-28-

9.9K 594 109
                                    

Selamunaleykum Halaydaşlarım!

Burada size bölümün geç gelmesi ile ilgili bahaneler bombardımanı yapmak istemiyorum. Gelmedi, gelemedi. Ama şimdi okuyorsunuz. (Bardağın dolu tarafı forever)

Her neyse, bol gülücüklü okumalar. Bir de medya ablanıza ait. -,- Bana yani. Aslında açıklama yapmasam da olurdu.

İkinci kez her neyse, medya: Buğra & Ezra.

Hayırlı günler, iyi okumalar.

BUĞRA

"Sevdiğim adam bana böyle bir şey yapsaydı, asla affetmezdim. Yapma bence." diyen yengeme, nasıl göründüğünü bilmediğim bir surat ifadesiyle baktım.

Şevkimizi kıran eller kırılsın.

"Ben öyle düşünmüyorum. Aşkta ve savaşta her şey mübahtır. Yani benlik bir durum olursa, ben varım." dedi Gizem. Bir anda kanka statüsüne yükselmişti gözümde. Zaten büyük ihtimalle Ezra'yla konuşan o olurdu. Ezra'nın abimle, Mete'yle ya da Murat'la muhabbet etmek isteyeceğini düşünmüyordum.

"Elif?" diye sordum, onun ne düşündüğünü merak ederek. Biraz düşündükten sonra:

"Aslına bakarsan, empati kuramadım. Yani mesela Murat bana bunu yapsa affeder miydim, bilmiyorum. O yüzden yorum yapmayacağım," dedi. Garipti.

"O zaman, beni Gizem'le yalnız bırakın." dediğimde hepsi öküz ve tren ilişkisindeki öküz rolünü üstlenip, tren rolünü bana bırakarak bakmaya başladılar. Derin bir nefes alıp verdim.

"Gençler, inekle çiftleşen adıbatasıca görmüş gibi baktığınızı farkedin ve şu surat ifadenizi değiştirin. Biz Gizem'le konuştuk. Bana karşı bir ilgisi yok. Yani, kankam olur. O yüzden, biz biraz plan konuşacağız. Defolun gidin odamdan." dediğimde abim kafama şaplağı geçirdi. Dönüp tipine baktığımda bir şey anlamamıştım.

"Hasta yatağımda bile insaf yok, şu yakışıklı halime bakmadan şamar oğlanı ettin beni." deyip tripli bir bakışın ardından yattığım yatağın kenarındaki düğmeye basarak kendi sırtımı dikleştirdim.

Bakışları normale dönmüştü. Ama hâlâ odamdan çıkmıyorlardı. "Oğlum gitsenize lan," diye ciddili konuştuğumda ilk çıkan Elif olmuştu. Elif'in çıktığını gören Murat, elbette peşisıra çıkmıştı. Ardından geçmiş olsun bakışları eşliğinde Esen Yengem, pis bakışlarını bomba misali üzerime diken Abim ve koca kafalı Mete odamı terkettiler.

"Ee yeni kankam Buğra Gencer, anlat bakalım. N'apıyoruz?"

EZRA

"Biraz konuşabilir miyiz?"

İnce ve tiz sesine karşılık kafamı ondan tarafa çevirdim.

"Tabii." dediğimde hafif tebessüm etti ve yanıma oturdu. Açıkçası biraz tereddüt etmiştim. İlk konuşmamız, pek iç açıcı değildi de.

"Buğra'nın odasına hiç girmedin. Neden?" diye sordu. Hem de damdan düşercesine. Bunun nedenini ben de bilmiyordum. Vereceğim cevap mantıklı olmalıydı, çünkü Gizem'in bunu Buğra'ya söyleyeceğini biliyordum.

"Şey, aslında..neden girmediğimi bilmiyorum. Sadece, burada olmak bile iyi hissettiriyor." dedim elimle hastane koridorunu gösterirken.

"Seni görmek istiyor." dedi tane tane. Yüzüm kızarırken, saklanmak adına kafamı önüme eğdim.

"Yani, sayılı zamanı kaldı ve bu zamanını seninle geçirmeyi diliyor. Bu dileğini gerçekleştirme gücü sende." dedi. Cümleleri beynimde tekrardan yankılandığında endişeyle başımı kaldırdım ve Gizem'in yüzüne baktım. Ağzımdan benden bağımsız bir "Ne?" sorusunun çıkması, beni şaşırtmamıştı.

KuleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin