6. Bir Tutam Uyum

228 29 13
                                    

"Tamam güzel gidiyorsun. Şimdi tarhunu da ekle."

Eylül Soner'in söylediğini yaptı ve karıştırıcıdaki malzemelere tarhun otu ekledi. Arkada genç adamın açtığı bir radyo kanalının ezgileri duyuluyordu. Bu yüzden karıştırıcının tiz sesi canını neredeyse hiç sıkmıyordu. Soner, o sosu hazırlarken, ocaktaki somon balığıyla ilgileniyordu. Genç adam mantarları ve arpacık soğanlarını pişirirken Eylül de sosuna biraz chili biberi ekledi. Karıştırıcıyı bir süreliğine durdurdu. Küçük bir kaşık alıp karışımın içine daldırdı.

"Şuna bir bak." diyerek Elektrik Direğinin kendisininkinden fazlasıyla yukarıdaki ağzına doğru kolunu kaldırdı. Soner sosu tadarken yine gözlerini kapatmıştı. Bu Eylül'ü gülümsetmişti. Genç adam ne zaman bir şeylerin tadına baksa gözlerini kapatıyordu. Sanki sahip olduğu diğer duyularını kapatıp yalnızca yediği şeye odaklanmak istiyor gibiydi.

Eylül onunla çalışmaya başladığı bir haftada onun yemeği ne kadar ciddiye aldığını fark etmişti. Göründüğü gibi tuhaf bir serseri değildi. İşini düzgün yapmaya fazlasıyla takıntılı bile denebilirdi. Gerektiğinde tüm o şakacı, muzip tavrını bir kenara atıp Ozan ve Esra'dan bile otoriter bir hale gelebiliyordu. Birkaç gün önce Ozan İstanbul'daki restoranının başına geçmek için Eskişehir'den ayrılmıştı ve o zaman öğrenmişti ki o yokken ana şef, sandığının aksine, Esra değil Soner'di. "Mutfaktaki en profesyonel şef"in neden Soner olduğunu da o zaman anlamıştı. Elektrik Direği bütün mutfağa hakimdi ve bunu yaparken o kadar sakindi ki Eylül şaşırmıştı. Onun kendisinden sadece iki yaş büyük olduğunu öğrenmiş ve bu kadar genç bir yaşta nasıl böyle profesyonelleştiğini merak etmişti.

"Bana bir şeyler eksik gibi geldi." dedi sonunda gözlerini açan genç adam.

Eylül başka bir kaşıkla biraz daha alıp sosunun tadına baktı ve neyin eksik olduğunu hemen anladı. Tezgahın altındaki sepetlerden bir tane limon aldı ve elinin üstünden çekirdeklerini yakalayarak sosun içine suyunu sıktı. Karıştırıcıyı tekrar çalıştırıp, içine biraz da karabiber çektikten sonra makineyi durdurup tekrar tadına bakmak için kaşığı ağzına götürdü. O sırada Soner yemeğini neredeyse unutmuş Eylül'ü izliyordu. Eylül bunu fark ettiğinde kaşığa ulaşamamış, ağzı açık bir halde kalmıştı.

"Ne var?" diye sordu kaşığı indirirken.

"Limonu bu kadar saldırgan şekilde sıkan bir kadın şefi ilk defa gördüm de." dedi Elektrik Direği, Eylül'ü güldüren bir surat ifadesiyle.

"Annem de limonu bu şekilde sıkar, ve limon sıkacağıyla uğraşmanın bol zamanı olan acemiler için olduğunu söyler. Ayrıca mantarların yanıyor."

Soner panikle önüne döndü ve mantarlarının gayet sorunsuz şekilde piştiğini gördü.

"Seni kötü kadın." diye homurdandı. Bu sırada somonun altını kapatmıştı. Eylül onun tepkisine gülerken elindeki kaşığı ağzına sıkıştırdı ve mantarla arpacık soğan için kremayı almaya, soğutucuya gitti. Sosu bu sefer istediği lezzetteydi. Eksiği de fazlası da yoktu.

Elinde kremayla döndüğünde Soner fırının kapağını kapatmış ve elini Eylül'ün ağzındaki kaşığa uzatmıştı. O, ne olduğunu anlayamadan genç adam kaşığı aldı ve tarhunlu sosun tadına baktı. Eylül ise kalakalmış, şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırıyordu. Biraz da kızarmış olabilirdi. Kremayı tezgaha bırakmak aklına bile gelmemişti, bu yüzden onu tuttuğunu Soner kavanozu elinden aldığında hatırladı.

"Bu sefer güzel olmuş işte." Genç adam kremayı tavaya eklerken yerinde öylece dikilen genç kadına baktı.

"Neyin var? Panik atak mı geliyor? Müziğin sesini açayım mı?"

Gece Yarısı Şarkısı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin