MULTİ:SERKAN BERKAN İKİZLER
Karokoldan içeri girdiğimizde ortada gezen çaycı Hakkı "Yine mi siz? Evinizden daha çok uğruyonuz ya la buraya." dedi. Erva adamın dediklerine göz devirdiğinde Ezgi adamı eliyle gönderip bizi sorgu odasına aldı. Hepimiz yan yana sandalyelere oturduğumuzda Ezgi ceketini çıkarıp sandalyeye astı. Odanın içinde volta atmaya başladığında kolumu masaya yaslayıp çenemi elime yasladım. Erva tırnaklarına bakarken Bora ve Mete sandalyede yayvan bi şekilde oturuyolardı. Aras ise Ezgi'yi izliyodu.
Odaya Ferit elinde leptop ile girdi. Ezgi çenesiyle masayı işaret edince Ferit masaya bizim göreceğimiz şekilde leptobu koyup hazır olan videoyu oynatmaya başladı. Bi sokağa araba girdi arabadan 2 kız 1 erkek inip hızla sokağa girdiler. Hiçbirinin yüzü belli olmuyodu. Görüntü bittikten sonra hepimiz bakışlarımızı Ezgi'ye çevirdik. Ezgi hafifçe gülüp Ferit'in elinde ki dosyayı önümğze attı. "Kemal Eren Başak Koran ölümünün baş etkenlerinden. Ve Bora Koran'ın kardeşi. Anlicağınız intikam. " Mete dosyadan başını kaldırıp "5 ay önce ölen Yasin içinde aynı şeyi söylüyodun." Ezgi bu sefer bi fotağraf koydu önümüze. Görüntüde olan arabanın plakasıydı. "Araba Bora Koran adına ait. Ve olay yerinin bi sokak aşşağısında. " Bora geri yaslanıp "Bu olay nerde oluyo? Bursada. Peki hangi gün? Perşembe günü. Diğer gün bizim okulumuz vardı. Ve biz okuldaydık. Bir diğer şey ise o araba her nekadar benim üstüme olsada Ahmet Koran'a ait. " Ezgi dudaklarını içeri kıvırıp burnunu kaşıdı. Mete'ye yaklaşıp yara olan kolunun üzerindeki tişörtü bi anda sıyırdı. Bize dönüp bilmişcesine " Peki gençler bu nasıl oldu." Aras hafif tebessüm edip kollarını göğsünde bağladı "Kavgada" Ezgi "Hadi yaa daha iyi bi yalan bulamadın mı? Silah yarası bu." Mete omzunu Ezgi'nin elinden kurtarıp tişörtünü kapattı. Ezgi memnun olmuşcasına gülüp "Imm ne diyoduk? Haa delil. Bence bunlar yeter ve artar."
Sorgu odasının kapısı açıldığında Ezgi kapıya yöneldi. Bi polis kafasını uzatıp "Komserim bi baksanız Ahmet Koran geldi. Sizle görüşmek istiyo." Biz hepimiz şaşkınlıkla polise baktığımızda Ezgi odadan çıktı. Erva Bora'ya dönüp "O polis Ahmet mi dedi?" Bora başını sallayıp ellerini başının arkasına koyarak sandalyeye yaslandı. Erva "OHA" diye bağırdığında bende ona hak vermiştim. Ahmet Koran kim bizi burdan kurtarmak kim? Ahmet bizi özelliklede Mete'yi Başak'ın olayında suçlu görüyodu. Sırf bize olan nefretinden Bora'yı bile görmeye tahammülü yoktu. Bizi genelde Bora'nın teyzesi Madam kurtarırdı. Mete suratını sııvazlayıp bıkkınca nefesini verdi. Başımı masaya sertce koyup ofladığımda Erva'da bana katıldı.
10 dakikalık bi bekleyişten sonra kapı açıldı. Başımı masadan kaldırıp içeri giren Ezgi 'ye baktım. Yüzündeki ifade bariz bizi bırakacağının habercisiydi. "Bu seferde kurtuldunuz. Ama bu olayların hepsini siz yaptınız buna eminim. Ve bir gün sizi o deliğe tıkıcam. Çok yakında tekrar görüşmek üzere." dediğinde Bora "Valla Ezgi çok özlersen gel eve bi kahvemi iç. Ama emin ol ben buraya bir daha bu tarz suçlamalar yüzünden uzun bi müddet gelmicem." "Bunu en son 5 ay önce ssöylemiştin." "O kadar oldumu. Ben bi kaç gün önce diye hatırlıyodum. İyi o zaman bi 5 ay sonra tekrar görüşmek üzere." diyip odadan çıktı. Bizde peşine dışarı çıktığımızda vakit kaybetmeden karakol binasından da çıktık. Kapıda arabasının içinde oturmuş açık olan camından bize bakan Ahmet şöförüne bi haraket yaptığında hızla bahçeden çıkıp gittiler.
Saat gece 1 olmuştu ve biz hala sokaklardaydık. Ara sokaklara girip eve gitme yolunu uzata bildiğimiz kadar uzatmaya çalışıyoduk. Bi çocuk parkının önünden geçtiğimizde Erva ile birbirimize bakıp hızla salıncaklara yöneldik. Çocukluğumuzu doya doya yaşayamamıştık. O kadar çok eksiğimiz vardı ki. Bizim her acımız çocukluğumuzdan çalınan bi kahkaha, her hayalden kırılan bi parçaydı. Çocuklar parkta sallanırken biz yaa hırsızlık yapar yada plan hazırlardık. Ev olarak soyduğumuz yerlere yakın park varsa orda yapardık planlarımızı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN KARANLIĞI
Misterio / Suspenso"Geçmiş, gelecek,şuan hepsi ölüme nisbet bir zehir" 5 Dost kardeşten öte, kendilerinden başka tutunacak dalları olmayan... Kana susamış ruhlar, İntikam ateşiyle yanan bedenler. Hastalık derecedinde suskunluklar,acılar... Bunların sadece bir tedavisi...