19-"Küçük Şeyler."

609 31 16
                                    

İyi okumalar canlarrr :** Oylar ve yorumlar için çok çok teşekkürleer :')

“Bak, ben erken kalkmayı severim ama hala kendimde olduğumu sanmıyorum. Biraz daha,” diye geveledi. Yüzükoyun yatıyordu. Rebecca duşa girmek için dün uyumadan önce giydiği gömleği tekrardan çıkarmıştı. “Colin duşa giriyorum. Çıkınca uyanmış olsan iyi olur.” Sesinin iletildiğinden emin olmak için omzunu dürtükledi.

“Hımm.”

Rebecca gözlerini devirdi. İç çamaşırlarını aldı ve banyoya girdi. Colin, odasını terk ettiğinde gözlerini araladı. Neden sarılıp biraz daha uyumuyorlardı ki? Dün gece bir şeyler kanıtlamaktan bahsetmişti. Şimdi de ona göstereceği şeye yetişmeleri gerekiyormuş. Sabahın 5’i falandı. Colin inleyerek kalktı. Dün gece… Onunla birlikte geçirdiği en… Hızlı gece olmuştu. Duygu yüklü. Ve sonunda yatakta olabildiğince birbirlerine değmeden uykuya dalmışlardı. Colin her ne kadar o iki kelimeyi karşılamasa da ona karşı bir şeyler hissettiğini artık biliyordu. Bunu inkar etmiyordu. Ama etmek istiyordu. Çünkü bu sonsuzdu. Sonu olmayan bir şeyi kim isterdi ki? Ah. Eğer karşılıklı bir şey olsa… Herkes sonsuzluğu isterdi. Aklına düşen çılgınca bir fikirle –iki gündür çılgınlık Colin’den soruluyordu- onun yanına gitmek istedi. Buna itiraz eder miydi? Normalde olsa kesinlikle karşı çıkmazdı ama dün onu nasıl ittiğini çok net hatırlıyordu. Demek onun da prensipleri vardı. Duygu işin içine katıldığında, arzuyu bir kenara atabiliyordu. Neyse ki Colin oturduğu yataktan kalkıp kalkmamayı değerlendirirken, Rebecca onun havlusuyla içeri girmişti. Ve Colin, sadece beline sarılan havlulardan kullandığı için, Rebecca’nın bedenine doladığı havlu, onu daha çekici göstermekten başka bir işe yaramıyordu. “Ah, ben kalktığını düşünmemiştim.” diye mırıldandı ve arkasını dönerek havluyu beline indirdi. Elindeki sütyenini takınca, havluyu kalçalarının hizasında tutmaya devam ederek iç çamaşırını giydi. Colin’i kaşları kalkık bir şekilde onu izlerken bulunca sırıttı. “Sanırım nefes almıyorsun.”

Colin derin bir nefes çekerken bakışlarını tavana dikti. Ukala şey. “Benim de duş almam gerek.”

“Acele et o zaman.” Gözlerini devirdi. Genelde bu kadar uzatmazdı. Sadece… Yapardı. Şimdi ise fazladan bir gevşekliği vardı.

“Havlumu ver. Ve bir sonrakinde kendininkini kullan.” Sessiz bakışlarıyla havlusuna uzandı. Banyoya girdiğinde içerisi onu kokusu olmuştu. İşte bu tam lazım olan şeydi (!)

*** 

“Nereye gidiyoruz?” Evden gizlice çıkmışlardı. Bunu son zamanlarda o kadar çok yapıyorlardı ki artık normal bir anda da böyle çıkmaları gerekiyormuş gibi hissediyordu Colin. “Göreceksin. Ama şunu bilmelisin ki… Bu acıtacak.”

“Beni bir dövme salonuna götürüyorsan, şimdiden söylüyorum; hayatta dövme yaptırmam.”

Rebecca buna gülümsedi. Bu güzel olurdu. Pazısında bir bikini işlemesi hayal etti. Daha çok gülmesine neden olunca da cevap kısmına geçti. “Hayır, henüz ona sıra gelmedi.”

Colin homurdandı. Yine soğuk, havaya cephe kurmuştu. Yağmur yağmasını bekleyerek gökyüzüne baktı. Bulutlar henüz boştu. Yine de gün içinde yağmur yağması çok büyük ihtimaldi.

“Geldik sayılır.” diye bildirdi Rebecca.

“Burada ne işimiz var?”

“Baban dün gece eve geldi mi?”

“Hayır, yemekte arayıp yine sabahlaması gerektiğini söylemişti.” Bu soruya şaşırsa da cevap vermişti.

“İyi.”

Siyahta Gizlenen (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin