KORKUNÇ GECE

23K 1.8K 38
                                    

Elizabeth, arabacı Henry ve Bailey çiftinden oluşan ekip ayrıntılı bir plan hazırladılar. Kızın gitmesine önce diğerleri itiraz etmişti ama silah kullanmayı bilen başka birini bulmak da zordu. Bayan Bailey, Düşes Hazretleri'nin hayatını tehlikeye atmasını onaylamasa da kızın "Dük Hazretleri'nin hayatı benimkinden çok daha değerli" demesiyle, kocasına aşık bir kadınla karşı karşıya bulunduğundan emin olmuş ve bu badireyi atlatıp mutlu bir çift olmaları için dualar etmişti. Arabacı Henry, Tramps koruluğunu iyi biliyordu.

- Orası, Berrington'a giderken kullandığımız kuzey yolunun kenarında kalıyor, hanımım. Bazen atları sulamak için durduğum bir yer. Ağaçların arasında kalan açıklık bir bölüm var. O açıklığı centilmenlerin düello için kullandıklarını duyduğumdan merak etmiştim. Birkaç sefer etrafı iyice inceledim, efendim.

- Biz, oraya beylerden önce gitmeliyiz. Arabayı, sesinin duyulmayacağı bir mesafede tutmalıyız. Ateş ettikten sonra da şahitler olayın şaşkınlığını yaşarken kaçmalıyız.

- Hanımım, oradan doğrudan Berrington'a gidebiliriz. Siz orada olaydan sonra güvende olursunuz. Ben geri dönüp efendime durumu izah ederim.

- Bu iyi bir fikir Bay Bailey. Öyle yapalım. Fakat Dük Hazretleri'nin haberi olmasına gerek yok.

- Ama Düşesim. Sonuçta birini öldüreceksiniz. Ya olay sorgulanırsa. Efendimiz bunu bilmeli ki sizi koruyabilsin.

'Öldüreceksiniz' denince kız bembeyaz oldu. Evet sonuçta yapacağı şey buydu ama olayın heyecanı ve Edward'ı kurtarma isteğiyle bu gerçeği gözardı etmişti. Katil mi olacaktı? Gerekirse olmalıydı. Edward'ın kendi yüzünden ölmesine müsaade edemezdi. O kendisini sevmese de kız, içinde onun yaşamadığı bir dünya istemiyordu. Onun öldürmekten çekindiğini hisseden Bayan Bailey, "Düşesim belki de başka bir çare düşünmeliyiz." deyince, tereddüt edilecek zaman olmadığının farkında olan genç kız cesaretle başını kaldırıp konuştu.

- Hayır, bu plan işe yarayacak. Dük Hazretlerine haber vermeyeceğiz. Yaptığımızdan, sonuç ne olursa olsun hoşlanmayacaktır. Sorun çıkarsa o zaman söyleriz. Siz şimdi eşyalarımızı ayarlayın. Araba hazır olsun. Birkaç saat dinlenelim. Sonra yola çıkarız.

..............

Edward ve Victor, daha evvel birkaç düelloya şahitlik ettiğini bildikleri arkadaşları Donovan'ı buldular. Durumu anlatınca genç adam önce sarardı, sonra kendini toparlamaya çalışarak, aynı Victor'ın yaptığı gibi, Edward'a erken dönmek zorunda olduğu konusunda baskı yapmaya çalıştı ama başarısız oldu. Konuşması işe yaramayan genç adam tanıdığı bir doktora haber gönderip arkadaşlarıyla birlikte oturdu.

- İyi bir doktor mu bari?

- Dostum moral bozmak gibi olmasın ama o herif çok keskin nişancıdır.

- Doktorluk işin kalmaz diyorsun yani...

Donovan başını önüne eğip cevap vermekten kaçındı. Sonra başka konulardan konuşmaya karar verip içmeye koyuldular.

Gece yarısı olmadan eve dönen Edward, aşağıda karşılaştığı uşakların yüzlerindeki ifadeden herkesin durumu bildiği sonucunu çıkardı. Evden çıkmadan evvel Dumont'u meselenin yayılmaması konusunda uyarmıştı ama engel olunamamıştı demek ki. Acaba Elizabeth biliyor muydu? Kızı görmek isteği bir anda içini kapladı. Koridordan bir şamdan alıp kızın odasına sessizce girdi. Yastığa dağılmış sarı saçları, mumun ışığında altın rengi ışıltılar saçıyordu. Dokunmak için elini uzattığında kız huzursuzca kıpırdandı. Anlaşılmaz bir şeyler mırıldanıp iç geçirdi, başını diğer tarafa çevirince bembeyaz boynu ortaya çıktı. Edward'ın canı yanıyordu. Bu kız masum bir melekti evet ama karanlık, bir lanet gibi peşinde geziyordu. Kendisi de o karanlığın içinde boğulmak üzereydi. Gözlerini kızdan zorlukla ayırdığında küçük komodinin üstünde ahşap bir kutu gördü. Silah kutusuna benziyordu ama kızda silahın ne işi vardı? Açtı ve içinde gerçekten de bir tabanca olduğunu gördü. Elizabeth bununla ne yapacaktı? Sabah Stroker gelirse diye mi hazırlamıştı bunu acaba? Kullanmayı biliyor muydu? Edward'ın aklına birden başka bir şey geldi. 'Ya kendine zarar verirse?'. Silahı alıp saklamalı mıydı? Sonra vazgeçti. Kendini savunmak istiyorsa bu şansını elinden almamalıydı. Zaten Victor sabah gelip onu alacaktı. Acaba Victor ve Elizabeth... Hayır, bunu düşünürse delirirdi.. Kesinlikle düşünmeyecekti.

KALBİNİ DİNLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin