3.000 reads, ha? Kulağa mükemmel geliyor. Buraya ilk tanıtımımı atarken heyecandan ölüyordum :) Tabii ki herkes binlerce, milyonlarca okuyucu hayal eder. Yorumlar bunu taçlandıran kısım çünkü en somut düşünce paylaşımının yolu. Bunu bir hatırlayın lütfen :'** İyi okumalar.
“Eve gitmek zorunda mıyız?” diye sordu Rebecca. Mızmızlanmaya hazır görünüyordu. Colin’in koluna asılma işlemini de gerçekleştirmeyi ihmal etmemişti.
“Hayır.” Colin gülümserken Rebecca hızlıca doğruldu.
“Ciddi misin?” Az önceki sürünen bedeni şimdi zıplamaya hazırdı.
“Evet. Ne yapmak istersin?” Kendi evini bu kadar kolay ve samimi bir şekilde kabullendiği için herhangi bir yorumda bulunmadı ama içi içine sığmıyordu.
“Ben… Bilmem.”
“Hadi sahile kadar yarışalım.” diye önerdi. Bu fikrin nereden geldiğini o da bilmiyordu.
“Ne? Sahil 1 saat ötede, Ower.”
“Tamam işte. Koşmamız gerek.”
“Delirdin mi?”
“Ne o? Seni yenmemden mi korktun?”
“Konu bu değil…” diye mırıldandı ciddi bir havada.
Colin de durdu ve ona döndü. “Sorun ne?”
“Önemli bir şey değil. Sadece… Uzun soluklu şeylerde pek iyi değilimdir.” Omuz silkti.
“Beni ara sokaklarda peşinden koştururken hiç de öyle görünmüyordu ama.” Rebecca gözlerini devirince eğlenen ifadesi suratına da yayıldı. “Hem tüm gece uzun soluklu bir şeyler yapabildiğini sanırdım.” Rebecca gözlerini ona dikince söylememesi gereken bir şeyi söylediğini anladı. “Tamam, sorun ne?”
Bir müddet sustuktan sonra boş bakışlarını çevirdi. “Zayıf bünye.” dedi kısaca. “Çabuk yoruluyorum.”
“Kendine dikkat etmen çok garip.” derken onu tekrar kendine çekmişti. “Sadece yürüyelim.”
“Beni iğnelemekten vazgeç.” diye homurdandı.
“Hıhıı.” Bakışlarını şaha kaldırıp dolunaya baktı. Rebecca’yı anımsatıyordu. Uzak, bir o kadar da yakın. Beyaz. Gecede ışıldayan.
“Ne oldu?” Rebecca gecenin altında onunla yürümenin çok sakinleştirici olduğunu hissetmişti. İkisinin de farklı uğraşları ya da fikirleri olsa da sarılarak yürüyebiliyorlardı. Başlardaki farklı dünyaların insanı olduran duygular birer birer gecede kayboluyordu sanki.
“Hiç.” derken ona döndü. Tam gözlerinin içine bakıyordu. Mermerimsi teninin üzerinde ay ışığı oynuyordu. “Harika.” diye fısıldadı, saçları uçuşup süt beyaz boynunu açık bırakınca.
Rebecca kaşlarını çatıp gülümseme yolunda ilerledi. “Harika olan ne?”
Sen. “Gece.”
“Ah, sana katılıyorum demekten büyük bir zevk duyuyorum.” Gülümsedi ve başını omzuna yasladı.
“Bu ironik çünkü genelde benimle aynı fikirde olmazsın.” Colin artık yanaklarının ağrıdığını hissediyordu. Evden çıktıklarından beri yüz kasları hiç dinlenememişti. Yolun başından beri zapt edemediği bir sırıtışı vardı.
“Hadi ya… Tamam. Hadi birkaç örnek ver bakalım.”
“Öncelikle geçirdiğimiz ilk günler benim düşüncelerimin tam tersini besliyordun. Mesela ortak noktalarımızın olmadığını falan söylüyordun.” Durdu ve yavaşça, “Bunu hala düşünüyor musun?” diye fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahta Gizlenen (TAMAMLANDI)
Teen FictionRomantizmi işaret ve orta parmağı arasına sıkıştırdığı izmaritte bulan bir genç kız... En hassas duygularını bile kağıda döken bir delikanlı... Arada nasıl bir çekim olabilir? Gözler çakıştıkça çakan şimşekler, belki de hayatları çakışmaya devam edi...