Bütün günü kompozisyon ödevlerine ve gelen müşterilere adamışlardı. Bir zaman sonra Oliver ve Gwen, Colin’e yardım etmek zorunda kalmışlardı.
‘‘Size diyorum çocuklar. Buraya yeni eleman almalıyız.’’diye sızlanmaya devam ediyordu Tom. Bir taraftan da elindeki siparişleri masalarına yetiştirmeye çalışıyordu.
‘‘Çocuklar, gerçekten biz hallederiz. Evlerinize gidin. Zaten bütün gündür kompozisyon ödeviniz için kafa patlattınız.’’ Colin, Gwen’e şekerliği verirken tün sempatisi ve içtenliğiyle onlara seçenek sunuyordu.
‘‘Dalga geçiyorsun herhalde.’’diyerek bir kahkaha patlattı Gwen. Tüm masaların tıklım tıklım dolu olmasından ve yanındakiyle mırıldanarak konuşan insanların seslerinin birleşiminden Gwen’in neşeli kahkahasını sadece Oliver ve Colin duymuştu. Belki bir de onlara en yakın masayı sabahın ilk saatlerinden beri tapulu malı gibi kullanan Bayan Siyah… Colin’le aralarında yaşanan bağrışmadan beri hiçbir sorun çıkarmamıştı. Yada ela gözlerini kitabından ayırmamıştı. Colin’in fark ettiğine göre ikinci kitabının sonlarına gelmişti. Çok kitap okuyan biriyle en fazla ne kadar zıt olabilirim ki, diye düşündüğü çok olmuştu. Demek cevap, beynine süzülmek için bugüne kadar beklemişti.
‘‘Colin. Adamım. İkimizinki de üçten fazla sayfa oldu ve biz tek bir cümle yazmadık.’’diye hatırlattı Oliver arkadaşına.
Colin kafasının olumsuz manada salladı. ‘‘Kağıt, yazınızdan bir parça taşımıyor olabilir ama ağzınızdan çıkan birkaç kelime doğruca oraya işlendi.’’
‘‘Hala dalga geçtiğini düşünüyorum.’’dedi Gwen. Tekrar boğazından yükselen kahkahayı durduramamıştı.
Hepsi harıl harıl çalışmış ve havaya kalkan ellerin isteklerini sahiplerine ulaştırmışlardı. Oliver hafifçe terlemişti bile. Hafta sonları bu tempoda çalışmamıştı daha önce. Colin’in her hafta burada olduğunu hatırlayınca yüzünün buruşturdu. Arkadaşının durumuna bakmak için kafasının ona çevirdiğindeyse direnç bir Colin Ower’la karşılaştı. Tanrım, bu çocuk kesinlikle su yerine enerji içeceği alıyordu sistemine.
‘‘Ah, şuradaki masa boşaldı. Masayı toplamam gerek.’’dedi ve arkadaşı yanlarından uzaklaştı.
‘‘Her haftasonu burası böyle midir?’’ diye sordu Gwen.
Oliver omuz silkti. ‘‘Ben pek buraya gelmem. Ama eminim bu bayağı iyi bir iş günüdür.’’
‘‘Ailesi onunla gurur duyuyor olmalı.’’diye mırıldandı Gwen. Sesine kattığı hoş tını Oliver’ı gülümsetti. Uzaktan Colin’i izliyorlardı. ‘‘Evet, gerçekten gurur duyuyorlar. Belki bir gün onlarla tanışırsın.’’diye atıldı hemen.
‘‘Oliver. Cidden bunu yapma.’’ Gwen kıkırdadı. ‘‘Colin’le aramızda bir şey olduğu yok.’’
Zeki yeşil gözler, soracağı soruya gelebilecek olan tek bir cevaba inanarak kısıldı. ‘‘Ondan hoşlanmıyor musun yani?’’
Gwen kızarmıştı bile.‘‘Tanrım! Tüm kızlar ondan hoşlanır. Ama bu ‘BENİMLE ÇIKSIIN!’demek değildir, Oliver. O arkadaşım olsa bile dünyanın en şanslı insanı olabilirim zaten.’’
Oliver zümrüt gözlerini onun üzerinde gezdirdi. Ciddi olup olmadığının bilmiyordu ve bu garipti. Daha önce böyle bir kızla tanışmamıştı. Hepsi Colin’i ciddi manada arzulardı. ‘‘Imm. Şey,pekala o zaman.’’
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahta Gizlenen (TAMAMLANDI)
Teen FictionRomantizmi işaret ve orta parmağı arasına sıkıştırdığı izmaritte bulan bir genç kız... En hassas duygularını bile kağıda döken bir delikanlı... Arada nasıl bir çekim olabilir? Gözler çakıştıkça çakan şimşekler, belki de hayatları çakışmaya devam edi...