Elizabeth, genç adamın gittikçe yaklaşması yüzünden korkuya kapıldı. Yatağın diğer tarafına doğru kaçan kızın boşalttığı yere sırt üstü uzanan Edward gözlerini tavana dikip "Konuş." dedi.
- Lord Kendall, Prenses Victoria'nın kuzeni. Bundan dolayı aramızda bir samimiyet gelişti. Arkadaş olduğumuzu söyleyebilirim. Bu geceye kadar gayet iyi anlaşıyorduk.
- Bu gece ne oldu peki?
- Bilmiyorum, Edward. Birden garip davranmaya başladı.
- Bu günü diğer günlerden farklı kılan ne?
- Sen geldin..
- Evet, sadede geliyoruz. Bu güne kadar aranızda masum bir arkadaşlık varken nişanlın ortaya çıkınca her şey değişti. Acaba bir erkek, arkadaşının nişanlısından neden rahatsız olur?
- Bilmiyorum, Edward, gerçekten bilmiyorum. Beni neyle itham ediyorsun?
- Kendall'a, çeşitli davranış ve sözlerinle nişanlına karşı ilgisiz olduğunu hissettirmiş olabilir misin? Aranızdaki samimiyetin varabileceği yerler hakkında ümit vermiş olabilir misin? Ona haddinden fazla yakınlık göstermiş olabilir misin? Bir baloda arka arkaya üç valsi beraber yaparak aşırı yakınlaşmış olabilir misin?
Adamın konuştukça daha da hırslanan ses tonu genç kızın sinirlerini alt üst etti. En az erkeğinki kadar hırslı bir sesle hızlı hızlı konuşmaya başladı.
- Edward, ben kimseye ümit vermedim. Öyle bir anlatıyorsun ki sanki planlayarak bir şeyler yapmışım gibi.. Gittiğinde sana çok kızgındım, Tanrı biliyor ya hala da öyleyim. Evet, aramızdaki evlilikten memnun olmadığım şeklinde anlaşılacak sözlerim oldu. Çünkü gerçekten de memnun değilim. Anladın mı? Değilim! Ama kimseye, hiç kimseye haddinden fazla yakınlık falan göstermedim. Bir önceki baloda da Lord Welles ile defalarca dans ettim. Bana açıkça kur yapmaya, yakınlaşmaya çalışan, hiç tanımadığım beyler yerine arkadaşım olarak gördüklerimle dans etmeyi tercih ettim. Lord Kendall'a karşı hiçbir şey hissetmiyorum. Onun ne hissettiği de zerre kadar umurumda değil, ben sebep olmadım. Sana gelince ne düşündüğünü hiç umursamıyorum ve gecenin bir vakti, uygunsuz kıyafetinle gelip yatağıma yatmanı da kesinlikle hoş karşılamıyorum. Rahip karşısında merhum dedene gösteri olsun diye ettiğimiz yalan yeminlerden ötürü üzerimde hak iddia edemezsin.
Edward, kızın tiradını dinlerken tavana bakmaya devam etti. Yüzündeki ifadede en ufak bir değişme olmamıştı.
- Bitti mi?
- Evet, bitti.
Genç adam yattığı yerden doğrulup kızla göz göze geldi. Yüzleri birbirine o kadar yakındı ki nefesleri birbirine çarpıyordu. Edward'ın eli karısının mum ışığında altın gibi parlayan saçlarına gitti. Yavaşça okşamaya, parmaklarına dolamaya başladı. Kız hipnotize olmuş gibiydi. Hiçbir şey düşünemiyor, sadece ses çıkarmadan erkeğin gözlerinin derin maviliklerinde kayboluyordu. Edward'ın parmakları genç kızın ipek saçlarından pürüzsüz tenine kaydı. Yumuşacık dokunuşları yanağından çenesine ve boynuna doğru yavaşça gezinirken sakin bir sesle konuşmaya başladı.
- Elizabeth bildiğin gibi en azından dört ay daha evli kalmak zorundayız. Sonrasında ne yapacağımıza da ben karar veririm. Kendine çeki düzen vermelisin. Ne insanların içinde beni küçük düşürücü davranışlarda bulunmana, ne de karşımda cadı gibi davranmana tahammül ederim. Bu sondu Elizabeth. Bir Dük'ün gururuyla oynamaya kalkışmanın sonuçları çok kötü olur. Bir daha hiç kimseden nakış işlemekle ilgili herhangi bir ima duymak istemiyorum. Kendi iyiliğim için, senin iyi ve itaatkar bir eş olacağından emin olmadan sana dokunup, evliliğimizi iptal edilemez hale getirmeyeceğim. Şimdi sözlerimi iyice düşün. Kararını ver ve ona göre davran. Yarın tekrar konuşuruz. İyi geceler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİNİ DİNLE
Ficção HistóricaTAMAMLANMIŞ HİKAYE WATTYS 2016 KAZANANI TARİHİ KURGU 1. KİTAP Yaşlı Dük ölüm döşeğinde bile torununu rahat bırakmıyordu ama bu son oyunu kazanamayacaktı. Berrington malikanesi Edward'ın ömründe değer verdiği tek şeydi ve onu kaybetmeyecekti. Kadınl...