-16-

10.2K 648 133
                                    

Medya: Buğra 😂

EZRA:

"Babanneme çok selam söyleyin. Çok özledim onu. Şu sınavlar bir bitsin, gideceğim zaten yanına inşaAllah. Söylersiniz."

Halamdan ayrılıp babama sarıldım. Sokak kapısının önünde meşhur vedalaşma faslını yaşıyorduk. Amcam babama çaktırmadan önden gidip, taksinin ön koltuğuna yerleşmişti bile.

"Hiç içime sinmiyor böyle." diyen babamın kollarının arasından bir adım geri çıkıp gülümsedim. "Kapı kimseye açılmayacak. Hazar da sana emanet. Yemek falan hazırlayın kendinize, öyle dışarıdan söylemek yok. Dikkatli olacaksınız. Gece yatmadan önce kapı üç kere kilitlenecek, balkon kapılarını da kontrol edeceksin." Yüzünden endişesi okunuyordu. Böyle olması beni iyi hissettiriyordu.

Sevildiğini bilmek, herkesi iyi hiesettirirdi.

"Baba. Bir ay sonra on sekiz yaşıma gireceğimi de biliyorsun, değil mi? Bak, eşek kadar kız oldum." deyip elimle kendimi gösterdim. Babam şaşkın bir tavırla "O kadar oldu mu ya?" dediğinde tekrar gülümsedim.

Halama uzaktan bir öpücük attım ve babama el salladım. Taksiye doğru ilerlerlerken babam kafasını iki yana sallayıp bana doğru adımladı.

"Yok yok, gitmeyeceğim ben. Olmaz." dediğinde "Baba" dedim a harfini uzatarak. Halam da olduğu yerden babama dönüp "Abi hadi, uçak bizi beklemez. Kalkar gider mazallah." dediğinde kafamı salladım.

"İlk defa yalnız bırakacağım kızımı." dedi babam halama doğru. Sonra tekrar bana dönüp "Sen de mi bizimle gelsen? Boşver sınavı. Cidden bak." dediğinde gözlerimi devirdim. "Ayy baba. Lütfen hadi." deyip arkasına geçtim ve omuzlarından itmeye başladım.

"Hem zaten iki güne gelirsiniz." dediğimde babam omuzlarını kaldırıp indirdi.

"O öyle değil işte. Bir hafta falan kalırız gitmişken. O yüzden böyle geri duruyorum ya." dediğinde kafamı salladım. Babamı iterek taksinin yanına getirdiğimde yanaklarını öptüm ve taksiye binişini izledim.

××××

Sonunda babamlar gidebildiğinde kolumdaki saate baktım. Oov 01.23 ha? Peki neden uykum yoktu?

"Hazar!" diye seslendiğimde her zamanki gibi "Haaa?" diye karşılık verdi. Sesin salondan geldiğini anladığımda oraya doğru ilerledim. Koltukta oturmuş, telefonuyla uğraşıyordu.

"Hadi çıkalım yukarıya. Yarın okula gideceğiz." dediğimde ayağa kalktı ve ilerlemeye başladı. Ben de peşinden giderken duvardaki ışık düğmesine basıp ışığı söndürdüm. Hazar da merdivenin başından düğmeye basıp yukarıdaki holün ışığını açtı. Vakit kaybetmeden akşamdan beri beynimi kemiren soruyu sordum.

"Beğendi-ler mi keki?" dediğimde merdiven çıkmaya devam etti. Yukarı geçtiğimizde arkasını döndü ve gülümsedi. "Beğendi." dedikten sonra bir saniye durdu. "Beğendiler diyemeyeceğim, çünkü Buğra Abi hepsini kendisi yedi, kimseye vermedi." dediğinde gülümsememi saklamak için dudaklarımı bastırdım. Tek kaşımı kaldırıp "Bencil işte n'olacak?" dediğimde Hazar kahkaha attı.

"İşin kötü yanı, havuca alerjisi varmış. Hastaneye götürdüler." dediğinde gözlerim kocaman olurken Hazar'a hayretle bakıyordum. Hastane nereden çıkmıştı şimdi?

"Ne hastanesi ya? Şimdi nasıl? Hey Allah'ım sanki başka aroma yoktu, gittim havuçlu yaptım. Aff yaa!" dediğimde Hazar gülümsemeye devam etti. Ona sinirle bakıp konuştum. "Ne gülüyorsun be. Hastaymış çocuk." dedim. Hazar eliyle ağzına fermuar çekti ve kaşlarını çattı.

KuleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin