İyi okumalaar :*
Londra'nın Saat Kulesi'ni gören bir banka kurulmuş, etrafı izliyorlardı. Daha doğrusu Oliver gelişigüzel insanlara, yapılara bakarken Colin farkında olmadan koyu gölgeler arasında geziniyordu.
"Burada olması biraz klişe olmaz mı sence de?"
Oliver'ın sorusuyla irkildi. "Kim?"
Oliver arkadaşının suratındaki saf anlamamış bakışlara güldü. "Farkında bile olmadan onu araman bölüm birincisi olan bir psikolog adayı için ne kadar normal?"
"Bilinçaltı." diye kestirip attı.
"Ne olmuş ona?"
"Ben de insanım demek. Onu arıyor olan gözlerime karışamazsın herhalde?"
"Sen ne kadar karışamıyorsan ben de o kadar karışamam, dostum."
Colin iç çekip arkasına yaslandı. "Eskisi gibi değilim ama." diye ekleme ihtiyacı hissetti.
Oliver hak vererek başını salladı. "Seni sana bırakabilmemin tek destekçisi şu ilerlemen zaten."
Colin omzuna vurup güldü. "Çok zalimsin."
"Seni seviyorum; önemsiyorum. Bu doğrultu da ne kadar zalim olduğumun pek önemi yok," deyip o da güldü.
Genç adamın gülen dudakları donuklaşıp yavaşça büzüldü. "O da bu bahaneler arkasına mı sığındı?"
"Ne?"
"O da beni koruduğunu düşünüp hareket etti."
Oliver gözlerini devirdi. "İsmini haftalardır kullanmıyorsun." deyip terk ediş nedeninde Rebecca'ya yüzde bir hak bile vermeme olayına geri döndü.
"Beynimde yeterince tekrarlanırken farklı organlarımla da ismine ihtiyaç duymuyorum."
"'Kim Olduğunu Bilirsin Sen' olayına giriş yapmaman da bir şeydir."
Güldü. "O bir cani. Ne alakaları var?"
"Bence Rebecca Blackwell de senin katilin, oğlum."
***
"Tanrım! Oliver muhteşemsin!" dedi Isebelle.
Tüm masa Oliver'ın esprilerine ardı ardına kahkahalara boğulurken Colin son zamanlarda favorisi olan İrlanda birasıyla vakit geçiriyordu yanlarında.
"Demek evinize dönüyorsunuz, ha?" dedi Jack, bardağını vurması için Colin'e uzatırken.
"Öyle. Fazla bile kaldık."
"Haklı. Biricik sevdiceğim yolumu gözlüyor." deyip sarhoş kafasını masaya bıraktı Oliver.
"Böyle bir karakteri kendine sadık eden kadını çok merak ediyorum." Julia da Isebelle'e yaslanıp birkaç günde bu denli kaynaştıkları iki delikanlıya baktı.
Colin güldü. "Bak bu çok doğru bir nokta." Ensesini kaşıyıp Oliver'ı işaret etti. "Lee'den önce yanındakilere yetişemezdim."
Oliver da kendi şuursuz ifadesiyle Colin'i işaret ettiğini umarak parmağını ileriye doğrultu. "Onunkilere yetişmek ise acayip kolay oldu her zaman."
Colin de üzerine dönen gözlerden rahatsız bir gülümsemeyle saçlarıyla uğraştı.
"Bu arada millet!" diye bağırdı bir anda Oliver. "Colin sonunda gelen kitap tekliflerinden birini kabul etti. Sizi de imza günlerine bekleriz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahta Gizlenen (TAMAMLANDI)
Teen FictionRomantizmi işaret ve orta parmağı arasına sıkıştırdığı izmaritte bulan bir genç kız... En hassas duygularını bile kağıda döken bir delikanlı... Arada nasıl bir çekim olabilir? Gözler çakıştıkça çakan şimşekler, belki de hayatları çakışmaya devam edi...