Günün ana yemeği ananaslı dana fleminyon için etler tuzlanıp kaldırılmış, taze bademler soyulmuş, gerekli baharatlar kontrol edilmişti. Eylül son olarak ananasları temizleyip dilimleme işine gönüllü olmuş, işini bitirdikten sonra onları da soğutucudaki rafa yerleştirmişti. O hazırlığını yaparken, Soner de menüdeki diğer yemekler için karidesleri ayıklamış, Eylül'ün hiç sevmediği tavuk temizleme işini üstlenmişti. Genç adam bütün işleri, Ozan ortalıkta olmadığında, ki çoğunlukla olmazdı, açılışa kadar tek başına hallederdi.
O günse Eylül'ün yardımıyla saat sekizi birkaç dakika geçerken her şey hazırlanıp yerine yerleştirilmişti. Taze olarak kullanılması gereken malzemeleri, açılıştan yarım saat önce restorana gelen ekibi hallediyordu. Bu yüzden her şeyin tam olduğundan emin olmak için tekrar malzemeleri kontrol ettikten sonra soğutucudan çıktı ve kirlenen tezgahın temizliğini bitirmek üzere olan Eylül'e baktı.
Onu evinin önünden aldığında saat dört buçuğu geçiyordu. Önce alışverişe gitmiş, sonra da gün içinde pişirilecek tariflerin ön hazırlığını yapmışlardı ve saatlerdir hiçbir şey yememişlerdi. Kendisi her gün bu şekilde yaşadığı için alışıktı ama Eylül acıkmış olmalıydı. Yine de hiçbir itiraz belirtisi göstermeden, hayatından memnun bir ifadeyle işini yapıyordu.
Soner onun göstermiş olduğu gelişmeden dolayı gururluydu. Tatlı patatesli kekini yiyip, kim olduğunu keşfettiğinde onun çok büyük bir yetenek taşıdığını anlamıştı fakat iki aydan kısa sürede yaşadığı değişim inanılmazdı. Her şeyden önce, artık mutfakta olmak onu tedirgin etmiyor gibi görünüyordu. Üzerindeki baskıdan kurtuldukça yetenekleri daha da ön plana çıkmıştı. Neredeyse her gün yeni tatlar arıyor, hata yaptığında adımlarını geri izleyip her şeye baştan başlıyor ve mükemmel tarifi yaratana kadar sıkı bir şekilde çabalıyordu. Mesleğinin sürekli bir çalışma ve iyi duyular gerektirdiğinin farkındaydı, kendisi de çocukluğundan beri o yolları yürümüştü. Bu yüzden, çok iyi yerlere gelebilecek birinin, kendini keşfetmesine yardım edebilmek onu mutlu ediyordu.
Soğutucunun kapısına yaslanıp, kollarını göğsünde birleştirmiş bir şekilde gülümseyerek Eylül'ün çalışmasını izlemeye devam etti.
"Yüzümde bir noktanın erimeye başladığını hissedebiliyorum."
Soner başlangıçta onun aniden söylediği sözlere anlam veremedi. Eylül onun hazırcevaplığına alışıktı, bu yüzden genç adamın yaşadığı hafif duraksama, işine ara vermese de, bakışlarını yan tarafa çevirmesine neden olmuştu.
"Benden çok hoşlandığını biliyorum Elektrik Direği ama biraz daha gözünü dikip bakarsan suratım parçalanacak."
Alaycı bir gülüş eşliğinde, elindeki ıslak bezi gelişigüzel savurdu. Sıçrayan sular kendi yüzüne geldiğinde geri çekilip burnunu kırıştırmıştı.
Gülmeden edemedi. Genç adamla dalga geçmeye çalışırken bile kendisi komik duruma düşüyordu. Soner onun bu şaşkınlıklarına daha önce de şahit olmuştu.
Eylül, elindeki bezi yerine kaldırdıktan sonra ellerini yıkamaya başlamıştı.
"Evet normalde güzel olan yüzünü eskitmek istemem."
"Normalde mi?" Islak ellerini suratına götürüp bir terslik aramaya başlamıştı.
Gülümsedi. Onun neye tepki vereceğini çok iyi biliyordu.
"Evet, şu an uykusuzluk ve açlıktan berbat haldeki, normalde güzel olan yüzün."
Eylül rahatlayıp gülümsedi. Yemek hazırlığı sırasında yüzüne bir şey bulaştırdığını düşünmüştü. Gerçi o zaman bir şey bulaştırmadıysa bile o an kızarmış olmalıydı. Daha önce de düşündüğü gibi Soner onu utandırmayı iyi biliyordu. Neyse ki o ellerini kurularken genç adam mutfaktan çıkmıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Yarısı Şarkısı
RomancePerspektif2016 - Romantizm #1 -Benim ruhum buna mı benziyor yani? Cevap vermeden genç kızın suratına baktı. Bu 'evet' demekti. -Ama bu bir elektrikli bisiklet! Hem de erimiş mandalinalı dondurma renginde. -Evet. Can sıkıcı şekilde ağırbaşlı ama ara...