiydim.
"Dün bana diyecek çok şeyin vardı ama?"
Yüzünde tek mimik bile oynamadı. Haklıydım. Söylecek hiçbirşeyi yoktu.
Garsona gel işareti yapıp sert bi kahve istedi. Bize sorduğunda biz birşey istemediğimizi belirttik.
"Haklısın, uzatma."
Hâlâ özür dilemek yerine neler söylüyordu. Hatasını anlamalıydı. Bir özür dilese bile ben onu affederdim. Çünkü suçsuzdu. Bu bir gerçek.
"Yarın eve bakmaya gidip sonra da eşya seçeceğiz."
O kadar ruhsuz söylemiştiki bir an ben onu zorluyormuş gibi hissettim. Yüzünde yine ifadesizliğini korudu.
"İyi." diyerek kalktım. Arzuyla vedalaştıktan sonra çıkışa doğru yöneldim. Aras'ın peşimde olduğu aşikârdı. Daha hızlı yürümeye başladım. Anayola çıkıp taksi aramaya koyuldum.
Aras kolumdan tutup, "gel buraya." dedi.
Kolumu ondan geçip 1-2 adım geriledim. "Dokunma."
Yüzünde alaycı bir gülümseme oluştu. Gerçekten bir gülüşten fazlasıyla uzaktı. Alayla gülse bile gözleri kısıldı. Yakışıklılığına yakışıklılık katıyordu sanki. Elini sakalına getirip konuştu.
"2 gün sonra gerçekten karım oluyorsun hatırlatayım. Bir kola böyle yapıyorsan..."
Benim sinir olduğumu gördükçe ciddi ciddi gülmeye başladı. Ellerimi önümde bağladım. Benimle dalga geçiyordu aklı sıra.
"Görürsün oluyor muyum, olmuyor muyum. Seni daha affetmedim sırf şu düğün iptal olmasın diye seninle konuşuyorum. Şimdi peşimi bırak taksiyle gideceğim."
Teslim olurcasına elini havaya kaldırdı. Hala ben ona bakarken o bi taksi durdurmuştu bile. Taksinin kapısınıda açınca, binip yola koyuldum.
♦♦♦
Aras, Arzu'yu da aldıktan sonra hızlı bir şekilde eve sürmeye başladı. Ela'nın yanında belli etmemişti ama annesine çok fena kızgındı. Ela ona ne yapmıştı ki böyle davranıyordu?Bu yaptığı yanına kalmamalı diye düşündü. Arzu da birşey söyleyemiyordu onunda nutku tutulmuştu. Annesinin ilk defa böyle birşey yaptığını görüyordu.
Hızla bahçe kapısından girip aynı hızla eve yürümeye başladı. Babasının işte olması onun için iyiydi. Birde ona dert anlatamazdı.
İçeri girer girmez, "anne!" diye bağırdı. Birde utanmadan 2 gündür gözyaşı döküyordu. Delirecek haldeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
RomanceTerk ettiğin şehirler yanıyor sonra, Koparmadığın çiçekler yanıyor, Ölüm, ölmediğin için kızgın sana; Hayat, iyi yaşamadığın için. "Seviyorumlar" eksiliyor cümlelerinden. Dostlar sırtından bıçaklıyor. Ben kalbinden öpüyorum seni. -Melike Birgölge