Dans etmekten yorulan nedimeler Prenses Victoria'nın çevresinde toplandılar. Arthur ise gelmesini işaret eden babasının yanına gitti. Arthur'un babası, Demir Dük diye anılan eski Başbakan Wellinsgtone Düküydü. Bir asker ve bir siyaset adamı olarak İngiltere için çok önemli bir kişi olan adam, onca işinin gücünün arasında oğluna her konuda baskı yapmaktan geri kalmıyordu.
- Arthur, kimdi dans ettiğin güzel hanım?
- Korkmayın Dük Hazretleri, genç bayan Berrington'la nişanlı.
- Ben korkmam genç adam. Ama bence sen nişanlını üzecek bir davranışta bulunmaktan korkmalısın. Öyle bir şey olursa karşında beni bulursun.
- Nişanlımı hayatımın sonuna kadar üzeceğime yemin ettim, efendim. Bu konuda elinizden geleni ardınıza koymamanızı tavsiye ederim.
- Kız sana ne yaptı bir türlü anlayamadım. Genç arkadaşın kadar güzel olmadığını mı düşünüyorsun? Gayet hoş bir kız. Üstelik henüz çok genç, büyüyecek, değişecek...
- Bunların hiç biri önemli değil. Önemli olan onu sizin seçmiş olmanız.
- Pekala, git istediğini yap. Ama şu kız yüzünden Berrington'la düello yaparsan olacaklara karışmam.
- Asla öyle bir şey yapacak değilim. Başkasının olana bakmam ben. Elizabeth de öyle bir kız değil. Şimdi müsaadenizle, ilk defa bir baloda olmaktan memnunum, keyfimi kaçırmayınız.
- Memnunmuş. Berrington gibi bir adamla nişanlanıp senin gibi bir adamla arkadaş olabilen bir kız, belli ki taş kalpli adamlara meyil ediyor. Gençliğimde karşıma çıksa herhalde bana sırılsıklam aşık olurdu.
Arthur babasının sözlerine önce şaşırdı, sonra kahkahaya boğuldu. Dük de oğlunun gülüşüne eşlik etti. Bourne Markisi zorlukla konuşabildiğinde yaşlı adamın tespitini doğruladı.
- Elbette eğer taş kalpli adamlara meyli varsa sizden iyisini bulamaz. Hayatımda ilk kez sizi son derece haklı buluyorum. Bana ilkleri yaşatan genç arkadaşıma inanın ömür boyu minnettar kalacağım.
Arthur, kesik kesik gülmeye devam ederek kızların olduğu tarafa doğru yürüdü. Birbirlerine karşı nefret duygularını hiç bir ortamda gizlemeyen Welleslerin keyifli gülüşleri hasta kralın bile dikkatini çekmişti. Lord Melbourne'e kıyamet gününün gelmiş olabileceğine ilişkin bir şeyler söyledi.
Victoria nedimeleriyle dinlenirken gecenin değerlendirmesini yapıyordu.
-Sonuçta bu baloda önemli hiçbir şey olmadı. Ne yeni bir dedikodu, ne de bir skandal. Elizabeth olmasa çok sıkılırdım.
Beatrice şaka yollu sitem etti.
- Biz sizi artık eğlendiremiyor muyuz, Majesteleri?
- Bütün gece kocalarınızla dans ettiniz. Elbette beni eğlendirmiyorsunuz.
- Siz dans etmeseydiniz biz de edemezdik, Prensesim. Ayrıca Elizabeth de yakında evleniyor. O da kocasıyla dans edecek.
- Ben kraliçe olduğumda Berrington'ı büyükelçi yapıp ülke ülke gezdireceğim. Elizabeth hep benim yanımda kalacak.
Kızlar gülüşlerinin dozunu arttırırken Elizabeth de kendini tutamayıp gülmeye başlamıştı. Öyle bir şey olsa Edward ne yapardı acaba? O sırada yanlarına gelip Prensesin son söylediklerini duyan Arthur, kızı uyarma ihtiyacı hissetti.
- Edward öyle bir durumda karısını da alıp Northwood'a çekilir. Sevgili nedimenizi geri alabilmek için bir orduyla üstüne yürümeniz gerekebilir. Bu da devlet idaresi açısından sıkıntılı olur, Majesteleri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİNİ DİNLE
Historical FictionTAMAMLANMIŞ HİKAYE WATTYS 2016 KAZANANI TARİHİ KURGU 1. KİTAP Yaşlı Dük ölüm döşeğinde bile torununu rahat bırakmıyordu ama bu son oyunu kazanamayacaktı. Berrington malikanesi Edward'ın ömründe değer verdiği tek şeydi ve onu kaybetmeyecekti. Kadınl...