İyi okumalar efenimm :*
"Colin, bu kadar yeter." Oliver koşu bandındaki ter damlacıklarıyla dolan bedenin kolunu sıktı. Colin'in dikkatini çekmek her geçen gün zorlaşıyor gibiydi. Bazen normal görünürken sonra tekrar ruhsal bir boşlukta gibi oluyordu. Farklı bir dünyada nefes alıyormuş gibi. Ya da hiç nefes almıyormuş, yaşamıyormuş gibi. Oliver zihnindeki düşünceleri duvara fırlattığını hayal edip tekrar Colin'e yoğunlaştı. Kendisi de Colin'in umutsuz vakaya dönüştüğünü düşünürse ona nasıl yardım edecekti ki?
Nefes nefese bandı durdurdu. Dostuna hak verip durdu ama dünya durmamış gibiydi. Oliver'a çevirdi başını. Gözlerini kısıp ikileşen genç arkadaşını anlamlandırmaya çalıştı. İki tane Oliver?
"Neler oluyor? Colin?" Oliver endişeyle rengi atan Colin'in iki kolunu yakalayıp sabitleştirmeye çalıştı çünkü bir hayli sallanıyordu. "Beni korkutuyorsun."
"Başım dönüyor." diye geveledi başarabildiği kadarıyla.
"Colin!" Delikanlıyı bıraktığı bir saniyede dengesini kaybedip yere düşecekken zar zor onu kavradı.
***
"Nesi var?" Bayan Coben telaşla Colin'in odasından çıkan doktora doğru koştu. "Daha önce hiç böyle bir şey olmamıştı!"
"Sakin olun hanımefendi. Bolca dinlenmeye ihtiyacı var. Kalbi-"
"Aman Tanrım! O iyi mi?"
Belinda midesi bulandığı için oturduğu yerden başını bile kaldıramazken annesine susması için seslendi. Hayır, hayır. Elizabeth hala ölen abisi için ağlarken ben böyle bir şeyi kaldıramam. Tanrım, lütfen iyi olsun, lütfen.
"Özür dilerim, ne olur söyleyin, oğlum iyi mi?"
"Bayan Coben. Colin bu gece burada kaldıktan sonra evine dönebilir. Herhangi ciddi bir sorunla karşılaşmadık. Kalbine çok yüklenmiş, Stres altında kalmış. Sigara falan kullanıyor muydu?"
"Asla!"
"Anlıyorum." Doktor düşünceli ifadesiyle devam etti. "Dediğim gibi telaşlanmayın. Bir süre dinlenmesi gerek. Bu halde onu görmenize izin veremem. En ufacık bir ses yükselmesine bile hiç ihtiyacı yok şu an."
"Ben? Sesimi bile çıkarmam, onu görmeme izin verin." Belinda Oliver'dan destek alıp ayağa kalkmıştı. Biraz daha rahatlamıştı. Omuzlarını dikleştirebileceği kadar rahatlamıştı.
"Kardeşi misiniz?" Belinda evet dediği zaman anlayışla başını sallayıp onayladı.
Oliver'ın beklentili bakışları doktorun dikkatinden kaçmayınca gülümseyerek sakin görünen iki gence izin verdi. "Çok durmamanız gerektiğini söylememe gerek yok herhalde." diye ekleyip diğer hastasının odasına geçti.
***
Gözlerini boşalmış bir odaya açtığını fark edince aralık kapı dikkatini çekti. Oraya çevrildiği bakışları siyah bir bedene çarpınca Colin şok etkisiyle gözlerini iyice açtı.
Kimse yoktu.
Gözlerini açıp kapatmasıyla aralık boşalmıştı.
Hiç düşünmeden yataktan kalktı. Dönen başı onu yavaşlatsa da koridora çıkması saniyeler sürmüştü. Delirmiş bir ifadeyle koridorun ortasındaki danışmaya onu tarif etti. Kadın öyle bir kızı görmediğini söyleyince sinirlenip koşarak merdivenlerden inmeye başladı. Buradaydı ve Colin'i özlüyordu. Niye kaçmıştı ki? Ayıp bir şey yapmıyordu, ziyarete gelebilirdi. Hem geleceğini söylemişti. Edmund'la konuşmuş ve durumunu öğrenmişti. Sonra da Colin'i görmek istemişti. Bu çok normaldi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahta Gizlenen (TAMAMLANDI)
Teen FictionRomantizmi işaret ve orta parmağı arasına sıkıştırdığı izmaritte bulan bir genç kız... En hassas duygularını bile kağıda döken bir delikanlı... Arada nasıl bir çekim olabilir? Gözler çakıştıkça çakan şimşekler, belki de hayatları çakışmaya devam edi...