Genç kadın, manzara kafasına dank ettiğinde, hızla arkasını döndü.
"Çok özür dilerim!"
Bu sözler ağzından, gördükleriyle gözlerini kapatmasını sağlayan refleks ile aynı anda, istemsizce çıkmıştı.
Soner, elindeki tişörtü hızla üzerine geçirmeden önce, tedirginliği arkası dönükken bile belli olan genç kadına seslendi.
"Sürekli bu anı kolladığını biliyordum."
Eylül kızaran yüzünün şaşkınlıkla gerildiğini hissetti. Evet, tam da düşündüğü gibi Soner'in vücudu harikaydı ama yalnızca iki saniyeliğine bakmıştı!
Genç kadın o an kendi aklından geçenlere de şaşırdı.
Tabi ki de, oturup Soner'in vücudunun nasıl olabileceğiyle ilgili düşünmüş değildi. O, lafın gelişiydi.
"Kollamıyordum!" Panikle sesi yükseldiğinde, kapıya bağırmış olmamak için kafasını hafifçe çevirmişti.
"İşte! Hala bakmaya çalışıyorsun!"
Genç kadın hızla önüne döndü.
"Çalışmıyorum." diye kendi kendine mırıldandı. Dışarıdakiler duyabilecekken sesini yükseltme riskini almak istemedi.
Zaten, üniformasını iliklemekle uğraşan Soner, o fazla ses çıkarmasa da, söylediğini duymuştu. Sesli gülmemek için dudağını ısırdı. Onunla şakalaşmayı kesinlikle çok seviyordu.
Eylül ise kaşlarını çatmış şekilde kapıya bakıyordu.
"Ne zaman giyineceksin?" diye aksice söylendi. Üzerine bir tişört geçirmek ne kadar zor olabilirdi ki?
Aniden Soner'in, eğlendiği her halinden belli olan, derin sesini kulağının hemen yanında duyduğunda irkildi.
"Bir dakika önce giyinmiştim."
Eylül kapıya yaslanıp gülmekte olan adama baktı ve çantasına dolanarak top olmuş montunu kaldırıp, ona gelişigüzel vurdu.
"Çık dışarı, üzerimi değiştireceğim."
Soner elini kaldırıp, genç kadının saçlarını dağıttı. Suratında her zamanki muzip sırıtışı vardı.
"Anthony Davis'ten daha iyiyim, kabul et."
Eylül oyunu hala devam ettirmekte olduğuklarını anlayınca gözlerini devirdi. Elektrik Direği onu kendi kozuyla alt etmek için harika bir fırsat yakalamıştı.
"Çıkmıyor musun?"
Bir kez daha vurmak üzereydi fakat Soner onun hareketini önceden tahmin etmiş ve geri çekilmişti.
"Sadece önermiştim, sen bilirsin."
Soner kapı koluna yönelince, Eylül oradan uzaklaşıp, elindekileri odanın ortasındaki kanepelerden birinin üzerine bıraktı. Çantasını açıp, içinden yeni yıkanmış üniformasını çıkarırken huysuzca söylenmeyi de ihmal etmedi.
"Kimse Anthony Davis'ten daha iyi olamaz."
Boğuk bir homurtuya eşlik eden kapının kapanma sesini duyduğunda genç adamın kendisini duyduğundan emindi.
Gülümseyerek üniformasını üzerine geçirdi. Bunu yapmak için Soner'i odadan çıkarmasına gerek yoktu elbette ama o kendisiyle dalga geçerken öylece duramazdı. Genç adamın kendisiyle bu şekilde uğraşmasına sebep olan olayı hatırladığındaysa vücudundaki kanın yanaklarına hücum ettiğini hissetmişti. Üstsüz bir Soner her zamankinden daha fazla yüz kızartıcı olabiliyordu. Üstelik ortada hiçbir sebep yokken bile genç kadını fazlasıyla utandırmayı başardığı düşünülürse...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Yarısı Şarkısı
RomansaPerspektif2016 - Romantizm #1 -Benim ruhum buna mı benziyor yani? Cevap vermeden genç kızın suratına baktı. Bu 'evet' demekti. -Ama bu bir elektrikli bisiklet! Hem de erimiş mandalinalı dondurma renginde. -Evet. Can sıkıcı şekilde ağırbaşlı ama ara...