BUĞRA GENCER
Alarm ilk notayı girer girmez gözlerim zınk diye açıldı. Hayatım boyunca alarm hiç bu kadar erken etki etmemişti, bu ilkti. Zaten gece nasıl uyuyabildiğime şaşırıyordum. Heyecandandı bunlar hep.
BUGÜN EVLENİYOM DA ÇÜNKÜ!
Evet evet yanlış duymadınız, kuşlar uçmuş günler geçmiş, nikahımız kıyılmıştı. Ezra Sağlam, artık Ezra Gencer olmuştu ve sanırım bu hayatımda bana bahşedilen en mükemmel hediyeydi.
Bugünse düğünümüz vardı. Her şeyi jet hızıyla gelişen Buğra & Ezra çifti sonunda mutluluğa kavuşup uzak diyarlarda sonsuza kadar mutlu yaşayacaklardı...
Yani inşallah.
Yataktan fişek gibi kalkıp elime telefonu aldım ve bir mesaj yazdım.
Kime: Meleğim
Günaydın prenses.
Elimde telefonu döndürürken on saniye geçmemişti ki, cevap geldi.
Kimden: Meleğim
Gözlerime inanamıyorum. Saat sekiz ve sen uyanıksın?
Ufak bir sırıtışla birlikte cevap yazdım.
Kime: Meleğim
Çok konuşma da git hazırlan, yarım saate kapının önünde olurum.
Atarlı mesaj loading... Beş... dört... üç... iki... bir...
Dlink!
Kimden: Meleğim
Bari bugün kibar davran lan, kalas.
Cevap vermeyip telefonu komodine koydum ve yüzümdeki gülüşe mâni olmadan banyoya doğru ilerledim.
×
"Halay başı ben olabilir miyim?"
Gözlerimi bayarak baktım.
"Halay yok bizde babuş."
Murat kalbinden vurulmuşa döndüğünde bu habere ne kadar üzüldüğünü anımsayabiliyordum.
"Halaysız düğün?"
Gözlerimi kapatıp yumruk yaptığım elimi yapmacık bir tavırla kalbime vurdum.
"Halaysız düğün kardeşim."
Murat kaşlarını Küçük Emrah moduna getirip üzgün modlara soktu kendini.
"Lan ben senin düğününü hiç halaysız hayal etmemiştim. Nasıl olacak peki?"
"Yav ne bileyim, Selim Abi konuşmuş salondaki görevlilerle. Onlar öyle sevmiyorlar, yani çalgı falan. Ben de araştırdım pek uygun sayılan bir şey değilmiş. Kabul ettim, ısrar mı etseydim yani? Kafama yattı zaten benim de."
Murat üzgün tavrını ellerini birbirine vurup enerjik bir şekilde sandalyeden kalkarak dağıttı.
"Zaten dün yeterince halay çektik aslanım, şaka ettiydim. Düğün mülayim olabilir, izin veriyorum."
Gözlerimi bayarak yüzüne baktım ve konuştum.
"Eyvallah kardeşim iznin için teşekkürler, sen izin vermesen zaten adım atamayız dimi?"
Murat yan bir sırıtışla ego kasarken, teybin üzerindeki telefonum çaldı. Elime alıp aramayı cevapladım.
"Efendim Ezra?" diye açtım telefonu.