Merhaba! Hepinize mutlu bir yıl diliyorum. Umarım 2017, barış ve huzur dolu bir yıl olur. Daha sonra görüşmek üzere kendinize iyi bakın.
*****
"Müzik o kadar gürültülüydü ki kimse çığlıklarını duymuyordu. Renkli ve aldatıcı ışıkların altında herkes mutluydu. Kahkahalar gecenin şarkısı olmuştu. Bütün gece boyunca çığlık attı. Sesi kısılana kadar. Sonra kız uykusundan sıçrayarak uyandı. Bütün bunların rüya olduğunu biliyordu ama içindeki sıkıntı geçmiyordu. Rüyasındaki adamı düşündü. Ölümünü görmüştü. Banyoya gitti ve yüzüne soğuk su çarptı. Garipti çünkü ayna buharlanmıştı. Eliyle buharı sildi. Odasına geri dönerken penceredeki leke gözüne çarptı. Yavaş adımlarla ilerledi. Aynı leke pencereden yatağının altına gidiyordu. Terlemeye başlamıştı. Yavaşça eğildi ve yatağın altına baktı. Bu rüyasında gördüğü adamdı ve adam tanınmayacak haldeydi. Adamın arkasındaki şey hareket edince kız çığlık attı. Müzik o kadar gürültülüydü ki kimse çığlıklarını duymuyordu."
Bu sefer sıçrayarak uyanan bendim. Birkaç saniye nefesimin düzene girmesini bekledim. Rüyalar dayanılmaz olmuştu. Neredeyse her gece görmeye başlamıştım. Yanımdaki çekmeceden kestiğim haberi elime aldım. Bu bir ölüm haberiydi. Rüyamda olduğu gibi. Kafamı yastığa geri koydum. Güneş doğmak üzereydi. Biraz daha uyumak için gözlerimi kapattım.
*****
Sabah Alkim'in sesiyle gözlerimi açtım.
"Daha ne kadar uyumayı düşünüyorsun?"
"Bir şey mi oldu?" Sinirlenmiş gibi baktı.
"Bugün yılbaşı."
Bıkkınlıkla doğruldum.
"Ne yapacaktık?"
"Kafeyi düzenlememiz gerekiyor. Akşam burada insanlar olacak."
Mırıldanarak banyoya gittim. Duş alıp aşağı inmeliydim. Bazen Alkim kadar enerjik olmak için çok çaba sarf ediyordum. Ama her seferinde, daha yorgun oluyordum.
Aşağı indiğimde Perihan Teyze bile benden daha heyecanlıydı. Biraz atıştırdıktan sonra Alkim'e yardım etmek için yanına gittim. Hemen elime süsler tutuşturarak masalara yönlendirdi. Gülümsedim. Bu gece güzel geçecekti. Kapı açıldı ve içeri kocaman bir çam ağacıyla Barlas girdi.
"Mutlu yıllar."
Hepimiz güldük. Alkim koşarak yanıma gelip elime yeni süsler tutuşturdu.
"Hadi ağacı süsleyelim."
*****
Saatler sonra hepimiz yorgunluktan hareket edemiyorduk. İnsanlar birazdan gelmeye başlayacaktı. Hazırlanmak için yukarı çıktık. Biz Pars ve diğerleriyle dışarı çıkacaktık. Geçen hafta Alkim ile birlikte aldığımız siyah-beyaz çizgili elbisemi giydim. Makyajı da bitirdikten sonra aynanın karşısına geçtik. Güzel görünüyorduk. Aşağı indiğimizde birkaç kişi gelmişti. Perihan Teyzeye yardım için erken geleceğimizi söyledikten sonra dışarı çıktık. Parsın mesaj attığı yerde buluşacaktık. Arabaya biner binmez Alkim gece boyunca ne kadar eğleneceğimiz hakkında konuşmaya başladı. Gülerek onu dinliyordum. Parsın bahsettiği yer, şehrin çıkışına yakındı. İçeride parti olduğu gelen seslerden anlaşılıyordu. Arabadan inince içimi bir huzursuzluk kapladı. Burayı bir yerden hatırlıyordum ama içeri girerken gülümsüyordum.
Kapıdan girdikten sonra başka bir dünyaya adım atıyormuş gibi hissediyordunuz. Tüm bu ışıklar, müzik... O kadar büyüleyiciydi ki. Alkim kolumdan çekiştirince kendime geldim ve Parsı gördüm. Harika görünüyordu. Elimden tutup piste doğru çekti. Müziğin ritmine kendimi kaptırmıştım ve dans etmeye başlamıştım. Güzel dans edemediğimi biliyordum ama kimse beni izlemiyordu. Bir süre sonra diğerleri de yanımıza geldi. Hayatımın en eğlenceli anlarını yaşıyordum. Yeni bir şarkı başlarken başım ağrımaya başladı. Bir anda gelmişti ve şiddetli bir ağrıydı. Hava almak için dışarı çıkacağımı söyledim. Dışarısı soğuktu. Kollarımı bedenime dolayıp ısınmaya çalışırken köşede bir hareketlilik sezdim. Sanki bir şey sürükleniyor gibiydi. Aynı his geri gelmişti. Bunları hatırlıyordum ama sebebini bulamıyordum. Kararsız bir şekilde o tarafa doğru yürüdüm. Tam köşeye ulaştığımda bu sefer bir şeyin diğer tarafa sürüklendiğini gördüm. Koşmaya başlamıştım. Sonunda onu gördüğümde, her şeyi hatırlamıştım. Burası rüyamdaki yerdi ve sürüklenen şey de cesetti. "Müzik o kadar gürültülüydü ki kimse çığlıklarını duymuyordu." Bir şeyler yapmazsam diğer kıza da zarar verecekti. Görünmemeye dikkat ederek takip etmeye başladım. Ne yapacağım hakkında kesinlikle bir fikrim yoktu. Birkaç dakika daha cesedin sürüklenişini takip ettikten sonra durdu. Burası o kızın evi olmalıydı. Cesedi sürükleyen şeyi şimdi görüyordum. Bir insanın olamayacağı kadar uzundu. Tek gözü vardı. Kızın odasının penceresini hiç zorlanmadan açtı. Cesedi içeri bıraktıktan sonra kendisi de girdi. Bir şey yapmam gerekiyordu. Hiç düşünmeden tırmanarak camdan içeri girdim. Kimse gözükmüyordu demek ki yaratık cesedi yatağın altına saklamıştı. Yavaşça o odadan çıkıp mutfağa gittim. Kız oradaydı. Ona bu durumu nasıl açıklayacağımı bilmiyordum ama bana inanmak zorundaydı. Bardağı bırakıp bana döndüğünde elimle ağzını kapattım. Çırpınıyordu.
"Sakin ol. Beni dinlemek zorundasın. Bana inanmak zorundasın. Yoksa ikimiz de öleceğiz."
Debelenmeyi bıraktığında elimi ağzından yavaşça çektim.
"Şimdi beni dinle. Odanda bir ceset ve bir yaratık var."
"Anlamıyorum."
"Anlamanı beklemiyorum ama inanmak zorundasın."
Gözleri arkaya takılı kalmıştı.
"Zor geldiğini bil-"
"Dikkat et."
Ani bir refleksle eğildim ve yaratığın darbesinden kurtuldum. Kızı kolundan tutup odasına götürdüm ve kapıyı arkamızdan kilitledim. Yaratık kapıyı yumruklamaya başlarken Pars'ı aradım. Kapı kırılmak üzereydi.
"Pars."
"Alo?"
Kapıyı kırmıştı. Kız büyük bir çığlık atarken belimde bir acı hissettim.
"Pars yardımına ihtiyacım var."
"Neredesin?"
Yere düşerken konuşmak için kendimi zorluyordum ama yaratık telefona bir tekme savurup saçımdan sürüklemeye başlayınca sadece çığlık atabildim. Kız şok olmuş bir şekilde odanın köşesinde bekliyordu. Kurtulma çabalarım sonuç vermeyince yaratığın beni pencereden karanlığın içine sürüklemesini izledim. Partinin sesi uzaktan duyulurken son bir kez çığlık attım ve hatırladım. "Müzik o kadar gürültülüydü ki kimse çığlıklarını duymuyordu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALIN (TAMAMLANDI)
Fantasy#fantasy #1 09.05.2018 Fantastik #2 20.12.2017 Şimdi, kitabın kapağını kaldırıyorum. "Anne, bunun gerçek olduğuna inanmıyorsun değil mi?" Gülümsüyorum. "Gerçek hayat, bu kitabın bir cümlesini bile yansıtmıyor. Okul, böyle şeylere izin vermiyor...