Arkadaşlar artık sınavım bitti ve bölümler sık gelmeye başlayacak. Umarım beğenirsiniz. Beğeniyorsanız yorum yazmayı unutmayın. İyi okumalar.
****
Oraya gidip gitmemek konusunda içimdeki ses beni geri dönmem için uyarıyordu. Ama kendimi tutamıyor ve tabii ki gidiyordum. Ne beni bekliyordu? Bilmiyorum. Bir şeyle karşılaşırsam ne yaparım? Bilmiyorum. Kısacası korkarak oraya gidiyorum. Etraf çok karanlık ve hava çok soğuk. Ben ise gri bir hırkayla yola çıktım. Ölmeden kafeye dönersem şükredeceğim. Yolları hatırladığım kadarıyla geçtim ve işte orada karşımdaydı. Çocukluğumun kâbusu...
Eski demir kapıyı ittirerek bahçeye girdim ve girer girmez ürperdiğimi hissettim. Sebepsiz bir şekilde izlendiğimi hissediyordum. Boş kulübeye baktım. Adem amcanın kulübesi... Gözlerim dolarken o ürpertici hissin gelmesiyle hızlı adımlarla yetimhanenin içine girdim. Bu his iğrençti. Birisi beni izliyordu. Bunu anlamak zor değildi. Ama burada olmanın bir nedeni vardı. Müdirenin adını söyleyerek dolaşmaya başladım. Hiç ışık yoktu. Çocuklar uyuyor olmalıydı. O sırada bir kızın çığlığını duydum. Yanımdan koşarak geçti. Geldiği yöne doğru baktığımda bir çift parlayan göz gördüm. Bu gözler bir vampirin gözleriydi ama bu vampir beklediğim kişi değildi. Küçük kız gibi çığlık atıp koşarken sırtımdan akan kanın hissiyle yere düştüm. Bilincim kapanmadan önce gördüğüm son şey Ayşe Hanım'ın bana nefretle bakan kırmızı gözleri ve arkasında zafer kazanmış bir edayla bakan Arel.
*****
Pars'tan
Telefonunu birkaç kez aramama rağmen açmayışı beni deli ediyordu. Bu kız ne zaman telefonu kullanmayı öğrenecekti? Başına bir şey gelmiş olamazdı. Veya...olabilirdi. Sonuçta başını bu kadar hızlı derde sokabilen tek insan Derin'di. Telefonun elimde titrediğini fark ettiğimde üstünde isimsiz bir numara vardı.
"Alo?"
"Pars?"
"Alkim sen misin?"
"Evet benim. Derin orada mı?"
"Hayır. Ben kafede sanıyordum."
"Pars. Endişeleniyoruz."
"Endişelenmeyin. Onu bulacağım."
Ah Derin yine ne işler açtın başına?Buğlem'in hisleri bizden daha kuvvetliydi. Eğer isterse Derin'in yerini bulabilirdi.
"Buğlem Derin nerede?"
"Pars ne diyorsun?"
"Derinin yerini bulmalısın lütfen."
Biraz zor da olsa odaklandı.
"Şu anda eski bir binada. Ama neresi olduğunu anlayamıyorum. Çok karanlık. O tehlikede Pars."
"Binanın dış görünüşünden bahseder misin?"
"Kasvetli bir yapı. Sanki... sanki yetimhane gibi."
Yetimhane... Tabii ya vampirlerin onu tuzağa düşürebilecekleri en iyi yer orasıydı. Hızla arabaya binip yetimhaneye sürdüm. Ne göreceğimi bilmemek korkutuyordu. Ona zarar vermiş olabilirlerdi. Ama eğer ona dokundularsa onları tek tek öldüreceğime yemin edebilirdim.
Yetimhaneye gelip arabadan inince yanıma koşarak küçük bir kız çocuğu geldi.
"Neyin var?"
"İçeride... Kurtar onu."
Çığlık atıp arabanın yanına çöktü. Onu arka koltuğa bindirip hızla içeri girdim. Karanlık görmemi zorlaştırmıyordu. Bu yüzden hızlı yürüyordum. Bir şeyin pencereden çıktığını duydum. Koşarak o tarafa doğru gittiğimde gördüğüm şeyle olduğum yerde kaldım. Derin...
*****
Bu gördüğüm şey gerçek olamazdı. Olmamalıydı. Derin yerde yatarken kucağında bir not vardı.
"Ben kazandım Pars."
Bunu yapmış olamazdı. Derin'in teninin bembeyaz olması, buz gibi soğuk olması ve nefes almıyor olmasının benim dünyamda iki karşılığı vardı ki ikisini de düşünmek korkunçtu. Ya Derin ölmüştü ya da Arel onu kendisi gibi bir vampire dönüştürmüştü. İğrenç bir şekilde ilk seçeneği diledim. Onu hemen arabaya taşıyıp eve getirdim. Bizimkilere durumu anlattıktan sonra tepkilerine kulak tıkayarak onun güzel yüzüne odaklandım. Vampire dönüştüğüne eminlerdi. Çünkü ölmesi Arel için güzel bir intikam olmazdı. Aslında haksız değillerdi. Ayağa kalkıp onlara bağırmaya başladığımda hepsinin gözleri arkama kilitlenmişti. Ne olduğunu tahmin etmek zor değildi fakat nefesimi tutarak yavaşça döndüm. Karşımdaydı...
Bembeyaz teni, kıpkırmızı gözleri ve büyüleyici güzelliğiyle oradaydı. Vampirlerin tapılası bir güzelliğe sahip olduklarını biliyordum da insanken bile muhteşem bir kızı daha tapılası hâle getirmiş olması sanırım bunun en iyi yanıydı. Hepimize anlamsız ifadelerle baktıktan sonra acı çekiyormuş gibi kayboldu. İşte şimdi benden hızlıydı. Benden ilk kez bu kadar uzaktı. Kardeşlerime baktım. Hepsinin yüzü ne yapacağını bilmez haldeydi.
"Şimdi gerçekten Balınımı kaybettim."
*****
DerindenÖlmeden kafeye dönersem şükredeceğimi söylemiştim. Kapının önünde bekliyordum. Parsın evinden çıkıp buraya gelmem normalde yirmi dakikamı alırdı. Gözlerimi sıktım. Kendimden nefret etmiştim. Bana bunu nasıl yapardı? Vampir olmayı hak edecek ne yapmıştım? Bu çoğu gence göre büyüleyici olmalıydı. Ama sevdiğiniz kişi kurt adamken siz vampir olursanız işler pek yolunda gitmezdi. Onu göremeyecek olmak zordu. Ama ben ondan uzak duramazdım. İyi yönden bakarsak, artık Pars'ın yanında çaresiz değildim. Arel ile olacak savaşım büyüyordu. Ve ben balınımın yanında tüm aşkım ve gücümle olacaktım.
"Evet sevgilim, bunu istiyor olabilirler. Ama hiçbir şey beni senden ayıramaz. Söz veriyorum. Ölümsüz güç bile."
![](https://img.wattpad.com/cover/61606056-288-k248397.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALIN (TAMAMLANDI)
Fantasy#fantasy #1 09.05.2018 Fantastik #2 20.12.2017 Şimdi, kitabın kapağını kaldırıyorum. "Anne, bunun gerçek olduğuna inanmıyorsun değil mi?" Gülümsüyorum. "Gerçek hayat, bu kitabın bir cümlesini bile yansıtmıyor. Okul, böyle şeylere izin vermiyor...