Hikâyemi okuyup yaptığınız güzel yorumlar için çok teşekkür ederim.
*****
6 YIL SONRA
Bugün yeni hayatımın ilk günü. Yetimhaneden çıkacağım için hem mutlu ve heyecanlı hem de biraz korkak hissediyordum. Buradan çıkınca ne yapacaktık? Nerede kalacaktık? Burada geçirdiğim altı sene içinde Alkim benim kardeşim olmuştu. Fırsat buldukça yetimhane hakkında araştırma yapmıştım. Sanırım en çok Adem Amca'nın "Zaman daralıyor." demesine takılmıştım.Düşüncelerimin arasından beni Alkim'in sesi çıkardı.
"Derin eşyalarını toplamayı düşünüyor musun?"
"Evet, bekle beni."
Eşyalarımı valizime yerleştirmeye başladım. Adem Amca odamıza geldi."Hazırsanız çıkalım kızlar." deyip bahçeye indi. Bizde arkasından koşarak indik. Müdiremiz bahçe kapısının yanında Adem amcayla konuşuyordu. Biz gelince konuşmadan arkasını döndü ve yetimhaneye girdi. Adem amcaya sarılıp veda etmek zordu.
"Kendine dikkat et Derin. Bir gün, içindeki gücü fark edeceksin." Bir nefes aldım ve Alkim ile yürümeye başladık. Şimdi ne yapacağımız konusundaki tek fikrimiz bir iş bulup çalışmak ve o parayla bir otelde kalmaktı. Böyle ne kadar devam edebilirdik bilmiyordum ama başka çaremiz yoktu. Taşlı ara sokaklardan geçip iş arayan bir dükkân yok mu diye bakınırken hava da iyice kararmıştı. Son bir umut bir sokağa daha döndüğümüzde şirin bir kafe gördük. Kafenin camında "BİZİMLE ÇALIŞMAK İSTER MİSİNİZ?" yazıyordu. Alkim ile mutlu bir şekilde kafeye girdik. İçeride kısa boylu, kısa beyaz saçlı, mavi gözlü şirin mi şirin bir kadın vardı. Muhtemelen altmışlı yaşlarındaydı.
"Merhaba, bu kafenin sahibi siz misiniz?"
"Evet kızlar benim buyrun?"
"Biz camdaki iş ilanı için gelmiştik."
"Ah, öyle mi? Gelin oturun ben birer çay alıp geliyorum ondan sonra konuşuruz."
Kadın çok tatlıydı. Adının Perihan olduğunu söylemişti. Bize iyi davranıyordu ama benim güven problemim vardı. Ona kendimizden, yetimhaneden ve bu işe ihtiyacımız olduğundan da bahsettik.
"Kalacak bir yeriniz var mı?"
"Hayır, efendim." Biraz düşündü ama sonra gülerek bize baktı.
"Peki size işe alındığınızı ve kafenin üstündeki odada kalabileceğinizi söylersem ne yapardınız?"
Alkimle birbirimize bakıp aynı anda güldük
ve Perihan teyzenin boynuna sarıldık. Çok mutluydum. Yeni hayatım gayet güzel başlamıştı.
Bu küçük kafeyi gayet şirin bulmuştum. Duvarlar beyaz, masa ve sandalyeler turkuazdı. Her masanın ortasında küçük saksılar içinde çiçekler vardı. Her yer mis gibi pasta kokuyordu. Ve her geçen dakika kafe doluyordu. Alkim ile hemen önlüklerimizi takıp işe başladık. Umarım bir aksilik olmadan ilk günü atlatırdım. Hayatımda her şey yolunda giderse, hep altında bir terslik arardım. Buna ne derseniz deyin, hayatta böyle kaldığımı düşünüyorum. Çok yorgundum. Nihayet kafeyi kapatıp odalarımıza çıktık.Yattığımız odanın duvarlarında Perihan teyzenin kocasıyla olan fotoğrafları vardı. Gençken çok güzelmiş. Kocası da film yıldızları kadar yakışıklıymış ve gerçekten mutlu gözüküyorlardı. Böyle çiftlere hep imrenirdim. Perihan Teyze gelip fotoğrafları kaldırdı. Kendi kendime gülüp gözlerimi kapattım. Yarın güzel bir gün olacaktı. Biliyordum.
******
Sabah erkenden kalkıp kafeyi düzenlemeye başladık. Pasta için gerekli olan birkaç malzemeyi almak için Alkim ile markete gittik. Kesinlikle eğleniyordum. Geldiğimizde Perihan teyze kafeyi düzenlemiş, pastaları ve kurabiyeleri yerleştirmişti bile. Bizde gelen müşterilerin siparişlerini almaya başladık. O anda kafeye üç kişi girdi. Hepsi yakışıklı çocuklardı. Siparişlerini almak için yanlarına gittim. 2 şekerli, 1 şekersiz kahve istediler. Bir de çikolatalı pasta. Siparişlerini hazırlayıp tekrar yanlarına gittim. Önce şekerli isteyenleri verdim. Şekersiz olanı tam vereceğim sırada elim titredi ve kahve çocuğun üstüne döküldü. Kahretsin! Çocuk ayağa kalkıp üstünü peçeteyle silmeye başladı.
"Çok özür dilerim, şey..."
"Pars."
"Özür dilerim."
Kafamı kaldırıp gözlerinin içine baktığımda garip bir şey hissettim. Sanki bu gözleri önceden görmüştüm. Bunu o da hissetmiş gibi kafasını eğip üstünü sildi.
"Tekrar özür dilerim Pars. "
"Sorun değil. "
Yeni bir şekersiz kahve getirip Pars'a verdim. Diğer masaları temizlerken Pars'ın gözlerini üstümde hissediyordum. Ona bakmamak için kendimi zorluyordum. Gözlerinde beni rahatsız eden bir şey vardı. Masalarına doğru bakınca kalktıklarını gördüm. Parayı masaya bıraktılar ve motorlarına binip gittiler.
Alkim yanıma yaklaştı ve;"Yakışıklıymış değil mi?"deyip gülmeye başladı. Gözlerimi devirip düşündüm. Gerçekten yakışıklıydı. Uzun boyu, havalı saçları, kaslı kolları ve insanın içini eriten gülüşü olan birisiydi. Etkilenmemek elde değildi. Yeni gelen müşterilerle dikkatimi onlara verip Pars'ı unutmaya çalıştım. Yine yorucu geçen bir günün ardından mutfakta kendimize yemek hazırlayıp yemeye başladık. Alkim ile Perihan teyze konuşup gülüşüyorlardı. Bende onları izliyordum. Konu Perihan teyzenin kocasına gelince gözleri doldu. Alkim hemen konuyu değiştirerek yetimhanedeyken yaptığı komik şeylerden bahsetmeye başladı. Bende abartılı bir kahkaha atınca Perihan teyze de gülmeye başladı. Onları seviyordum. İki günde ailem olmuşlardı. Yemekten sonra odalarımıza çıktık. Yatağa girince bugün yaşadıklarımızı düşünmeye başladım. Ve Pars'a karşı rezil oluşum aklıma gelince yüzümün alev alev yanmaya başladığını hissettim. Kafamı yastığa bastırarak uyumaya çalıştım.
******
Ertesi gün hava yağmurlu ve soğuktu. Bu yüzden pek müşteri yoktu. Bizde erkenden dükkanı kapatmaya karar verdik. Alkim hasta olduğu için dükkanı temizlemek bana kalmıştı. Tam temizliği bitirip kapıyı kilitleyecekken birden içeriye o girdi. Pars!
"Belki bu soğukta içimi ısıtacak bir kahveniz vardır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALIN (TAMAMLANDI)
Fantasia#fantasy #1 09.05.2018 Fantastik #2 20.12.2017 Şimdi, kitabın kapağını kaldırıyorum. "Anne, bunun gerçek olduğuna inanmıyorsun değil mi?" Gülümsüyorum. "Gerçek hayat, bu kitabın bir cümlesini bile yansıtmıyor. Okul, böyle şeylere izin vermiyor...