Selam gençleer. Öncelikle gelen yorumlara ayrı ayrı çok teşekkürler. Gerçekten benim için önemini fark edip birkaç cümle paylaştığınız için teşekkürler. Ama 65 kişiden fazla okumuş görünen son bölüme 6 oy biraz... Sönük sankimm? Gerçekten bilgisayar başına geçecek zaman bulamıyorum ve siz de birazcık oy ve yorumlarınızla teşvik etseniz harika olur, ne diyeyim.
Dipnot: Sonlara doğru geçen nakaratın şarkısı multi'de :')
Şimdiden iyi bayramlaaar, iyi okumalarr :**
“Somurtmayı keser misin? Lütfen?”Rebecca göz ucuyla suratına boş boş baktı. “Hayır.”
“Pekala.” Sonra o da aynı onun yaptığını yapıp yüz kaslarını bıraktı. Hiçbir duyusu yokmuş gibiydi şimdi.
“Beni neden dışarı çıkardın ve nereye gidiyoruz?” diye sordu bir süre sonra. Susmaktan ve somurtmaktan yorulmuştu ama başka bir şey yapmak istemiyordu.
“Canım istedi ve eve gidiyoruz.” diye yanıtladı yine aynı tepkisizlikle.
“Pardon? Canın mı istedi?” Suratının ortasına tokadını geçirmiş gibi irkildi ve kısılmaktan yok olan gözleriyle ona yok edici lazer bakışlarıyla baktı. “Canın istedi diye Edmu-”
“Şu an ondan bahsetmek istemiyorum.” Evet onu severim ama senin ağzından adını duymaktan nefret ediyorum.
“Ben hiçbir zaman senin isteklerine göre hareket etmedim!”
Colin anlık olarak duvarını yok etti ve etraflarındaki insanların bağıran Rebecca’ya attıkları bakışlara en sert bakışlarıyla karşılık verdi. İnsanlar tartışabilirdi, öyle değil mi? Göz temasıyla bu işi halledip insanlar önlerine döndüklerinde, tekrar maskesini yüzüne geçirip Rebecca’ya baktı. “Bu umurumda değil.”
“Ne? Umurunda değil mi? Bu da benim umurumda değil!” Bir adım daha atmayı reddederek kendini bulunduğu noktaya sabitledi.
Colin içinden derin bir nefes aldı –dışarıdan alamazdı çünkü bu maskesine ters düşerdi-. Başını yana yatırarak arkasına dönmesi biraz uzun sürmüştü çünkü tepkisiz kalabileceğinden emin olamamıştı. Normalde okyanus derinliği taşıyan bakışları şimdi sadece boş bir su birikintisinden ibaretti. “Bu kısır döngüyü devam ettirmekte kararlı mısın? Çünkü tüm seninle geçirmediğim saniyelerde enerji depoladım.” Ya da tamamen enerji depomu sıfırladım. Her neyse.
“Demek seni öldürüyorum?” diyerek konuya 360 derecelik bir değişim yaşattı Rebecca.
Colin hafifçe kaşlarının çatılmasına engel olmayı bile akıl edememişti. Gafil avlanmıştı. Bu cümlenin üzerinden, yaklaşık yarım saattir birbirleriyle didişmeleri geçmişti. “Sanırım böyle söyledim.”
“Öyle söylediğini duydum. Peki ama nasıl?” diye sorduktan sonra sessiz bir şekilde oksijen topluluğunu şok ifadesiyle içine doldurdu. Ardından Colin’in koluna girdi. “O burada.”
“Ne?” Maskesinin uçup gitmesi saniyeler sürmüştü. Rebecca’nın gerilen vücudu onunda sinirlerine dokunuyordu. Onu koruma güdüsü işte burada devreye giriyordu. Etrafına bakınca tanıdık koyu kahve gözlerle karşılaştı ve kolunu Rebecca’nın beline sarmıştı. Birkaç hafta önceki barın içinde gördükleri o ‘ben sizden üstünüm’ bakışlı adam tamda buradaydı işte.
“Bana neden öyle bakıyor?”
Colin bu korku dolu soruya cevap vermeyi erteledi. Kendi şaşkın ve birazcık da korkmuş ifadesinden silkelendi ve çenesini yukarı kaldırarak tam adamın gözlerine baktı. Okyanus derinliğini sergilemekten geri durmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahta Gizlenen (TAMAMLANDI)
Teen FictionRomantizmi işaret ve orta parmağı arasına sıkıştırdığı izmaritte bulan bir genç kız... En hassas duygularını bile kağıda döken bir delikanlı... Arada nasıl bir çekim olabilir? Gözler çakıştıkça çakan şimşekler, belki de hayatları çakışmaya devam edi...