"Ah!"
Genç kadının çığlığı geceyi bir bıçak gibi kestiğinde, neredeyse bütün ağırlığını onun üzerine vermiş olan adam onun tersine fısıltıyla konuşmuştu.
"Şşşt... Sessiz ol."
"Çıkar şunu. Acıyor!"
Genç adam geriye çekilirken gözlerini devirdi.
"Sana şu aptal tokayı çıkarmanı söylemiştim. Kaskın içini yüz dönümlük arazi mi sanıyordun?"
"Ben de sana saçlarımın temiz olmadığını, tokayı çıkaramayacağımı söylemiştim. İz kalır!"
Soner yine gözlerini devirdi ve kaskıyla savaş veren genç kızın üstüne bir kez daha eğildi. Canını fazla acıtmamaya çalışarak, uzun uğraşlar sonucunda, kaskı çıkardığında gülümsemişti. Kendisinin bir şey yapmasına gerek kalmadan saçları tokadan kurtulmuş gibi görünüyordu. Üstelik az önce bir kasırgaya maruz kalmış kadar dağınıktı. Eylül'ün onları sinirle düzeltmeye çalışmasını izledi.
Eylül ise öfkeli ve dağınık görünüşünün arkasında aslında kendisini oldukça iyi hissediyordu. Yolculukları fazla uzun sürmemişti ama eğlenceliydi. Betty, Eylül'ün bugüne kadar gördüğü en güçlü şey olabilirdi. Soner anahtarları çevirince, aracın motorundan bütün caddede yankılanan bir gürleme çıkmıştı. Genç kadın, altında titreşe araç sayesinde omuzlarına kadar sarsıldığını hissetmişti. Böyle güçlü bir aracı kullanabildiği için önünde oturan adama bir kez daha saygı duydu. Gerçi o da en az Betty kadar güçlü görünüyordu zaten.
Eylül o sırada kendi kendine gülümseyip etrafa bakıyordu ki, aracın hızla öne atılmasıyla gözünün önündeki görüntü aniden kaybolmuştu. Binalar ve ışıklar önünden hızla kayarken genç adamın beline sıkıca tutundu. Bir an, hareketin etkisiyle, başının döndüğünü ve midesinin ayağa kalktığını hissetti ancak birkaç saniye sonra geçmişti. İşin aslı; genç adamın, tüm gün üzerine sinen yemeklere rağmen güçlü ve deri ceketininkine karışan hoş, ferah kokusu burnuna dolduğu için aklını mide bulantısına verememişti. Bir yandan da ellerinin altındaki kas oluşumunu görmezden gelmeye çalışıyordu. Soner'e sadece dışarıdan baktığında bile vücuduna özen gösterip, spor yaptığını tahmin etmişti ancak düşündüğünde karnını ağrıtıp kulaklarını kızartan karın kasları kıyafetlerinin altından belli olmuyordu.
Kakül boyundan biraz daha uzun bir tutamı kulağının arkasına almaya çalışırken düşündüğü şey yüzünden kaşlarını çattı. Soner onun yerine saç tutamını arkaya sabitlediğinde biraz da utanmıştı.
Kafasını kaldırıp karşısındaki adama baktığında onun kendisinin aksine gülümsediğini gördü.
"Yarın görüşürüz Yıldız Uçlu Tornavida."
Eylül de gülümsedi ve omzundaki çantasını düzeltirken ona karşılık verdi.
"Görüşürüz Elektrik Direği."
Birkaç apartman uzaktaki ablasının evine yürürken kendi kendine gülüyordu. Soner'den sokağın başında durmasını istemişti. Motorun sesiyle bütün sokağı uyandırmanın anlamı yoktu.
Her şeye rağmen yolculuk keyifliydi. Kendisini özgür hissetmişti. Bütün yüklerinden kurtulmuştu. Murat'ı düşünmemişti. Hatta Ozan'ı dahi düşünmemişti. Elbette bunu fark ettiği an hepsi aklına geri doluştu. Çantasından anahtarını çıkarmaya çalışırken Murat'ın mesajları aklına gelmişti. Telefonunu da çıkardı. Mesaj kutusunu açıp mesajları tekrar okudu. Murat Eylül'ün kendisini hala sevip sevmediğini merak ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Yarısı Şarkısı
RomancePerspektif2016 - Romantizm #1 -Benim ruhum buna mı benziyor yani? Cevap vermeden genç kızın suratına baktı. Bu 'evet' demekti. -Ama bu bir elektrikli bisiklet! Hem de erimiş mandalinalı dondurma renginde. -Evet. Can sıkıcı şekilde ağırbaşlı ama ara...