Aralık kapıdan sessizce içeri girerken Rüzgar'ın elindeki defterim dikkatimi çekti. Duvara yaslanıp Rüzgar'ın sırtını izlerken Rüzgar diğer elindeki kağıdı kaldırıp "Şaka dimi Gece. Şaka." Dedi. Dişlerimi sıkıp yutkunurken Rüzgar konuşmaya devam etti.
"Mutlu ol. Beni unut Dündar haa. " başını sallayıp ellerini yavaşca birbirine vurup "Bravo yaa. Bravo. Cidden böyle olcağınımı düşündün?" Dedi. Ellerini daha seri bi şekilde bir birine vururken sanki karşısında biri vardıda onla konuşuyo bi hali vardı. Ama Rüzgar'ın önünde yatağım ve sonuna kadar perdesi açık olan camdan başka bi şey yoktu.
Duvardan kayıp yere oturduğumda bacaklarımı kendime çektim. Rüzgar elindeki kağıdı yırtıp defteri bi tarafa fırlattı. Ellerini saçlarından geçirip başını yukarı kaldırdı. Derin derin nefesler alırken bi anda yan taraftaki dolabı tutup yere savurdu. Ben iyice duvara sindiğimde Rüzgar hızını alamayıp çalışma masasınıda yere savurdu.
"Neden haa. Neden? Hak ettim mi lan ben? Bu kadar severken, beklerken bu revamıydı bana.?" Rüzgar yatağa sırtını yaslayıp kucağına yastığımı aldı. Şuan karşı karşıyaydık. Ama Rüzgar beni görmüyodu kafası yastığa gümülü bi şekilde bikaç saniye durdu. Başını kaldırdığında beni görmemesi için bacaklarımı iyice kendime çekip küçülürken Rüzgar etrafına bakıp titrek bi nefesle konuşmaya başladı.
"Nefes alamıyorum Gece. Gülemiyorum. Allah kahretsin hiç bi boktan zevk alamıyorum. Güneş doğmuyo. Doğuyosada ben hep karanlıktayım. Gece acıyo, yanıyo. Her bi nefesim kalbime iğne gibi batıyo. Yetmiyo ruhumu parçalıyo. Dayanamıyorum Gece. Sensiz bi güne daha uyanmak, sensiz bi kere daha nefes almak istemiyorum. Seni istiyorum Gece. Be-ben.." derken titreyen sesiyle azımdan firar edicek olan hıçkırığı elimle kapatıp başımı dizime gömerek engelledim.
Rüzgar başını kaldırıp ay ışığının altında gölgesi elmacık kemiklerine düşen kirpiklerini kırpıştırdı. "Be-ben seni çok sevmişim Elis. Çok alışmışım. Sensizliği düşünmüyodum. " Demesiyle ağlaması bir oldu. Anlını yere yaslayıp yumruk yaptığı eliyle yere vururken bi yandanda kesik kesik konuşmasına devam ediyodu.
"Görüyosan beni Elis al yanına beni. Dayanamıyorum. Ölüm bizi kovuşturcaksa ben varım sevgilim. Yeterki bitsin şu özlem. Elis aşkım çok özledim 3 sene nefesim, herşeyim yeter artık çok uzun bi zaman. Daha ne kadar devam edicek bu özlem.?"göz yaşlarım arasında sürünerek Rüzgar'ın yanına geldim. "Dayanamıyorum." Diyen Rüzgar'ın omzuna elimi koymamla başını kaldırıp "Gece." Dedi. Sesindeki masum ifade oyuncağına kavuşmuş çocuğunki kadar temiz ve saftı.. Yutkunup kollarımı boynuna sardığımda. Rüzgar'ın elimin altındaki kasları gerilmişti.Ellerimi saçlarına daldırıp okşadığımda Rüzgar hala tepkisiz öylece duruyodu. Bian yüzünü boynuma gömüp derin bi nefes aldığında gözlerimi kapattım.
"Neden bırakıp gittin? Neden şimdiye kadar gelmedin?" Diye sorup ellerini belime sardı beni iyice kendine çektiğinde yüzümü boynuna gömüp derin bi nefes aldım. Hasret kaldığım toprak kokusuyla bir kere daha hata yaptığımı, kendimden nefret etmek için bi sebeb daha bulurken yutkundum. Sesimi bulmak için yaptığım eylem anca dudaklarımdan bi fısıltı olarak çıkmıştı.
"Korktum" diye fısıldadım. Ama duyduğundan emin değildim.Ellerini belimden çekip beni kendinden geri iterken istemiyerek ellerimi boynundan çektim. Yüzümü avuçlayıp yüzüme bakmaya başladı. Kaşlarını çatıp elleri yavaşca yüzümden temasını çekerken
"Sen Gece değilsin " dedi. Daha çok kendini ikna etmek içindi ses tonu. Başımı tavana doğru kaldırıp gözlerimi kırpıştırdım. Tekrar Rüzgar'a bakıp başımı olumlu anlamda salladım. Rüzgar iğrenircesine ellerine bakıp kendini geri çekti. Elimi kaldırıp yanağına dokuncağımda kendini geri çekip sinirli bi ses tonuyla
"Dokunma" dedi. Sesi net ve emir vericiydi. Elimi yere indirip.
"Çokmu seviyodun?" Diye sordum.
"Tahmin edemediğin kadar."
"Şey.. Yani biraz bana ondan bahs edermisin. Hani bana benziyo ya merak ediyorum." Ben dümdüz Rüzgar'a bakarken Rüzgar etrafı tarayan bakışlarını son durak olarak gözlerime sabitledi. Yutkunup başını önüne eğerek.
"Gözleri seninkileri görene kadar eşi benzeri yok diceğim güzellikteydi. Ordaki hırs, nefret yada bana bakarken ki o ışık neden yaşadığımı hatırlatıyodu. Kokusu tapılasıydı. Seninkide onunkine benziyo ama farklı. Yüzünün her bir kıvrımı, her bi hattı burda burda." Diyip başının sağ tarafını işaret parmağıyla iki kez vurdu. Gözlerime bakıp
"Karanlığa hükmeden bi sesi vardı. Kelimeler onun azından çıkınca manaları değişiyodu benim için. Bana ilk aşkım dediğindeki o ses tonunu, her sabah kalkıp o uyku mamurluğuyla gülüşünü, sinirlendiğindeki o kaşlarının çatılıp sıktığı dişleri sayesinde çıkan elmacıkları bunlar var ya ben bunlar için nefes alırken benim yaşama sebebim kendini bi hiç uğruna feda etmiş benide beraberinde alıp götürmüştü. Ben onla nefesimi kestim ama bedenim hala onun yokluğuyla, ihtiyacıyla kıvranıyo. "
"Rüz-Rüzgar be-ben özü...."
"Ben onun üşüyorum lafıyla dünyayı yaka bilecekken o beni umursamadan hatta o masada hiç mücadele etmeden öldü. O güçlüydü kimsenin olamadığı kadar. Benden güçlüyken ölüme yenilmişti. Kendisi yenilmeyi seçmişti. "
"Rüzgar. O sizin için yaptı bunu. Mutluluğunuz için."
"Mutluluk?" Diyip ayağa kalktı hafifçe gülüp dudaklarını yaladığında ben aşşağıdan ona bakıyodum çünkü ayaklarıma söz geçire bilceğimi sanmıyodum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN KARANLIĞI
Mistero / Thriller"Geçmiş, gelecek,şuan hepsi ölüme nisbet bir zehir" 5 Dost kardeşten öte, kendilerinden başka tutunacak dalları olmayan... Kana susamış ruhlar, İntikam ateşiyle yanan bedenler. Hastalık derecedinde suskunluklar,acılar... Bunların sadece bir tedavisi...