Bizimkilerin bulunduğu koridora girdiğimde beni ilk fark eden Erva oldu. Bi kaç kere gözlerini kırpıştırdıktan sonra hızla yanıma gelmeye başladı. Ben daha azımı açmadan çenemden tutup yüzüme bakmaya başladı. "Ulan zalimin kızı bune hal lan. Kim yaptı bunu?" Çenemi Erva'nın elinden kurtarıp bi adım uzaklaştım. "Yok bi şey. Küçük bi kaza" Mete dalga geçer bi tonda "Haa bide kapı çarptı de. Ayakta alkışlayalım." Hafifçe gülüp başımı yana yatırdım. "Kapı çarptı. Oldumu. " Mete olumlu anlamda başını sallayıp yaslandığı duvardan ayrıldı. Bi yandan da beni alkışlıyodu. Yüzünde en nefret ettiğim gülümsemesiyle bana yaklaşıp tam karşımda durdu. "Aferin Elis hanım. Yine yapıcağınızı yapmışsınız. Kendi başımıza karar alıp uygulamışız." "Evet Mete. Noldu rahatsız mı oldun" "Evet rahatsız oldum. Napmaya çalıştığını bizede söylermisin. Gerçekten merak ediyorum" sona doğru sesi yükselince onu tınlamadan "İyi değilsin sen Mete sonra konuşalım" diyip yanından geçmek için hamle yaptım. Mete kolumdan tutup "Yoo hayır ben gayet eyiyim. Ve sen nolduğunu şimdi anlatcaksın"
İlk önce Mete'ye sonra da etrafımızdakilere baktım. Erva umursamazca Bora aynı Mete gibi sinirle Rüya ve Derin merakla Demir endişe ile Rüzgar ise duygusuzca bana bakıyodu. Dudaklarımı yaladım. Azıma gelen kan tadıyla hafifçe gülüp "İyi o zaman. Ne bilmek istiyosun?" "Elis" dediğinde. "Eyvallah sakin ol. Bi şey demedim... Her neyse işte biz Aras'ı bu hale getirenleri bulduk. Sonra ben gittim onlara daldım. Tabi onlarda bana. Ve Sonuç bu." Diyerek yüzümü gösterdim. Erva yanıma yaklaşıp tişörtümün eteklerinden tuttu. Ben daha onu engellemeden tişörtümü yukarı sıyırdı ve moraran karnımı ortaya çıkardı. Mete sinirle gözlerime bakıp küfür mırıldanarak çekip gitti. Bora da omzuma çarparak Mete'nin peşine gittiğinde Erva bana bakıp "Sana tek kelam demiyorum. Kardeşim." Diyerek bana sırtını döndü.
Azımdan bi hah sesi ile arkasını bana dönüp giden dostuma bakarken kolumdan tutulmamla ilk önce kolumda ki ele hemen sonrada sahibi Rüzgar'a döndüm. "Hey napıyosun?" Sorumu es geçip beni bulunduğumuz koridordan hızla çıkardı. Elinde ki kolumu kurtarmak istedikçe o dahada çok sıkıyodu. Beni bi odaya soktuktan sonra kapıyı kapatarak çıktı. Ben ne olduğunu tartarken Rüzgar bi kaç eşya ile geri geldi. Bi elindeki yardım malzemelerine bide buz devri Rüzgar'a baktım. Kaşlarımı havaya kaldırdığımda kolumdan tutup yatağa oturttu. "Bi dakka bi dakka. Sakın bana..." lafımı bitirmeden Rüzgar elinde ki pamuğu kaşıma bastırdı. Yara ilaçtan ötürü sızlasada istifimi bozmadan işine odaklanmış kaşları çatılı Rüzgar'a bakıyodum. Pamuğu kaldırıp tekrar kaşıma bastırcağı sıra elini tuttup engel oldum.
"En nefret ettiğim şey lafımın kesilmesi." Rüzgar duygusuz gözlerini gözlerime dikip "Banane bundan" sinirle dişlerimi sıktım. Hala elimin içinde ki elini boşluğa savurup ayağa kalktım. "Sana başımın çaresine baka bilceğimi söyledim. Anlama sorunun yoktur umarım" Rüzgar oturduğu yataktan yavaşca kalkıp "Benim anlama sorunum yok ama anlaşılan senin büyük problemlerin var" "Ne diyosun be ? " "Bak Gece bır..." "Bana Gece demeyi bırak. Adım Elis." "Bırak yaralarını temizleyelim. Aras uyanınca seni böyle görmesin." "Ben halladerim." Rüzgar dudaklarını yalayıp "Ne halin varsa gör." Diyip odanın kapısını sertçe çarpıp çıktı. Bende omuz silkip getirdiği eşyalar ile yüzümdeki ve karnımdaki yaraları temizledim. Kaşıma ve dizlerime yara bandı yapıştırıp aynada kendime baktım. O kadarda kötü değildim. Sadece elmacık kemiğim morarmış dudağım patlamış kaşım yarılmış ve sol yanağımda kocaman bi morluk vardı. Onun dışında gayet iyiydim. Saçımda ki tokayı çıkarıp saçlarımı salık bıraktım. Böyle daha az dikkat çekiyodum. Ama bacaklarım için yapcak hiç bir şeyim yoktu.
Hastane odasından çıkıp bizimkilerin yanına gittim. Ama koridorda kimse yoktu. Yanımdan geçen bi hemşireyi durdurup nerde olduklarını sorduğumda odadaki hastanın yani Aras'ın yanında olduklarını söyledi. Hemen odanın kapısına gelip düşünmeden kapıyı açtım. Herkes bana döndüğünde hafifçe gülümseyip Aras'a yöneldim. "Nasıl oldun ikiz?" Aras bana bi kaç dakka baktıktan sonra Mete ve Bora'ya döndü. Bende bizimkilere baktığımda sinirle bana bakıyolardı.. Yatağa yaklaşıp yanına oturdum "Elis?" "Efendim ikiz" "Bune hal?" "Ne varmış halimde" Aras uyarır bi tonda aynı zamanda yüksek bi sesle "Elis" dediğinde. Göz devirip "Ne sorun ettiniz yaa. Küçük bi kavga. Bi şey olduğu yok. Sanki olmayan şey." Aras gözlerini kapatıp dişlerini sıktı. Çenesi şuan fena kasılmıştı. Bi kaç saniye sonra gözlerini açtığında içinde saf ateş tutuşmuştu bile. "Elis bir daha böyle bi şey yaparsan yemin ederim çok kötü sonuçlanır. " olumlu anlamda başımı salladım. Ama şu oda da olan herkes biliyodu ki yine aynı tas aynı hamam olcağını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN KARANLIĞI
Mistério / Suspense"Geçmiş, gelecek,şuan hepsi ölüme nisbet bir zehir" 5 Dost kardeşten öte, kendilerinden başka tutunacak dalları olmayan... Kana susamış ruhlar, İntikam ateşiyle yanan bedenler. Hastalık derecedinde suskunluklar,acılar... Bunların sadece bir tedavisi...