Akşam yemeğinden sonra çay servisi yapıldı. Sonra da dördü oturup kağıt oynadılar. Arada havadan sudan sohbet ediyor, çoğu zaman kızın ev sahibeliğini övüyorlardı. Oyun bitince kahvaltıda buluşmak üzere istirahate çekildiler.
Dairesine geçtiğinde banyo yapmak isteyen genç kız sıcak su beklerken Bayan Bailey ile sohbet etti. Misafirlerin hoşluğundan ve ertesi günün mönülerinden konuştuktan sonra Bayan Bailey, "Kont Hazretleri, Bay Knightley'yi çok beğenmiş. Bay Bailey de geldiğinden beri genç adamı yere göğe koyamıyor." dedi. Elizabeth genç adam hakkında biraz düşündü.
- Son derece sıcak kanlı, zeki ve sorumluluk sahibi bir genç olduğunu düşünüyorum. Bence de övgüye değer bir insan.
Önceki gece Bay Bailey, kızla delikanlının uzun uzun sohbet ettiğini söylediğinden beri huzursuz olan kahya kadın, genç adam hakkında konuşurken kızın yüzünü dikkatlice inceledi. Hiçbir heyecan belirtisine rastlamadığı için sevinen Bayan Bailey, kızı fena halde sinirlendirerek bırakıp giden kocasının yokluğunda Düşesinin aklının karışmaması için yakışıklı genç adamlara dikkat etmesi gerektiğini düşünüyordu. Korktuğu olmayınca hemen konuyu değiştirdi.
- Mobilyaların bir kısmı yarın teslim edilecekmiş hanımım, umarım misafirlerimize rahatsızlık vermeden hallederiz.
- Merak etme Hannah. Hava güzel. Gerekirse bahçeye ya da atla gezintiye çıkarız.
- Çok haklısınız Düşesim. Suyunuz da hazır. Buyurun.
Sonraki birkaç gün boyunca, bir mektupla Berrington'a davet ettikleri Greenham Lordu ve ailesinin teşriflerini beklerken, bir yandan evle ve araziyle ilgili işlerine devam eden genç kız bir yandan da misafirleriyle keyifli vakit geçiriyordu. Prudence'in zarif genç hanımefendilere en çok yakıştırdığı beceri piyano çalmak olduğundan, babasının vefatından sonra pek çalmadığı enstrümana yeniden başlaması için kıza epeyce baskı yaptı. Böylece Elizabeth her gün bir saat kadar kabul salonundaki büyük kuyruklu piyanoyla çalışmaya başladı.
Beş gün sonra, güneşli bir akşamüstü hanımlar çardakta çay içerken, beyler Bay Knightley'yi de yanlarına almış okçuluk talimi yapıyorlardı. Prudence, Elizabeth'e okçuluk becerisi olup olmadığını sorunca genç kız olumlu yanıt verdi. Tabii sonrasında Kontes' in ısrarıyla kalkıp bir atış yapmak zorunda kaldı. Hedefi onikiye çok yakın bir noktadan vurunca da izleyenlerden epeyce iltifat gördü. Peşinden bir atış yapan Richard çok başarılı bir şekilde tam ortaya denk getirdi. Sıradaki okçu Victor, yayını gerip çok dikkatle nişan aldı. Vızıldayarak uçan ok Richard'ın az önce attığı oku vurup düşürünce Richard, genç adama "Saygıdeğer Bay Robin Hood." diye hitap ederek abartılı bir reverans yaptı. Victor da karşılığında "Saygıdeğer Nottingham Baronu." diye selam verince herkes kahkahalarla güldü. Böylece gülüp eğlenirlerken yaklaşan araba dikkatlerini çekti. Kız hala elinde yayıyla ayakta durduğu için arabayı durduğu yerden net bir şekilde görüp tanıdı.
- Dayımın arabası bu. Geldiler.
- Eliza, hayatım, gel yanıma otur.
Kız yayını bırakarak çardağa geçip oturdu. Beyler de yaylarını bırakarak çardağa yaklaşınca, Richard müsaade isteyip ayrıldı. Araba merdivenlerin önünde durdu, aşağıya inen üçlüyü karşılayan uşak, misafirlere çardağa kadar eşlik etti. Elizabeth, dayısı yaklaştıkça, Prudence'in verdiği bütün güvencelere ve etrafındaki onu korumaya hazır beylere rağmen heyecandan bayılacak gibi oluyordu. Bu haliyle yüzleşemeyeceğini düşünen genç kız, bir Düşes olduğunu unutmayarak oturduğu yerde iyice dikildi ve başını kaldırıp dayısının gözlerine dimdik baktı.
Lord Stanford, yirmi gündür kayıp olan yeğeninden artık ümidi kesmişti. Tuttuğu dedektifler sadece kızın trenle Londra'ya gittiğini keşfedebilmiş, gerisine dair hiçbir ipucu bulamamışlardı. Kızın, Londra'daki bazı akrabaları ziyarete gittiği haberini yayarak kasaba ahalisine rezil olmaktan kurtulmuş, ama Albay Holmes'a karşı küçük düşmüştü. Kız bu saate kadar ortaya çıkmadığına göre ya kötü yola düşmüş ya da bir köşede ölmüş olmalıydı ki sorsanız, adam ikinci seçeneği tercih ederdi. İşin en ilginç tarafı, Lord'un, kızın kaçmasıyla ilgili en ufak bir suçluluk hissetmiyor olmasıydı. Kendisi, hayatta karşısına çıkabilecek en avantajlı evlenme teklifini almasını sağlamış, kız ise dayısına, velinimetine nankörlük etmişti. Aynı annesine çekmişti. Bundan sonra ölse de kalsa da umurunda değildi. Yeter ki daha fazla rezil olmasına yol açmasındı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİNİ DİNLE
Fiction HistoriqueTAMAMLANMIŞ HİKAYE WATTYS 2016 KAZANANI TARİHİ KURGU 1. KİTAP Yaşlı Dük ölüm döşeğinde bile torununu rahat bırakmıyordu ama bu son oyunu kazanamayacaktı. Berrington malikanesi Edward'ın ömründe değer verdiği tek şeydi ve onu kaybetmeyecekti. Kadınl...