Ahh... Her yerim fena halde ağrıyordu. Pars beni kafeye getirmişti. Alkimi rahatsız etmek istemediğim için aşağıda yatmıştım. Sabah uyanıp aşağı inecekti ve... Sürpriz! Derin kendisi gibi bir insan. Gülerken yastığı yüzüme bastırdım. Acaba annem burada olsa ne düşünürdü? Yaşadığım şeyler onun başına gelseydi ne yapardı? Ben güçlü olduğumu düşünüyordum. Genelde bunu söylerlerdi zaten. Bu özelliğimi de annemden almıştım. Çoğu özelliğim anneme benzerdi. O aklıma geldikçe gözlerim doluyordu. Az önce güçlüyüm demiştim değil mi? Kimi kandırıyorum. Merdivenlerden gelen ayak sesleriyle kendime çeki düzen verdim. Alkim geliyordu. Her zaman yaptığı gibi söylenerek.
"Neden uyanmak zorundayım ki ben?"
Cümlesine gülümsemeden edemedim. Her sabah böyle yapardı. Alkim uykuya aşıktı.
Gözlerini ovuşturmaktan beni görmüyordu. Ben de bu fırsatta arkasına geçip gözlerini kapattım.
"Perihan teyze?"
Ses çıkarmayınca ellerini gözünden çekmeye çalıştı ama insanken bile ondan güçlüydüm.
Koluma dişlerini geçirince küçük bir çığlık atıp geri çekildim. Zaferle arkasını dönünce kaşlarını havaya kaldırdı.
"Derin?"
"Merak etme her şeyi anlatacağım."
*****
"Hayatını yazsan roman olur. Bu ne aksiyon Derin?"
"Alkim inan kafayı yememiş olmam büyük bir mucize. Yani bu kadar şeyden sonra... Beni ayakta tutan sizsiniz."
Alkim bana sarılmak için yaklaşırken aklıma gelen kişiyle onu durdurdum.
"Perihan Teyze nerede?"
"Şey... O iş biraz karışık Derin."
Kaşlarımı çatarak ayağa kalktım.
"Ne demek istiyorsun?"
"Perihan Teyze'nin eskiden gelen bir kalp hastalığı varmış. O gün kafeyi kapatırken bir anda yere düştü. Baygın gibiydi. Panikledim. Ambulansı aradım. Hastaneye götürdüler. Şu an uyutuyorlarmış ama bir ameliyata daha girmesi gerekebilirmiş."
Yaşadığım şok yüzünden düşünemiyordum. Bir süre sonra kendime geldiğimde sinirden çıldırmak üzereydim.
"Bunu bana yeni mi söylüyorsun?"
"Ne yapabilirdim Derin? Arayıp 'Merhaba Derin şu an insana dönüyorsun ama Perihan Teyzeyi hastaneye kaldırdılar. Dönüşmen bitince gelir misin?' mi deseydim?"
Haklıydı. Ben kendi derdime düşmüşken onları unutmuştum. Beni affetmesini umarak yanına gittim.
"Haklısın özür dilerim."
O da bana sarılınca gülümsedim. Alkim böyleydi işte. Her zaman iyi kalpli.
"Hadi hastaneye gidelim o zaman."*****
Yolda Pars'ı arayıp ona da haber vermiştim. İşleri bitince geleceğini söylemişti. Sesi gergin çıkıyordu. Ne olmuştu acaba?
"Geldik Derin."
Alkim'e kafa sallayıp arabadan indim. Perihan Teyze'nin odasına gelince kalbimin sıkıştığını hissettim. O benim annem, Alkim de kız kardeşim gibiydi. Kaybedersem ne yapardım?
"İçeriye giremiyoruz sadece bu camdan izleyebiliyoruz."
Kafa salladım. Zaten konuşacak hâlde değildim. Yine gözlerim dolmuştu.
Koltuklara kendimi atıp gözlerimi kapatınca anılar aklıma geldi. Alkimle birbirimize un fırlatışımız, Perihan Teyze'nin bizi kovalayışı... Doğum günlerinde yaptığımız pastalar, yerken gülmekten ölecek gibi olduğumuz günler... Bizi kızı gibi gördüğünü hep söylerdi. Alkim de onu annesi gibi gördüğünü söylerdi ama ben söyleyemezdim. Birine herhangi bir duygumu asla belli edemezdim. Bu yüzden de "soğuk" damgası yediğim zamanlar olurdu. Ama ben böyleydim. İnsanlara sıcak yaklaşamıyordum.
Perihan Teyze'nin odasındaki doktor çıktığında bize döndü. Beni birkaç saniye süzdükten sonra konuşmaya başladı. Şu doktorlar ne garip insanlar.
"Perihan Hanım gayet iyi. Ama hâlâ bazı sorunlar var. İkinci bir ameliyat gerekiyor. Biz yarın sabah almayı düşünüyoruz. Sizin için sorun var mı?"
Alkim benim yerime hemen atladı.
"Bizim için sorun yok. Geceyi burada geçirebiliriz miyiz?"
"Gerek olduğunu sanmıyorum ama kalmak istiyorsanız tabii ki."
Teşekkür ederek kendimizi koltuklara geri bıraktık. Bu gece uyuyabileceğimi sanmıyordum. Endişelendiğim zamanlar uyuyamazdım.
Saatler geçmiş, Alkim çoktan uykuya dalmıştı. Ben boş boş duvarları izlerken hemşire yanıma geldi.
"Siz Perihan Hanım'ın yakınlarısınız değil mi?"
"Evet."
"Perihan Hanım ameliyata girmeden önce sizinle görüşmek istedi. Söylemesi gereken önemli bir şey varmış."
Şaşırsam da hemşireyi takip ettim. Bana özel kıyafetler giydirdikten sonra Perihan Teyze'nin odasına girdim. Çok bitkin görünüyordu.
"Perihan Teyze?"
"Gel Derin. Sana söylemem gereken şeyler var."
Konuşurken zorlandığı belli oluyordu. Bu hâli içimi acıtmıştı.
"Belki ameliyattan çıkamam. O zaman bütün varlığım sizin. Bunu söylemek istedim. Ama bir şey daha var. Bu seninle ilgili..."
Benimle ilgili ne olabilirdi?
"Kafede benim odama çık. Yatağımın yanındaki dolapta, ikinci gözde bir kâğıt var. Oradaki adrese git. Öğrenmen gereken şeyler var."
Merak etmiştim ama daha fazla yormak istemediğim için üstelemeden çıktım. Üzerimdeki kıyafetleri de hemşireye verdikten sonra Alkim'in yanına gittim. Hâlâ uyuyordu. Ona bahsetmeli miydim?
İçimden bir ses onu bu işe hiç bulaştırmamamı söylüyordu. Ona söylememekte karar kılarak yanına oturdum. Keşke onun gibi rahat olabilseydim. Yerimde huzursuzca kıpırdanarak uyumaya çalıştım. Sonunda gözlerim kapanırken güneş doğuyordu.
*****
Uyandığımda Alkim de uyanmıştı. Perihan Teyze hazırlanıyordu. Demek ki birazdan ameliyata girecekti. O ameliyata girince kafeye gidip adresi bulmalıydım. Doktoru görünce yanına yaklaştık. Biz konuşamadan kendisi konuşmaya başladı. Bu adamı sevmemiştim.
"Perihan Hanım hemen ameliyata girecek. Uzun sürebilir, isterseniz beklemeyebilirsiniz."
Alkim kalacaktı. Ben de işim olduğunu söyleyerek çıktım. Yoldan bir taksi çevirip kafeye geldim. Sabırsızca parayı verip hemen içeri girdim. Çantamı masallardan birine fırlatıp yukarı çıktım. Yatağın yanındaki dolap, ikinci göz...
Hemen eşyaları çıkarıp küçük kağıdı elime aldım.
"Güngören Mahallesi, Demirci Sokak, 20/51"
Burası neresiydi acaba? Ve orada öğrenmem gereken ne vardı? Vakit harcamadan çıkıp tekrar taksi çevirdim. Taksiciye adresin olduğu kağıdı verip kafamı cama yasladım. Gözlerimi kapatıp oraya varmayı bekledim.
*****
Sonunda taksiden indiğimde verdiğim onca paraya acıyordum. Ne kadar uzak bir yermiş burası böyle? Geldiğime de değmiş gibi durmuyordu. Bina eskiydi. Boyaları dökülmüş, eski zamanlardan fırlamış gibiydi. Kapıyı tıklattım. Yaşlı ve sevimli bir teyze kapıyı açtı.
"Buyur kızım?"
"Şey... Teyze merhaba. Ben Perihan Gözde'nin yakınıyım. Bana bu adresi verdi ve..."
"Perihan'ı tanıyor musun? Sen Derin misin?"
"Evet."
"Gel içeri kızım."
*****
İçeri geçtikten sonra teyze önüme bir dilim kek ve meyve suyu koydu. Karşıma oturdu, bir süre bana baktıktan sonra konuşma ihtiyacı hissettim.
"Teyze, konuşmamız gereken konu neydi?"
"Derin, konu anne ve babanla ilgili. Aslında anlatmanın vakti mi bilmiyorum ama..."
"Anne ve babamla ilgili ne varsa öğrenmek istiyorum."
"Peki. Anlatacağım şey senin anne ve babanın ölümüyle ilgili."
Ölüm. Anne ve babamın ölümü. Kanım donmuştu. Bu kadın ailem hakkında ne biliyordu?
"Siz kimsiniz?"
"Ben annenin teyzesiyim. Neriman Soylak. Ölümleri hakkında bildiğim şeyler var ama sana anlatmamıştım. Çünkü bunu kaldırabileceğini sanmıyordum. Ama Perihan'dan öğrendiğim kadarıyla yaşaman gerekenleri yaşamışsın. O kurt adamlar, vampirlerle tanışman tesadüf değil Derin. Senin kaderin. Ve senin hayatın şimdi başlıyor."
![](https://img.wattpad.com/cover/61606056-288-k248397.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALIN (TAMAMLANDI)
Fantasy#fantasy #1 09.05.2018 Fantastik #2 20.12.2017 Şimdi, kitabın kapağını kaldırıyorum. "Anne, bunun gerçek olduğuna inanmıyorsun değil mi?" Gülümsüyorum. "Gerçek hayat, bu kitabın bir cümlesini bile yansıtmıyor. Okul, böyle şeylere izin vermiyor...