İstanbul'da ailesiyle geçirdiği vakit su gibi akıp gitmişti.
Bu süreç içinde Soner ile iletişim kurmaya çalışmadı. O da Eylül'ü aramamıştı zaten. Eylül tuhaf bir şekilde buna memnun olmuştu. Ozan'dan öğrendiği şey üzerine Soner ile nasıl bir konuşma yapacağını henüz kararlaştırmamıştı. Böyle bir şeyle tekrar yüzleşmek canını sıkıyordu.
Bunun tam olarak aldatmak olmadığının farkındaydı. Ama birbirlerinden uzaklaştıkları ilk anda Soner'in başka bir kadına gideceğini aklının ucundan bile geçirmemişti doğrusu. Bu yüzden bir süre görüşmemeleri iyi bir fikirdi ama ne yazık ki o ertelemek istedikçe koskoca bir haftalık tatili daha çabuk geçmiş, adeta eriyip yok olmuştu.
Eylül çok geçmeden, kendini yine Sunny'nin mutfağında Soner ile çalışırken bulmuştu. Günlerce genç adamın yüzüne bakmamış ve ondan kaçınmıştı. Eğer o gece yarım bıraktıkları konuşmayı tamamlamaya cesaret edebilseydi Soner'e de Murat'a yaptığı gibi bağırıp çağırmayı düşünmüştü ama bunu bir türlü başaramadı. Genç adam onu alt üst etmek istercesine defalarca karşısına çıkıp konuşmak istediğini söylemişti ve Eylül onun kendisininkilerin içine bakan gözlerini her gördüğünde hissettiği öfkeyi kaybediyordu. Bu yüzden onunla yüzleşeceği anı erteleyebildiği kadar ertelemiş, onu reddedip ondan kaçmıştı.
Birlikte yarıştıkları bölümde Eylül'ün gül suyunu döktükten sonra Soner ile aralarında geçenlerin televizyonda gözükmesi evde biraz hareketlenmeye neden olmuştu elbette. Annesine kısaca durumu açıklamak zorunda kalmıştı. Sinan Bey ise kızlarının erkeklerle ilişkisinde her zaman takındığı tavrı takınıp durumu görmezden gelmiş ve maketiyle ilgilenmeye devam etmişti. O her zaman kalp kırıklıklarında ya da baba tavsiyesine ihtiyaç duyduklarında sahneye çıkardı zaten.
Yarışmanın bir sonraki hafta yayınlanan bölümünde, diğer takımlardan biri elenmiş ve önceki gece yayınlanan yarı finalde de yarıştıkları Mustafa isimli şef yarışmaya veda etmişti. Böylece Ozan ve adını hatırlamadığı diğer kadın finale çıkmaya hak kazanmıştı.
Eylül hazır o yarışma yüzünden mutluyken istifasını vermeye karar vermişti ama o sabah genç kadının beklediğinin aksine, patronu her zamankinden daha gergin şekilde restoranı açmıştı. Eylül onun yarışmada son tura kadar gelmenin yeterli olduğunu ve bu konuda stres yapmayacağını biliyordu. Gerginliğinin sebebini ilk başta anlamadı ama o günün istifasını vermek için doğru bir gün olmadığının farkındaydı.
Sadece, İstanbul'a döneceğini erkenden söylemek istemişti. Böylece o çalışmaya devam ederken Ozan yerine yeni birini alabilir ve zor durumda kalmazdı ama bu iyi niyetli davranışını başka bir güne saklamaya karar verdi. O günü sağ salim atlatmak daha önemli bir görevdi. Çünkü restoranda herhangi birinin aklının yerinde olmamasının işleri ne kadar aksattığını iyi biliyordu.
Bu yerinde bir karar olmuştu. Çünkü bir giyotini tutan eski halattan daha gergin başlayan gün aynı şekilde devam etmişti.
Öncelikle Ozan'ın üzerinden taşıp denizleri aşan stresine ek olarak Eylül, Esra'nın da ondan farksız şekilde kapıdan girdiğini fark etmişti ki bu hiç iyiye alamet değildi. Çünkü normal bir Esra bile mutfakta son derece tehlikeliyken, öfkeli olduğu yüzünden okunurken neler yapacağı öngörülemezdi.
Bunun üzerine, ikilinin kavga ettiğini tahmin etmesi zor olmamıştı. Ne de olsa, önceki gün Esra ve genç garsonları Duygu mutfakta hijyen ve tavır konusunda tekrar tartışmıştı. İstanbul'dan henüz dönen Ozan'ın bu haberi pek hoş karşılamadığı ortadaydı.
Kendini onlara karşı biraz suçlu hissetse de Eylül o günü sorun yaşamadan atlatıp atlatamayacaklarını merak etmişti.
Ne yazık ki bu konudaki fazlasıyla saf dilekleri gerçekleşmedi. Esra daha öğlen olmadan Eylül'e de bağırıp çağırmaya başlamış, bunun üzerine Ozan mutfağa girip Esra ile fısıltılı bir kavgaya tutuşmuştu. Onlara sorun olmadığını ve alınmadığını söylemek istemişti ama Esra'nın bu sırada yarım bıraktığı siparişi Eylül tek başına yetiştirmek zorunda kalmıştı. İkisinin durmaya niyeti yok gibiydi. Her şeyi bir şekilde zamanında hazır etmeyi başarmıştı ama müşterilerin ilgi ve şüpheyle mutfaktaki tartışmayı izlemeleri de Ozan'ı daha fazla endişelendirmeye yetiyordu. Bu yüzden dışarı çıkıp orada tartışmaya devam etmişlerdi ama bu gerilim Eylül'ün diğerlerinin mesailerinin bir an önce başlaması için dua etmesine yetmişti. Soner ile karşılaşmak o an pek de canını sıkmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Yarısı Şarkısı
RomansaPerspektif2016 - Romantizm #1 -Benim ruhum buna mı benziyor yani? Cevap vermeden genç kızın suratına baktı. Bu 'evet' demekti. -Ama bu bir elektrikli bisiklet! Hem de erimiş mandalinalı dondurma renginde. -Evet. Can sıkıcı şekilde ağırbaşlı ama ara...