Bölüm 30

65 6 1
                                    

Kına en sonunda bitmiş, misafirler dağılınca eve geçmiştik. Ayaklarıma kara sular indi desem yalan olmazdı. Fazlasıyla yorgundum. Ama yorgunluğuma değmişti. Herşeyim eksiksiz olmuştu, tam istediğim gibi. Sadece Şule Teyzeyle konuşma biraz tezak olmuştu ama yapabileceğim hiç birşey yoktu. Kadın resmen bana beni tanımdan bir gart almıştı. Bana karşı sağlam duvarları vardı. Asla yıkamayacağım duvarlar...

Yıkmak istemiyordum, aksine şu saatten sonra sadece Aras ve ben olalım istiyordum. Şu yaşıma kadar yanlız geldim ve bundan sonrada kimsem olmasa bana pek koymazdı açıkcası.

Bende isterdim onda anne sıcaklığını görmeyi ama  o istemesse ben hiç istemezdim.  Bundan sora kendimi kimseye sevdiremezdim. Açık ve net.

Eve gelir gelmez direk duş almıştım. Üzerime de şort ve atlet giydikten sonra salon'a geçtim. Yorgunluğum bir nebze olsa da azalmıştı. Ama ayaklarım hala zonkluyordu.

Salon'a geldiğim de Deniz' de benim gibi duş almış üzerini değiştirmişti. Meraklı gözlerle bana bakıyordu. Nedeni Şule Teyzeyle ne konuştuğumdu.

Oturur oturmaz herşeyi anlattım. Tek cevabı, "neden böyle davranıyor?" olmuştu. Sanırım oğlunu bende kıskanıyordu. Bunun başka açıklaması olamaz.

"Bilmiyorum. Oğlunu benden kıskanıyor olabilir."

Olabilir dercesine başını salladı. Aras'ın abisi de evliydi ama annesi onun eşine hiç bana davrandığı gibi davrandığını görmemiştim.

Bu saçmalığa daha fazla kafa yormamak için uyumaya gidiyordum ki kapı kırılmak istenircesine çaldı. Ben kapıya giderken Deniz de arkamdan gelmeye başladı.

Bu saatte bu şekilde kapıda olan kimdi? Telaş yapmış ve korkmuştuk.

"Kim o?" diye sordum. İlk ses gelmedi ve sonra "aç Ela." diye ses gelince Aras olduğunu anladım. Korkum 2'ye katlanmıştı. O böyle şeyler yapmazdı durduk yere. Aklıma gelenin başıma gelmemesi için dua etmeye başladım ve kapıyı yavaşça araladım. Bu arada Deniz çoktan tüymüştü.

"Allah kahretsin Ela! Ne yapmaya çalışıyorsun? Düğüne 2 gün kala herşeyi iptal mi etmek istiyorsun? Derdin ne lan?"

Kahverengi gözleri siyaha dönmüş adeta dehşet saçıyordu. Her zaman ki halinden daha sinirliydi. Kaşları ok gibi olmuş kalbimi kırmak istercesine siper almıştı sanki.

Ne yaptığımı düşünmeye başladım. Şimdi ne yapmışım diye salağa yatmak istemiyordum ama bu sefer  ne yaptığımı bile bilmiyordum.

"Ne diyorsun sen? Kendine gel, ne yapmışım ben?"

Ensesini ovmaya başladı. Gür saçları ellerinin arasına alıp çekmeyi ihmal etmemişti. Ben öldürecek gibi bir hali vardı. Ama ne yaptığımı hala idrak edememiştim.

"Anneme nasıl öyle şeyler söylersin. Beni deli mi etmek istiyorsun lan?! Deli mi?!"

İşte aklıma gelen başıma gelmişti. Şule karısı kesin konuştuklarımızı çarptırıp başka şekilde anlatmıştı. Tabii Aras bey anlamadan dinlemeden buraya gürlemeye gelmişti.

Yanıma yaklaştı. Kolumdan tutup hızla açık dışkapıya yasladı. Yaslamasıyla kapı aniden örtülmüş, sırtımda dayanılmaz bir acı peydah etmişti. Dehşet gözlerle ona bakmaya başladım. Gerçekten delirmiş olmalıydı. Şuan bana şiddet uyguluyordu.

"Sana söyledim. Aileme saygı duyacaksın dedim. Ama sen senin ailen olmadığı için onlara nasıl öyle şeyler söylersin?"

Sesler çok olacak ki Deniz odasından çıkıp yanımıza geldi. Beni görmesiyle Aras'a, "bırak onu!" diye bağırdı. Aras onu duymamış gibi hala suratıma bakıyordu. Ben ise söylediği şeyin ağırlığından mı, yoksa ondan bunu beklemediğimden mi bilmem gözyaşlarımın akmasını engelliyordum.

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin