5.Bölüm

18.4K 857 88
                                    

EZRA :

Başım çatlıyordu. Sinirlenince hep böyle olurdu. Derin nefesler alıp verdim ve telefonu kilitleyip sehpanın üzerine koydum. İkindi ezanıyla düşüncelerimden sıyrıldım ve aniden yerimden kalktım. Namaz kılınca rahatlayacağımı biliyordum.

Namazı kıldıktan sonra Ayet-el Kürsi'yi okudum. Huzur kaynağımın ardından bunu okumak alışkanlığımdı.

Ellerimi açıp uzun uzun dua ettim. Aklıma gelen isim için de dua etmek istemiştim. Rabbim'den ona akıl fikir vermesini istedim, ihtiyacı vardı.

Sonunda odamda olan işlerimi halledip aşağı inerken, merdivene kadar doluşmuş nefis kokular alıyordu burnum. Adımlarımı hızlandırdım ve mutfağa girdim.

"Oo sultanım, neler yaptınız acaba?"

"En sevdiğin yemek desem yeterli midir?"

"Fellah köftesi! Aman Allah'ım. Ya sen varya sen, halaların bir tanesisin yemin ediyorum!" derken bir yandan da halamı durmadan öpüyordum.

"Tamam kız dur bi. Bak çorba taşacak."

"Yayla çorbası kokuları alıyorum. Sakın bak, düşer bayılırım şuracığa."

"Deli deli konuşma da, yardım et bana. Köften orada bak, şu tencere. Onu yapıp koydum oraya biraz soğusun," dedi tezgahın üstündeki koca tencereyi işaret ederken. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.

"Aha bak şu da yayla çorbası," derken de ocağın üstünü gösterdi. Ve ekledi:

"Git bir karıştır bakalım."

"Emredersiniz şef," dedim ve ocağın yanına ilerledim. 

Halamın dediğini yaptıktan sonra tepsiyi de hazırladım. Çalan kapıyla işimi bırakıp mutfaktan çıkarken aynı anda Hazar da merdivenden iniyordu.

"Ben bakarım," dedi ve kapıya yürüdü. Ben de kapının sol çaprazındaki yemek masasının üzerine sofrayı serdim.

Hazar "Hoşgeldin dayı," derken bir yandan da babama sarılıyordu. Babamı çok severdi Hazar. Neredeyse benim halamı sevdiğim kadar. Belki de ben annemin boşluğunu halamla kapatmaya çalışırken o da aynısını babama yapıyordu.

İşimi bırakıp babamın yanına geldim. Terliklerini kapının yanındaki vestiyerden alıp ayakuçlarına bıraktım. Babam terlikleri giyince ben de sarıldım ve ellerindeki poşetleri alıp mutfağa götürdüm.

Hep birlikte sofrayı hazırladıktan sonra dünyanın en harika yemeğini yemek için masaya sıralandık. En azından bugün midem mutlu uyuyacaktı.

BUĞRA :

Delirmiş olma ihtimalimi hesaplamayı bırakarak yaklaşık 16 dakikadır fırında keyif yapan pizzayı çıkarıp tam kıvamında olduğunu fark edince sırıttım.

"Abi!"

"Ne var?" Kibarlıktan ölecek yeminle.

"Yemek hazır."

"Ne yaptın?" Yahu geleceksin zaten, ne diye soruyorsun? Nefesimi dışarı üfleyerek cevap verdim.

"Pizza var yen mi?"

"Tamam sen hazırla, ben geliyorum şimdi," diyen abimle şu an hiçbir şekilde inatlaşmak istemiyordum. Normal şartlarda yardım etmeden yemeğe çöreklendiği için dünyanın lafını ederdim. Ama şu an kafam doluydu, malumunuz.

Az önce hoşlandığım kızla mesajlaşmıştım! Hoşlantı tabiri az kalıyordu aslında da. Aman, bunu düşünmeyecektim. Şu an aklımda türlü cinlikler vardı. Yakında abimden falan Ezra'nın telefon numarasını bulursam, işte o zaman aşkına eşkıya bir Buğra ile karşı karşıya kalabilirdiniz.

KuleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin