Genç adam balo salonunun nispeten sakin bir köşesinde durmuş, muhatap olmak istemediği evlenecek çağdaki kızlardan, annelerinden, babalarından, çapkınlık peşindeki evli ya da dul kadınlardan, kimi dedikodu aranan kimi dedesine daha saygılı davranmasını öğütleyen yaşlı aristokratlardan uzak durmaya çalışıyordu. Yakışıklı yüzünden hiç eksilmeyen buz gibi ifade insanlara çok da fazla engel olamıyordu maalesef çünkü Londra’nın en merak edilen simalarından biri olan Lord Berrington’a dair en küçük bir sohbet konusu yakalamak için genç adamın bir iğnelemesine, alttan alta bir hakaretine ya da ters bir bakışına maruz kalmaya değerdi. Çünkü o Edward Berrington’du.. Yakışıklı, zengin, bekar ve İngiltere’nin en önemli Dükalıklarından birisinin yegane varisi..
Prudence, biricik oğlu Victor’u, müstakbel gelini olarak görmekten memnun olacağı bir hanımla daha tanıştırma girişimi başarısızlıkla sonuçlandıktan sonra memnuniyetsiz bir ifadeyle Edward’ın olduğu köşeye doğru yürüdü. Oğlunu ve oğlundan ayrı tutmadığı Edward’ı neredeyse otuzlarına geldikleri halde hala evlendirememiş olmak Kontes’in gururuna dokunuyordu.
- Edward, Victor ile birbirinizi olumsuz etkilediğinizi düşünüyorum. Biriniz bari nişanlansanız artık belki diğerinize de ön ayak olur. Hadi Victor bizimle yaşıyor, yalnız değil.. Ya sen koca evde tek başına ne yapıyorsun? Bize de eskisi kadar sık gelmiyorsun artık, gözümden kaçmıyor sanma.. Alınıyorum ama.. Ara sıra ziyaret edilmeyi hak etmiyor muyum?
- Seni yıllardır annem yerine koyduğumu bilmiyor musun, Prudence? Sen elbette benim için herkesten kıymetlisin ama bu evlilik meselesi konuşulmaya devam ettiği sürece ziyaretlerimin seyrek olmasını göze almak zorundasın. Tahammül edemediğimi bir çok kez anlatmaya çalıştım lakin hiç ara vermiyorsun.
- Ah Edward, yaşlı bir kadının kalbini kırman doğru mu? Senin iyiliğinden başka bir şey istemezken beni tahammül edilmez mi buluyorsun?
- Sen mi yaşlısın Prudence?.. Lütfen.. Kont Cummings ve sen asla yaşlanmayacaksınız. Ayrıca tahammül edilmez olan sen değilsin, evlilik.. Düşüncesi bile korkunç..
- Önyargılısın, Edward. Seni oğlum yerine koymasam, seni mutlu görmek istemesem neden kendimi yorayım?.. Bak, kendin söyledin, karı koca yaşlanmıyorsak demek ki mutluyuz. Ben mutlu bir kadınım ve Kont Hazretleri de mutlu bir erkek. İki kızımızı evlendirdik, çocukları bile oldu. İki oğlumuzun yani Victor ve senin de mutluluğunuzu görmekten başka derdimiz yok şu dünyada.. Hele sen.. Kendini kapatıyorsun, etrafına duvarlar örüyorsun, Victor’dan başka kimseyi kendine yaklaştırmıyorsun, Victor en azından iyi vakit geçiriyor, sen onu da yapmıyorsun..
Edward bir an Victor’un nasıl iyi vakit geçirdiğini düşündü. Samimi münasebetler içerisine girdiği onca kadın, ki çoğu da evliydi, onların kocaları ya da babaları tarafından davet edilmek üzere olduğu ve her seferinde Edward’ın güçlü bağlantıları ya da caydırıcı derecede iyi nişancılığı sayesinde kurtulduğu düellolar, bütün bu skandalları babası Kont Cummings’in duymaması için verilen onca emek, hepsi sadece Victor’ın iyi vakit geçirmesi içindi. Genç adamın yüksek enerjisi, sevimli halleri ve yakışıklı suratı onu çekici kılıyordu ayrıca herkes için iyi bir dost, hoşsohbet ve neşeli bir arkadaş olduğundan etrafı hiç boş kalmazdı ama Victor iflah olmaz bir çapkındı ve her seferinde başı belaya girse dahi asla vazgeçmiyordu. Elbette ki bütün bu saçmalıklar, soğuk, ketum, hatta genel olarak ‘insansevmez’ diye tanımlanabilecek Edward’ın eğlence anlayışına asla uymuyordu. Tabii bunları Prudence’e anlatacak hali yoktu.
- Evet, Prudence, takdir edersin ki ben eğlenmeyi sevmiyorum. Peki bu soğuk ve sıkıcı hayatıma zavallı bir kadını dahil edip onu da ömür boyu benimle birlikte somurtmak mecburiyetinde bırakmamı niçin istiyorsun?
- Ne desem kendine göre yorumlayacaksın değil mi? Sadece nikah töreninde bulunup rahipe ‘kabul ediyorum’ demekten bahsetmiyorum Edward, sevmekten, kalbini açmaktan bahsediyorum. Duvarlarını yıkmaktan bahsediyorum. Aşkın yumuşatmayacağı, ısıtmayacağı bir kalp yoktur.
Aşk mı? Bir kadına aşık olmak.. Tek derdi zengin ve unvan sahibi biriyle evlenip toplum içindeki yerini garantiledikten sonra davet davet gezip dedikodu yapmak olan o kadınlardan birine hem de.. Ah, bu yaşına kadar kesinlikle daha saçma bir şey duymamıştı. Edward kadınlardan nefret ediyordu. Bırakın evlenmeyi, metres edinmeye bile en ufak bir niyeti yoktu. Soğuk mavi gözleri ‘aşk’ kelimesinin midesinde yarattığı rahatsızlık hissiyle kısıldı. Ve o arada yanlarına yaklaşan, Prudence’le konuşurken gözünü üstünden ayırmayan boş bakışlı kıza o kadar ters baktı ki kız elini kolunu nereye koyacağını bilemedi ve aceleyle uzaklaştı.
- Edward, ne yaptın kıza? Ödü koptu..
- Hiçbir şey yapmadım Prudence, ağzımı bile açmadım, sen de yanımdaydın.
- Bakışınla adam öldürüyorsun, oğlum.. Gerçek bir canavarsın.. Bütün kızları böyle korkutup kaçır işte, aferin sana.. Peki ya Berrington ne olacak? Onu hiç düşündün mü?
- Ne olmuş Berrington’a?
Edward, büyükbabasının taşradaki mülklerinin içinde yer alan muhteşem güzellikteki malikanenin adını andığında yüzünün yumuşamasına engel olamadı. Prudence, zayıf noktasını bildiğinden oradan vurmaya çalışıyordu belli ki.
- Bir şey olduğu yok, yakında bakımsızlıktan çökerse hiç şaşırmam doğrusu. Yıllardır bir kadın eli değmemiş her evin başına gelebileceği gibi yani.. Aynı şey Chadwick Sarayı için de geçerli. Ailenin sahip olduğu ve çok yakında senin idarene geçecek olan o emsalsiz mülkleri bir Düşesin olmadan nasıl çekip çevireceksin acaba?
- Onu da vakti gelince düşünürüm Prudence, Bayan Bailey halleder, beceremediği yerde başka bir kahya tutarız.. Sırf ev işleriyle ilgilensin diye o halkayı boynuma takmak zorunda değilim.
- Halka, oğlum, parmağa takılıyor, boynuna değil. Amacı da seni boğmak değil sadece bir kadına bağlı olduğunu etrafa ilan etmek.
- İşte bu tam da benim anlatmaya çalıştığım şey, Prudence. Bir kadına bağlı olmaktan daha boğucu, daha ölümcül bir şey düşünemiyorum.
🙄
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİNİ DİNLE
Fiction HistoriqueTAMAMLANMIŞ HİKAYE WATTYS 2016 KAZANANI TARİHİ KURGU 1. KİTAP Yaşlı Dük ölüm döşeğinde bile torununu rahat bırakmıyordu ama bu son oyunu kazanamayacaktı. Berrington malikanesi Edward'ın ömründe değer verdiği tek şeydi ve onu kaybetmeyecekti. Kadınl...