23-"Özgürlüğü Parmaklarının Arasında Olan."

481 27 52
                                    

Selam, selaam. Çok heyecanlandıım, en son ne zaman bölüm koydum sahi?? Neyse. Kısa kesiyorum; hafta sonu muhtemelen bölüm gelir dediğim @ucubee 'den özür diliyoruum, artık dansını bugün edersin bacım :D

Vee bu bölümü, hala attığı koca koca iki tane yorumunu okuduğum ve kendine 'en yeni okuyucum' unvanını veren @Olicity_ 'e gelsiin.

İyi okumalar :**

Selam. Pekala. Senin hissettirdiklerin altında bu tür saçmalıklar yapmaya alıştım. Hiç okumayacak birine mektup yazıyorum mesela. Tamam, önemli değil. Önemli olan; hayatında pişmanlık duymadan verdiğin ya da vereceğin kararlar. Pişman mısın, Rebecca? Acaba öyle bir duygu için ruhuna vize verdin mi ki? Pişmanlığın kıyılarına vurdun mu hiç, Rebecca? Bunun edebi bir karalama olmasını istemiyorum. Sadece patlamamak için dökmeye çalışıyorum. Zira, hissettiklerimi aktarmak çok zor. Kendimi suçlamam gayet normal mesela. Bunun nasıl bir şey olduğunu biliyor musun? Seni bu lanet odada yalnız bırakmamalıydım. Aptalın tekiyim. Şu yazdığın saçma kağıt karşımda. Bana bıraktığın tek şey bu. Ah, eşyalarının doldurduğu birkaç kutu da var. Ve bir de… Angel Calanthe günlükleri. Her şeyi geçtim de onları gerçekten bıraktın mı? Tam bir gün boyunca mezarda bekleyip senin çıkagelmemen de şüpheli. İyi olmak zorundasın. İyiliğim için, iyi olmak zorundasın.

Boş bakışlarını karşısındaki duvara dikti. Başını hafifçe eğip sayfayı gözden geçirdi. “Tanrı aşkına, bu ne?” diye homurdandı ve günlüğünün sayfasını çekip kopardı. Bu yırtıp attığı ilk günlük sayfası değildi. Üstelik Colin Ower günlükleri, odasının en değerli eşya listesinde liste başını çekiyordu.

Bugün sensiz bir gün geçirdim. Ah, neyden bahsediyorum? 3 gündür yoksun zaten. ÜÇ. Neyse. Sana bugünden bahsedeyim: Uyandım, sanki gözlerimi açtığımda seni görebilecekmişim gibi. Derslerime girdim, sanki çıkışta buluşacakmışız gibi. Gülümsedim, sanki karşımda sen varmışsın gibi. Yemek yedim, sanki karnının doyduğundan emin olmam gereken birine eşlik ediyormuşum gibi. Ve bu yeni haber; müzik dinledim. Sanki… Sen söylüyormuşsun gibi. Dün gece birkaç tane Taylor Momsen indirdiğimden habersizdim. Ve… Evet, bir psikoloğun günlüğüne yazıyorum, sanki iyileşmeye çalışan bir hasta gibi.

Alt dudağını kemirdi. Elinde parlayan mavi kalemini –Rebecca eskisini tam olarak bitirdiği için aynısından almıştı, hatta eski kalemin kenarındaki çiziği bunda da tekrarlamıştı.- kağıdın üzerine fırlattı. “Bu kağıtlardan nefret ediyorum.” İşte, bir başka yırtılıp buruşturulan yaprak. Onu da sert bir şekilde yatağına fırlattı. Nasılsa orayı üç gecedir kullanmıyordu. Arada bir bu sandalyenin üzerinde uyuyakalıyordu tabii. Sonra en başta gördüğü kabuslarından biri tarafından acımasızca uyandırılıyordu. Tıpkı Rebecca Blackwell’in onu tek bir notla terk etmesi gibi.

Somut Rebecca’nın olmamasından daha kötü olan şeyler de vardı. Mesela Colin gözünü her yumduğunda beliren –ki bazen yummasına bile gerek yoktu- dumanlar tarafından yok edilen Rebecca gibi. Bu en berbatıydı çünkü Colin onun iyi olup olmadığından bile emin değilken, madde bağımlılığı içerisinde yokluğa karıştığını görüyordu. Dayanılmazdı.

Kulaklıklarını taktı. Kendine işkence ettiğini bile bile Amy Lee’nin bir parçasına dokundu. Rebecca’nın sahnede söylediği şarkı.

Göz kapakları taşıyamadıkları geçmişle sıkıca kapanırken, dişleri de birbirlerine girmişti. Tıpkı Colin’in birbirlerine giren mantığı ve kalbi gibi.

Siyahta Gizlenen (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin