SONSUZA DEK..

33K 2.1K 446
                                    

Elinor ve June hanımlarının yıkanmasına yardım ettiler, saçlarını kurulayıp gece serinliğinde yaktıkları şöminenin önünde uzun uzun fırçaladılar. Beyaz geceliğini ve kırmızı sabahlığını giydirdiler. Elizabeth aynaya baktı. Hazır olduğunun ve gitmesi gerektiğinin farkındaydı ama korkuyordu işte. Olduğu yerden kımıldamak istemeyen genç kızın durumunu hizmetçileri de fark etmişti ama bir şey söylemeye cesaretleri yoktu. Elinor'un aklına Bayan Bailey geldi. Dük Hazretleri'nin odasına kadar kıza eşlik etmesi bahanesiyle kadını çağırmaya gitti. Elizabeth, kısa süreli de olsa nefes alma fırsatı bulduğuna sevinip biraz oturdu. Cesur olmalıydı, o artık evli bir kadındı ve gideceği yer de nihayetinde aşık olduğu adamın kollarıydı, yani bu dünyada olmak istediği tek yerdi.

Bayan Bailey geldiğinde kızı tepeden tırnağa süzdü. Bir melek gibi görünen genç hanımının çekindiğini anlamak için falcı olmaya gerek yoktu. Kıza cesaret verircesine gülümseyen kahya kadın keşke aralarındaki münasebet böyle hassas bir konuyu konuşmalarına izin verseydi diye düşündü. Yine de hanımına karşı hizmet etmenin ötesinde sıcak duygularla dolu olan kadın, Elinor ve June'u odadan gönderdi.

- Hanımım, endişeli görünüyorsunuz, yardımımın dokunabileceği bir şey var mı?

Kızaran kız cevap verdi.

- Hannah, ne diyeceğimi bilemiyorum.

- Düşes Hazretleri, inanın çekinecek bir şey yok. Sevgi dolu bir evliliğin gereklerini yerine getirmek bir eşin en mutlu vazifesidir. Hazırsanız efendimizin yanına gidelim. Burada boşuna kendinizi yıpratıyorsunuz.

Kız, kahya kadının haklı olduğunu düşünerek ayağa kalktı. Beraber Dük'ün dairesine gittiler. Dairenin önünde bekleyen uşaklar çift kanatlı koca kapıları açtı ve Düşes'i selamladı. Bayan Bailey'nin de kenara çekilip selam vermesinin ardından Elizabeth odaya girdi. Kapı açılınca heyecanla ayağa kalkmış olan kocası iri cüssesiyle karşısında duruyordu. Karısına doğru yaklaşan Edward, kızın kocaman açılmış mavi gözlerindeki korkuyu görünce olduğu yerde durdu.

- Yaklaş, aşkım, bana öyle bakma. Seni incitecek değilim. Sen istemezsen dün geceki gibi sarılıp uyuruz yine.

Genç kız müşfik gözlerle bakan kocasına sarılıp yüzünü göğsüne gömdü. Genç adamın kokusu burnuna doluyor, saçlarını okşayan elleri kızı heyecanlandırıyordu. Bir cesaret başını kaldırıp erkeğin gözlerinin içine baktı, sonra Bath'a geldiği gün yaptığı gibi parmaklarını genç adamın saçlarına dolayıp başını kendine doğru çekti. Dudakları buluştuktan sonra korkuyu üstünden atan Elizabeth kendini kocasının kollarına bıraktı. Aşk dolu evliliklerinin ilk gecesinde ve sonraki her gecesinde birbirlerini mutlu ettiler ve mutlu oldular.

28 Haziran 1838, Londra

Sabaha karşı top sesleriyle uyanan Elizabeth, uzanıp beşiğinde yatan Charles'ı kontrol etti. Karanlıkta huzurla uyuyan, bir yaşını bir ay geçmiş bebeğinin nefes seslerini dinleyen genç kadın memnun bir şekilde dönüp kocasına sarıldı. Devam eden top atışlarına tepki vermeyen Edward'ın kokusunu içine çekerek tekrar uyumaya çalıştı. Çok uzun ve yorucu bir gün onları bekliyordu.

Günün ilk ışıklarıyla bu sefer insanın içini ürperten top atışları yerine beşiğine tırmanmaya çalışan küçük Charles'ın tatlı sesiyle uyandı. Yerinden doğrulmaya çalışırken Edward karısından önce uzanıp oğlunu kucağına aldı ve Elizabeth'le ikisinin arasına yatırıp gıdıklamaya başladı. Minicik oğlanın tatlı kıkırdamalarına neşeyle gülen genç kadın biraz sonra bebeği almak üzere odaya giren Martha'ya gönülsüzce baktı. Tecrübeli kadın küçük Lord'u sevgiyle kucağına alırken, oğlundan ayrılmak istemeyen hanımına fazlasıyla şefkat, bir parça da uyarı içeren bir sesle açıklama yaptı.

KALBİNİ DİNLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin