Masa da hala Leyla'yla çıktın, çıkmadın atışması yapılırken Aras yan masaya ters ters bakmaya başladı. Ayağını sallamasından sinirli olduğunu anlamıştım ama niye sinirlenmişti?
Bir 5 dakika daha bekledikten sonra sandalyesini arkaya yitip bir hışımla kalktı. Koşar adımlarla yan masaya giderken bende peşinden kalktım.
"Nereye bakıyorsun lan sen?" dedi bir kadın ve adamın oturduğu masaya giderek. Ben ve adamın yanında ki kadın şaşkınlıkla onları izliyorduk.
"Saçmalamayın, eşimin yanında lütfen," Aras arsızca gülüp sinirli bir şekilde ensesini ovaladı. Bende kolundan tutarak masamıza çekmeye çalıştım. Böyle yaparak kendinden başkasını rezil etmiyordu.
"Bırak!" diyip kolunu benden çekti. "Birde yalan söylüyor!" diyerek adamın burununa kafa atmıştı. Ben ve adamın eşi çığlık atarken ortalıkta bir uğultu yükselmişti. Hemen eşinin başına oturup burnunu tutmaya çalıştı. "Eşkıya mısın be? Güvenlik yokmu?!" diye restorantta bas bas bağırmaya başladı. Ben de Aras'ı tekrar masaya götürüp çantamı aldım, Hesabı da ödeyerek çıktık. Arabaya binene kadar ağzımı açmadım birde ben rezil olmak istemiyordum.
Arabanın kapısını sinirle kapatım, emniyet kemerimi taktım. Sakin olmam gerekiyordu.
"Yine birgün senin yüzünden mahvoldu. Söylesene, ne yapmaya çalışıyorsun?"
Kolunu cama yaslayıp elini de çenesinin üzerine getirip dışarıyı bakamaya başladı.
"Birşey yapmaya çalışmıyorum, bakıyordu gidip dövdüm,"
Kaşlarımı kaldırıp hala sinirli bir şekilde ona baktım. Ne söyleyecekse onu da söylememişti güya bugün bana ne söyleyecekse söyleyecek ve herşey bitecekti.
Resmen uçuyorduk, ikimizde birbirimzle konuşmuyorduk. Hala sinirli olduğu belliydi.
Birden arabanın ani durması ile neye uğradığımı şaşırmış ona bakıyordum. Hayır yoksa ciddi anlamda sinirlendirmişti beni!
Birden bana dönüp bağırmaya başladı.
"Lan anlamıyo musun? aşığım sana aşık. 2 senedir tek kadınla dahi konuşmadım, görüşmedim. O gün sana kal diyemezdim bugünde diyemem. Ben böyle biriyim Ela beni ancak sen değiştirebilirisin. Bana bir şans ver. Bak ben hayatım da ilk defa birini bu kadar. Sen benim ilklerimsin Ela,"
Ağzım açık Aras'ı dinliyordum. İlk defa yalan söylemediğini anlayabiliyordum. Okuyabiliyordum gözlerinden çünkü ben tanıyordum.
Derin bir nefes verip kafamı arkaya doğru yasladım ne cevap verecektim ben şimdi?
"Seni nasıl affedebilirim ben? Nasıl olmamış gibi devam edebilirim. Bende senden sonra kimsem olmadı. Gerçi senden önce de olmamıştı."
Son cümleme doğru gözlerim istemsiz dolmaya başlamıştı elimde olan bir şey değildi.
"Ela izin ver yaralarını ben sarayım, açtıklarımı diğerlerini. Beni de sen iyileştir değiştir. Bak her insanın değişmeyen özellikleri var kabul ediyorum. Mesela sen çok duygusalsın ben bunu sende değiştiremem bende çok kıskancım buda bende değiştiremezsin,"
Şuan ikimizde konuşmuyorduk. Ben arabanın camına damlayan yağmuru izliyordum. Oda benim gibi dışarıyı seyrediyordu ilk defa bu kadar sakin konuşuyorduk.
"Bak ben bilmiyorum. Kaybedecek hiçbirseyim yok. Ya düze çıkarız yada ölürüz birbirimiz için."
"Birbirimiz için." diyip bir anda bana sarıldığın da neye uğradığımı şaşırmış ellerim havada kalmıştı. Umarım 2.defa yanılmazdık. Benim tek isteğim; mutlu olmaktı. Ben sadece içimdeki o boşluğu doldurmak istiyorum. Hayat benden aldığı kadar versin istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
RomanceTerk ettiğin şehirler yanıyor sonra, Koparmadığın çiçekler yanıyor, Ölüm, ölmediğin için kızgın sana; Hayat, iyi yaşamadığın için. "Seviyorumlar" eksiliyor cümlelerinden. Dostlar sırtından bıçaklıyor. Ben kalbinden öpüyorum seni. -Melike Birgölge