19.BÖLÜM:AVCI

20.8K 1.1K 47
                                    

Vampirler ve kurt adamlarla tanışman tesadüf değil ne demekti? Bu nasıl benim kaderim olabilirdi? Neriman Hanım (ona teyze dememi istese de yakın hissedemiyordum) elleriyle oynuyor, üstelememe rağmen tam olarak bir şey söylemiyordu.
"Bak, yaşamam gereken şeyleri yaşamışım zaten. Artık ailemle ilgili ne varsa bilmek istiyorum."
"Anlatmak sorun değil. Her şeyi söyleyebilirim. Ama çılgınca bir şey yapmandan korkuyorum."
"Söz veriyorum bir şey yapmayacağım. Sadece anlat lütfen."
Ne yapmamdan korkuyordu veya beni deli edecek, ailem hakkında bilmediğim ne vardı?
"Bak Derin. Yaşayacağın şok seni nasıl etkiler bilmiyorum. Ama ne olursa olsun ailenin yaptığı gibi yapma. Onların yolundan gitmeyeceğine söz ver."
Ailem ne yapmıştı da onların yolundan gitmeyecektim?
"Anlatmayacaksanız vaktimi hastanede harcamayı tercih ederim."
"Peki. Annen ve baban... Onlar, vampir avcılarıydı Derin."
Nasıl düşüneceğimi bilmiyordum. Karşımda bana bakan kadına nasıl bir tepki vereceğimi bilmiyordum. Bir şey söylemek için ağzımı açtığımda sadece küçük bir kahkaha çıktı. Sonra o kahkaha büyüdü ve delice gülmeye başladım. Ne demek ailen vampir avcısı? Kahkaham bir anda soldu. Bu doğru olabilir miydi? Eğer doğruysa ölümleriyle ne ilgisi olabilirdi? O gece avlanmaya mı çıkmışlardı?
  Gözlerinde gördüğüm kurt...
Karşımdaki kadına son bir kez bakarak bir şey söylemeden evden çıktım. Arkadan bağırdığını duydum.
"Her zaman bana gelebilirsin, unutma!"
*****
Hastaneye girince Alkim'le karşılaştım.
"Neredeydin sen?"
"İşlerim vardı."
Sesim istediğimden daha soğuk çıkmıştı.
"İyi. Perihan Teyze ameliyattan çıktı. Şimdi uyutuyorlar. Birazdan kendine gelirmiş."
Sesimin soğuk çıkmasına bozulmuş olmalıydı. Açıkçası pek umursayacak havada da değildim. O yüzden Alkim dışarı çıkarken Perihan Teyze'nin odasına doğru ilerledim.
*****
Doktoruyla konuşup durumunu öğrendikten sonra odasına göz attım. Uyuyordu. Ben de telefonumu çıkarıp Pars'ı aradım. Ailemle ilgili durumu ona anlatmalı mıydım bilmiyordum. Ama bir süreliğine bahsetmemeye karar verdim. Birkaç çalıştan sonra sesini duydum.
"Derin?"
"Pars, neredesin?"
"Bazı işlerim vardı, gelemedim. Nasıl oldu?"
"İyi. Uyutuyorlar."
"Tamam. Ben birazdan orada olacağım. Sen bir yere gitme."
Bir şey söylemeden telefonu kapattım. Yine ne olmuştu acaba?
*****
"Derin?"
Pars'ın sesiyle gözlerimi açtım. Uyumuşum.
"Bir şey mi oldu?"
"Hayır. Ama sana söylemem gereken şeyler var."
Yine başlıyoruz.
"Derin... Nasıl söylesem bilmiyorum ama konu senin ailenle ilgili."
Pars da mı biliyordu yani?
"Bende bunu büyükbabamdan öğrendim. Konu senin kökenlerine iniyor."
Koridorun başında Alkim'in görünmesiyle sustu.
*****
Perihan Teyze uyanmış,odasına girip biraz konuşmuştuk. Ama keyfim yoktu, çünkü hâlâ öğrenememiştim neler olduğunu. Perihan Teyze gidip gitmediğimi sorar gibi bakıyordu. Ben de çaktırmadan kafamı salladım.
Hemşire çıkmamızı söylemek için geldiğinde Pars arkada oyalanıyordu. Sanırım konuşmak için fırsat arıyordu. Alkim'e bana su alıp alamayacağını sorarak onu kafeteryaya yolladıktan sonra Pars'ın yanına gittim.
"Ne konuşacaktık?"
"Konu senin kökenlerine iniyor demiştim. Sen... aslında avcı bir aileden geliyorsun."
Şaşırmış gibi görünmek bir bakımdan zor olmayacaktı çünkü Pars'ın bunu nereden bildiğini bilmiyordum.
"Sen bunu nereden biliyorsun?"
"Benim nereden bildiğim önemli değil. Seni onlardan korumamız gerekiyor."
"Vampirlerden mi?"
"İntikam isteyenlerden."
******
O evin kapısına gelmiştim yine. Neriman Teyze'nin kapısına. Neden bilmiyordum ama Pars'ın konuşmasından sonra buraya gelmek istemiştim. Belki de bu kadını gerçekten teyzem olarak görmeye başlamıştım.
"Derin?"
Cevap vermeden önce kapıdaki kadının yüz hatlarını inceledim. İnce ve zarif bir yüzü vardı. Uzun boylu, kısa sarı saçlı bu kadın anneme çok benziyordu.
"Seninle konuşmam gerek."
Eliyle içeri geçmemi söyleyerek kapıyı kapattı. Geçen geldiğimde oturduğum koltuğa tekrar oturdum.
"Sorun mu var?"
"Sevgilim... Pars adında bir çocuk. Bunu duymak senin için şaşırtıcı olmayacak, o bir kurt adam. Ve ailemin avcı olmasıyla ilgili şeyler biliyor. Ama nereden bildiğini bilmiyorum. Ama beni korumaya çalışırken geçmişimden uzak tutmaya çalışıyor. Ve ben bazı cevaplar bulmak istiyorum."
"Şu çocuk... Pars. Soyadı neydi?"
"Paksoy. Neden sordun ki?"
"Tabii ya. Paksoylar. Bizim ailemiz ve onların ailesi eskiden beri dosttur. Beraber vampirlerle mücadele ederdik."
"Anne ve babamın ölümünden vampirler mi sorumlu?"
"Bunun cevabını sen bulsan daha iyi olur. Ama unutma... Ben hep yanındayım."
Minnettar gözlerle ona bakıp ayağa kalktım. Sarılıp teşekkür ettim. Uzun bir süre sonra kendimi güvende hissedeceğim yeni bir akraba bulmuştum.
*****
Geçmişi düşünmekten başım ağrımıştı ama uğraşlarıma rağmen uyuyamıyordum. Bir şeyler yapmalı ve kafamdaki sesleri susturmalıydım. Yatağın altındaki kutuyu çıkarttım. Bu kutuya ailemle ilgili olan şeyleri koyuyordum. Küçük kırmızı kutunun kapağını kaldırınca burukça gülümsedim. Bu fotoğraflar... Onlara bakmak beni hem mutlu ediyor, hem üzüyordu. Fotoğraflara baktıktan sonra bilyeleri, ardından çizdiğim resimleri çıkardım. Her resimde üçümüz vardık. Tam eşyaları geri koyup kutuyu kapatacakken kutunun kenarında bir değişiklik gördüm. Sanki bir şey serili gibi... Ama bu nasıl olurdu? Parmaklarım yavaşça ucunu kavrarken, kalbim yerinden fırlayacak gibi atıyordu. Ne göreceğimi bilmiyordum ve aslında yeni bir şey görmek istediğimi de sanmıyordum. Gözlerimi kapatıp küçük örtüyü çektiğimde artık dönüş olmadığını biliyordum. Gözlerimi araladım. Bir defter...
Sayfaları çevirirken bu notların tamamen vampirlerle ilgili olduğunu gördüm. Ailem kafayı onlara fena takmış gibiydi. Acaba intikam gerektiren bir şey miydi? Arel ve diğerleri... Ailem onların da notunu tutmuştu. Son sayfalara yaklaşırken bu defterde olmasını hiç beklemediğim birisinin resmini gördüm. Pars'ın resminin burada ne işi vardı?
*****
Gece yarısı olmuştu ve ben öğleden beri bu defteri okuyordum. Sanırım şu an vampirlerle ilgili çok şey biliyordum. Ve özel olarak Arel'in sürüsü... Hepsinin hayatını öğrenmiştim. Zayıf noktalarına kadar...
Ama Pars ile ilgili olan sayfada fazla zaman harcamıştım. Neyse ki sadece dost oldukları ve Pars'ın onlara çok yardımcı olduğu konusunda şeyler yazıyordu. Defteri kapatırken yatağın üstüne katlanmış bir kağıt düştü. Üstünde benim adım vardı. Kağıt zaten yıpranmıştı ben de yavaş davranmaktan uzun uğraşlar sonucu kağıdı anca açmıştım. Bu annemin el yazısıydı. Hemen anlamıştım, çünkü bu kadar zarif bir yazı sadece anneme ait olabilirdi. İçimde derin bir nefes çekip okumaya başladım.
"Güzel kızım,
Bu notu bulduysan defteri de bulmuşsun demektir. Ve eğer defteri bulduysan biz üzerimizi düşeni yapmışız artık görev sana kalmıştır. Derin, sana böyle bir yük yüklediğim için özür dilerim. Ama nedenini anladığın zaman avcılık senin için bir yük olmayacak. Bu sana tek notumuz değil, zamanı geldiğinde diğerlerini de bulacaksın ve emin ol, ruhum hep yanında ve sana destek olacak.
Seni seviyorum,
Annen. "

Gözlerim dolmuştu. Onu öldüğünden beri ilk kez bu kadar yakınımda hissediyordum. Titrek bir nefes verip sadece ruhunun duyabileceği şekilde fısıldadım.
"Söz veriyorum anne. Bana bıraktığın sorumluluğu bir gün bile şikayet etmeden, zevkle taşıyacağım. Söz veriyorum."

BALIN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin