Ne diyeceğini bilmez halde öylece dikilirken; Murat, Soner'e öylesine bir bakış atmış ve Eylül'e geri dönmüştü. İçinde oldukları durumun saçmalığı yüzünden gözlerinin dolmak üzere olduğunu hissediyordu. Öfkeyle burnundan bir nefes verdi. Ona defolmasını haykırmak istiyordu.
Bir adım gerisinde dikilen Nisan tam zamanında müdahale etmeseydi yapacaktı da.
"Sen Soner olmalısın. İçeri gel." demişti kibarca. Soner, kalan basamakları tereddütle çıkıp, kapıya doğru adım attığında endişeyle Eylül'e bakıyordu.
Nisan onun elindeki çiçekleri ve kağıt çantayı aldı. Ne kadar nazik olduğuyla ilgili bir şeyler söylerken Eylül'e çaktırmadan bir bakış atmayı da ihmal etmemişti. Genç kadın hafifçe başını sallayıp, ablasına sorun olmadığını anlatmaya çalıştı.
Ancak işin aslı, sorun vardı.
İçeride onca insan ve en önemlisi de Soner varken Murat ile konuşması mümkün değildi. Bu yüzden hızla botlarını aldı ve kapıyı arkasından kapatarak apartman boşluğuna çıktı.
Murat suratındaki memnun ifadeyle, ayakkabılarını giyerken ona boş alan bırakmak için geri çekildi.
Botlarını, bağcıklarını bile bağlamadan ayağına geçirdikten sonra hızla merdivenlerden aşağı inmeye başladı. Murat dudaklarının kenarı yukarı kıvrılırken onu takip etti. Görüşmedikleri aylarda Eylül güzelleşmiş gibiydi. Fazla belli etmemeye çalıştığı öfkesi de onu daha çekici kılıyordu. Yeni yıla girerlerken, kız arkadaşını geri kazanmaya kararlıydı. Özellikle de o, öncekinden daha güzel görünürken.
Giriş katındaki açıklığa gelince aniden durmuştu. Soner'in de gelişiyle iyice karışan durumun içerisinde, üzerine bir şeyler almayı akıl edememişti. Bu yüzden dışarı çıkmaları aptallık olurdu. Gerçi apartmanın içi de, üzerindeki fazla kalın olmayan bluz için fazlasıyla soğuktu ama zaten konuşmaları çok uzun sürmeyecekti.
Eylül, Murat'ı hayatında daha fazla istemediğinden emindi.
"Niye geldin?"
Yavaşça eski sevgilisine doğru dönerken kollarını göğsünde birleştirmişti.
"Konuşmak için. Mesajlarıma cevap vermiyordun."
Elbette bunu dünyanın en doğal şeyi olarak söylemişti. Çünkü Murat asla karşısındakinin düşüncelerini önemsemezdi.
Sakin kalmak için çabaladı.
"Çünkü ben konuşmak istemiyordum." diye ifadesiz bir sesle açıkladı. "Gelmemeliydin."
Murat, gri renkli pardösüsünün cebindeki ellerini sabırsızca sallayıp, ağzından derin bir nefes verdiğinde çenesine kadar gelen saçları hafifçe sallandı.
"Eylül bak. O gece için gerçekten çok üzgünüm. Çok büyük bir hataydı. Bu şekilde ayrılmamızı istemiyorum. Hem bu..."
"O gece yaptığın şey için mi, yoksa yakalandığın için mi üzgünsün Murat?" Lafını bölen genç kadının yüzünde hafif bir tebessüm oluşmuştu.
Onun gülümsemesini gördüğünde doğru bir başlangıç yaptığını anladı. Bu yüzden samimiyetle onun bütün sorularını yanıtlayacaktı.
"İkisi için de sanırım." Özür diler bakışlarla omzunu silkti. "Sana yemin ederim, o ilk ve son seferdi." Bu doğru sayılmazdı, ilk değildi ama onu affetmek üzere görünen Eylül'ün bunu bilmesine gerek yoktu. Yavaşça ona yaklaştı ve ellerini cebinden çekti. Siyah deri eldivenlerini de çıkardıktan sonra serbest kalan ellerini onun küçük omuzlarına koymuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Yarısı Şarkısı
Roman d'amourPerspektif2016 - Romantizm #1 -Benim ruhum buna mı benziyor yani? Cevap vermeden genç kızın suratına baktı. Bu 'evet' demekti. -Ama bu bir elektrikli bisiklet! Hem de erimiş mandalinalı dondurma renginde. -Evet. Can sıkıcı şekilde ağırbaşlı ama ara...