Parstan
"Sonunda!"
Evin içinde mutlulukla yürümeye başladım.
"Ne oluyor Pars?"
"Buldum Barlas. Onu geri getirmenin yolunu buldum."
"Onu nasıl geri getirebilirsin? O dönüştü."
" Dönüştüğünü biliyorum. Geri getirmek derken bunu kastettim. Onu tekrar insan yapmanın yolunu buldum."
"Ne kadar zor olduğunun farkında mısın? Kızı insan yaparken sen ölebilirsin."
" Tek umrumda olan şey ona yakın olabilmek. Ve o geri dönüşmeden bu asla mümkün olmayacak. Her şeye hazırım."
"O zaman ne diyeyim? Onu ikna etmek kaldı."
"Evet, hadi çıkalım."*****
Uzun zaman sonra ilk kez bu kafenin kapısındayım. Anılar aklıma geldikçe geriliyorum. Yavaşça kapıyı açıyorum. Barlas köşede arabayla bekliyor. Derinle konuşacağım, onu kurtarabileceğimi öğrendiğinde vereceği tepkiden emin olamasam da bunu yapmak zorunda olduğumu biliyorum. İçeri girdiğimde sadece Alkim'i buluyorum.
"Alkim."
"Pars? Sen... uzun zamandır yoktun."
Beni gördüğüne şaşırmış gibi gözüküyor. Haklı.
"Alkim ben Derin ile konuşmalıyım. Gerçekten önemli bir konuda."
"Tamam. Yukarıda odasında."
Kafamı teşekkür ederim manasında sallayıp yukarı çıktım. Odanın önünde birkaç saniye bekledikten sonra kapı kolunu indirdim. İşte oradaydı. Nefes kesen güzelliğiyle karşımdaydı. Kokusu odayı dolduruyor, başımı döndürüyordu. Onu özlediğimi zaten biliyordum ama özlemim şu an öyle bir boyuta ulaşmıştı ki koşup sarılmamak için kendimi zor tutuyordum.
"Derin."
Güzel ismini ağzıma almamla bana dönmesi bir oldu. Ne kadar değişmişti böyle. Gözleri, ten rengi... Aşık olduğum masum Derin gitmiş, yerine vahşi, çekici bir Derin gelmişti. Tanımakta zorluk çekiyordum ama ruhu hâlâ aynıydı.
"Pars?" Sesi hâlâ çok güzeldi. Kadife gibi.
"Derin seninle konuşmalıyız."
"Pars bana yaklaşma."
"Peki uzakta duracağım ama çok önemli bir şey konuşmalıyız."
"Ne ile ilgili?"
"Senin tekrar insan olmanla."
*****
Bir süre geçtikten sonra yavaş yavaş ona yaklaşmaya başlamıştım. Bana yakın olmayı istediğini anlayabiliyordum.
"Biraz tehlikeli olabilir ama yapmak zorundayız."
Kaşlarını çatıyor. "Ne kadar büyük bir tehlike?"
"Yapacağımız şey kolay değil biliyorsun. Geçmişe gidip dönüşeceğin an seni kurtaracağız. Bunu tek başıma yapmam tehlikeli olabilir o yüzden Barlas da bizimle olacak. Eğer kabul edersen, bir tanıdığımızın yardımıyla yapacağız."
Düşünceli bir şekilde camdan bakıyor. Buraya gelmek hata mıydı? Vampir olmayı sevmiş olabilir miydi? Belki kendine bir eş bulmuş ve mutluydu. Belki beni unutmuştu.
"Sanırım bunu her şeyden çok istiyorum. Senden uzak olmak çok zor. Dayanamıyorum. Hemen yapalım şunu."
Sarılmak istiyordum ama yapamıyordum. Neyse, bir süre sonra ona istediğim gibi sarılabilecektim.
"O zaman Barlas'ın yanına inelim. Sonra da oraya gider ve ne yapmamız gerektiğini öğreniriz."
Kafa sallayıp arkamdan yürümeye başladı. Alkim meraklı gözlerle bize bakarken kafeden çıktık. Barlas arabanın yanında bekliyordu.
"Hadi Barlas. Gidiyoruz."
Barlas imâlı bakışlar atıp Derin'in kapısını tuttu. Sadece kafa salladım. Bu çocuk hiç büyümeyecekti.
"Sence bir sorun çıkar mı? Yani her canımız sıkıldığında geleceği değiştirmiyoruz."
"Bir sorun olmayacak. İkiniz de bana güvenin."
Dikiz aynasından Derin'e baktığımda gözlerimiz buluştu. Sonra kafasını cama çevirdi. Kısa bir süre sonra gelmiştik. Ege'nin yanına. Ege benim kuzenimdi. Ama benden farklı yerlerde, farklı değerlerde büyüdüğü için Derin'i kurtarmakta bize yardım edebilecek tek kişiydi.
"Sizleri burada görür müydük Pars Bey?" Gülmeye başlayıp susması iki saniye sürdü. Derin'i görmesiyle.
"Kız vampir mi yoksa kurtadamlık özelliğimi yitiriyor muyum?"
"Bunun için buradayız. Yardımına ihtiyacım var Ege."
*****
"Pars bu çok tehlikeli. Eğer annem burada olsaydı buna kesinlikle karşı çıkardı. Hepimiz için."
"Bak bunu yapmak zorundayım. Onu geri getirmek zorundayım. Eğer yardım etmeyeceksen bir yolunu buluruz."
"Peki. Edeceğim ama sorumluluk bana ait değil."
Gülümsedim. Derin'e baktım. Mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Bu kızı çok seviyordum.
"Ne zaman yapıyoruz?"
"İstersen bu akşam. Benim için sorun yok."
"Olur. Hemen olsun istiyorum."
Ege omuz silkip ayağa kalktı.
"Öncelikle beyninin kontrolü bende olacak. Geçmişe gidip sen dönüşmeden seni oradan kurtaracağız. Her şeyi hatırlayacaksın. Bir zamanlar vampir olduğunu, dönüşümünü. Ama seni kurtardıktan sonra hayatına insan olarak devam edeceksin."
"Ya onu kurtaramazsak ne olacak?"
Bütün gözler Barlas'a dönmüştü.
"Eğer onu kurtaramazsak seansı hemen bitirmeye çalışacağım."
Başka çaremiz yoktu. Derin'in elini sıkıp gözlerine baktım.
"O zaman başlayalım."
*****
Ege her şeyi hazırladıktan sonra Derin'i bir koltuğa yatırdı. Odaklanıp birkaç şey yaptıktan sonra Derin'in kafasını yana düştü. Ege çok sakin görünüyordu.
"Başlıyoruz. Hazır olun ve kendinize dikkat edin."
Kendimi sıkıyordum. Biraz korkuyordum ama bu korku kendim için değildi. Onu kurtarmak için tek şansım buydu ve eğer başarılı olamazsam onu sonsuza dek kaybederdim. Ege'nin sesiyle kendime geldim.
"Derin'in beyni şu an benim kontrolümde ama oraya gitmesini engelleyecek kadar değil. O oraya gidecek. Bunu biliyoruz. Ama bu seansta, yani geçmişe gittiğimizde zaman hızlanır. Derin oraya daha hızlı gitmiş olacak. Yani bizde elimizden geldiğince hızlı olmalıyız. Yoksa onu yakalayamayabiliriz."
"Bir taktik geliştirmemiz gerekiyor mu? Öyle pat diye dalıp Derin'i kaçırmayacağız herhalde?" Barlas ve Ege pek iyi anlaşamazlardı. Nedenini anlamazdım ama birbirlerinin her lafına iğneleyici cevaplar verirlerdi.
"Geçmişte olduğumuzdan haberleri olmayacak. Eski halleriyle karşılaşıyor olacağız. Yani biz avantajlıyız. Bana güvenin."
Gözlerinizi kapattık. Başımıza giren kısa süreli bir ağrıdan sonra gözlerimizi evde açtık.
"Burada mı olmamız gerekiyor?"
"Derin'in yetimhanede olduğunu öğrendiğin yer burası mıydı?"
"Evet."
"O zaman çabuk ol. Yetimhaneye Derinden önce gidip saklanmalıyız."
Evden çıktık. Şimdi kurtadamlık özelliklerimizi kullanmamız gerekiyordu. Diğerlerine baktığımda benden daha hızlı olduklarını gördüm. Kısa sürede onlara yetişmiştim. Zaten yetiştiğim gibi yetimhaneye varmıştık. Kapıdan girerken oldukça sessiz olmaya çalışıyorduk çünkü vampirler burada olmalıydı. Ege fısıldadı:
"Derin'i nerede görmüştün Pars?"
Onları koridora sürükledim. Onu gördüğüm yerin yakınındaki bir odanın kapısının arkasına saklanmamızla vampirlerin de gelmesi bir oldu. Ama... bu kadın müdire! Vampir olmuştu! Bunu o adam yapmış olmalıydı. Yazık.
Nefesimin sesini bastırmaya çalışıyordum çünkü Derin yaklaşıyordu. İnsan olduğu hâllerini görmeyeli uzun zaman olmuştu.
"Siz burada ne arıyorsunuz?"
"Buraya senin için geldik Derin."
Arel. Onu öldürmeyi şimdi daha çok istiyordum.
"Ayşe Hanım nerede?
Arel Derin'in omzunun üstünden arkaya bakıyordu. Derin yavaşça arkasına dönerken Barlas'a "Şimdi." diye fısıldayarak yerimden fırladım. Beni görmeleriyle hepsi donakaldı. Arel'in üstüne atlarken Barlas Derin'i kolundan tutup dışarıya çıkardı. Ege bana yardıma gelirken vampir grubu daha ne olduğunu anlayamamış gibi görünüyordu. Biz onlara saldırırken sadece kaçıyorlardı. Sonunda kızlardan birinin aklı başına geldi ve bağırarak arkadaşlarını dışarı çıkardı. Egeyle camdan gözden kayboluşlarını izledik. Sonra Barlas ve Derin'in yanına gittik. Derin korkulu gözlerle bana bakıyordu. Onu kucakladım ve saçını okşarken Ege gülümsedi ve "Artık bitirebiliriz."dedi. Derin anlamaz gözlerle bana bakarken sadece gülümsedim. Başlarken olduğu gibi kısa süreli bir ağrıdan sonra gözümüzü Ege'nin evinde açtık. Hemen koltuktaki Derin'in yanına çöktüm. O da gözlerini yavaş yavaş açtı ve beni görünce boynuma sarıldı. Gözleri, ten rengi eskisi gibi olmuştu. İnsan olmuştu. Gözlerinde biriken yaşları silerken Barlas ve Egeye baktım. Aileme. Onlar sayesinde şu an Derin'e sarılıyordum. Onlara minnettardım.
"Her şey bitti mi Pars?"
"Bitti Balınım. Bitti. Artık hep birlikteyiz."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALIN (TAMAMLANDI)
Fantasy#fantasy #1 09.05.2018 Fantastik #2 20.12.2017 Şimdi, kitabın kapağını kaldırıyorum. "Anne, bunun gerçek olduğuna inanmıyorsun değil mi?" Gülümsüyorum. "Gerçek hayat, bu kitabın bir cümlesini bile yansıtmıyor. Okul, böyle şeylere izin vermiyor...