BUĞRA
Kapı ağır bir şekilde açıldığında, gözlerim direkt dolu dolu gözleriyle buluştu. Her ağladığında olduğu gibi, göz altları hafiften kızarmıştı ve yüzü kıpkırmızıydı. Derin bir nefes alıp verdim. Ağlamasına dayanamıyordum.
Gözlerimi yere dikip buraya gelmesini bekledim. Tahmin ettiğim gibi Hazar'ın yanına gitti. Beklentimin zıttığını yapacağını bilsem de, bekliyordum işte.
"Gidelim," dedim ve önden yürümeye başladım. Mete de yanıma gelmişti. Kızların adım seslerini duyuyordum.
İki dakikalık yürümenin ardından arabaya vardık. Şoför koltuğuna geçip herkesin yerleşmesini bekledim. Son kapının da kapanma sesini duyduktan sonra derin bir nefes alıp verdim. Arabayı yavaşça çalıştırıp yola çıkardım ve sessiz sessiz ilerlemeye başladık.
Dikiz aynasında Ezra'yı kesiyordum. Benden tarafa hiç bakmıyordu. Sürekli yerinde kımıldanması, derin ve stresli nefesler alıp vermesi, ellerini kaşıması vs, rahatsız olduğuna işaretti.
Haklıydı, sınırlarını zorluyordum.
Bunca yıldır koruduğu sınırlar benim hayatına girmemle genişlemişti... zorla genişletmiştim. Bunu biliyordum çünkü ilk başta verdiği tepkiler normal değildi.
"Babanlara anlatacak mısın?"
Bir anda gelen cesareti gitmeden kullanıp, ortamdaki buz gibi havayı dağıtmak ve sessizliği bozmak için sorumu ortaya bırakmıştım.
Dikiz aynasından yüzüne baktım. Bir ara bana bakacak gibi yüzünü çevirdi, ama sonra cevap vermeden tekrar cama döndü ve koluyla Hazar'ı dürttü. Sanırım, benimle konuşmak istemiyordu.
Haydi ama! Daha evlenme teklifimi kabul edeli iki saat bile geçmemişti!
"Selim Amca'ma ufaktan anlatmıştık zaten.." diye yavaştan söze girdi Hazar. Kimseye farkettirmeden gözlerimi devirdim ve lafını bitirmesini bekledim.
"Olay büyüdü. Ezra Ablam, dayımdan bir şey saklamayı sevmez. Büyük ihtimalle anlatacağız," dedi ve sustu. Usulca kafamı salladım.
Ardından dediklerini beynimde tarttım ve korkuyla cırladım. "Ezra!"
"Ay, n'oldu?" dedi korkuyla. Ben bağırınca yerinden sıçramıştı, konuşması için bunu hep yapmalıydım sanırım.
"Bir şey diyeceğim..." dedim ve "de" demesi için durdum.
Dedi mi?
Tabii ki hayır! Beklemiyordum bile zaten.
"Babandan bir şey saklamıyorsun ya hani... Benim şu teklif meselesini falan, ben söyleyene kadar içinde tutabilir misin?" diye sessiz sesimin frekansını yükseltmeden sordum.
Derin bir nefes alıp verdi. Dikiz aynasından ona bakıp çok nadir yola bakıyordum. Burada Ezra'yı izlemek var, yola mı bakayım bir de.
Şaka şaka. Bir de kaza yapıp, 10 bölümü hastane odalarında geçirip, sizin yüreğinize indirmek istemiyorum. Kontrollü sürüyorum, sakin olabilirsiniz.
Sol elini havaya kaldırıp üst tarafını gösterdi. Ama niye?
"Elime at kadar tektaş taktırdın. Cidden, ona söylememem konusunda ciddi misin?"
"Ha?"
Kız ben onu oraya ne zaman taktım?
"Sen takmadın, dikkatini çekerim. Ben taktım. Elime dokunmana izin verir miyim, hm?"