1.BÖLÜM

35 7 0
                                    

1. BÖLÜM

On Yıl Sonra

Türkiye - İstanbul

Eylül 2008

Çalan alarmın sesiyle uyanan Zuhal, gözleri kapalı bir şekilde sağ eliyle masanın üzerindeki saati susturmaya çalışıyordu. Yaz tatilinde erken uyanmaktan nefret ediyordu ama iki hafta sonra okullar açıldığında bu saatte uyanmayı bile özleyeceği kesindi. Bitkin bir halde yatağından kalkarak elini yüzünü yıkadıktan sonra mutfağa doğru ilerledi. Annesi her zamanki gibi kahvaltı hazırlamakla meşguldü. Nefis krep kokusu tüm mutfağı sarmıştı neredeyse.

'' Günaydın anne. ''

'' Günaydın bebeğim. Dolaptan kahvaltılıkları çıkarıp yemek masasına koyar mısın lütfen? ''

Zuhal dolabın kapağını açarak kahvaltılıkları masanın üzerine yerleştirdikten sonra masaya oturdu. Annesi yaptığı kreplerden bir tanesini Zuhal'in tabağına koymuştu bile. Her zamanki gibi enfes görünüyordu krep. Annesi bu işte gerçektende ustaydı.

'' Bana bir iyilik yapıp kahvaltıdan sonra bahçedeki çiçekleri sular mısın tatlım? ''

'' Bu vereceğin harçlığa göre değişir. Eğer hepsini sulayacaksam bankadan kredi çekmen gerekebilir. ''

Annesi küçük kızının bu sözüne tebessümle karşılık verdi. Zuhal abartmıyordu. Büyük bir bahçeleri vardı ve annesi bulduğu her boşluğa yeni çiçekler ekiyordu. En son geçen hafta bahçedeki tüm çiçekleri sulamaya kalktığında bu tam iki saatini almıştı ve sonunda da epeyce yorulmuştu.

'' Şaka yapıyorum tabi sularım '' dedi annesine gülümseyerek.

'' Herkese günaydın '' diyerek mutfağa girdi babası. Elleriyle boynundaki kravatı bağlamaya çalışıyordu. Karısının yanağına bir öpücük kondurup Zuhal' in saçını karıştırdıktan sonra sehpanın üzerindeki günlük gazetesini alıp masaya oturdu. Annesi de hazırladığı krepleri bir tabağa doldurduktan sonra masanın ortasına bırakarak eşi ve kızına eşlik etti ve hep beraber sabah kahvaltılarını yapmaya başladılar. Kahvaltı sonrasında masadan ilk kalkan Zuhal' in babası olmuştu. Çay bardağından kocaman bir yudum daha aldı ve ceketini giyerek eşini ve kızını öptükten sonra '' ben çıkıyorum, akşama görüşürüz tatlım '' diyerek araba anahtarlarını aldı ve evden çıktı. Zuhal' in babası Salih Bey özel bir bankanın müdürüydü. Annesi Melek Hanım ise ilkokul öğretmeniydi. Maddi durumları Türkiye şartlarına göre oldukça iyiydi. Her sene mutlaka yaz tatiline giderler ve her seferinde değişik şehirler seçerlerdi. Zuhal, tatilde tanıştığı çoğu arkadaşıyla tatil sonrası görüşmüyordu. Uzun süreli arkadaşlık kurma konusunda pekiyi değildi. Oturdukları mahallede de bile pek arkadaşı yoktu. Bu sokakta çok az ev vardı ve çoğu ihtiyar çiftler yâda yaz tatilini sakin bir yerde geçirmek isteyen zengin şahıslara aitti.

Zuhal' de kahvaltısını bitirir bitirmez masadan kalkarak boş tabakları üst üste toplamaya başlamıştı ki annesi '' ben mutfağı hallederim bebeğim, hadi sen dediğimi yap '' diye seslenmişti kızına. '' Peki '' diyerek mutfaktan çıktı Zuhal ve lavaboya giderek ellerini yıkadıktan sonra kilere gidip bahçe sulama kabını aldı ve kapıya doğru yöneldi. Kırmızı sandaletlerini giyip kapıyı açtı ve açar açmaz sabah güneşi gözüne vurdu. Gözlerinin güneşe alışması bir kaç saniye alsa da Zuhal bundan hiç rahatsız olmadı. Çünkü güneşi seviyordu. En sevdiği mevsimdi yaz. Kışın dondurucu soğuğundan bin kat iyiydi. Önce derin bir nefes aldı ve evin sağ tarafındaki annesinin bahçeyi sulamak için yaptırdığı çeşmeye doğru yürüdü. Musluğu açtı ve su kabının akan suyun altına koydu. Kabın dolmasını beklerken bir yandan da hangi taraftan başlasam diye düşünüyordu. Birden yakın bir yerden gelen insan sesleriyle irkildi. Kalın bir erkek sesi çevresindekilere emirler yağdırır gibi konuşuyordu. Ses çok yakından geliyordu. Yan taraftaki evin boş olduğunu hatırladı birden. Yoksa birilerimi taşınıyor diye içini merak saldı. Su kabını olduğu yerde bırakıp suyu kapattı ve bahçenin ön tarafına, duvarın daha alçak olan bölümüne doğru hızlıca ilerledi. Şimdi her şeyi net bir şekilde görebiliyordu. Kocaman bir yük kamyonu yan taraftaki evin önünde arka kapağı açık bir vaziyette duruyor, kamyonun kasasındaki bir kaç adam kamyonun içindekileri boşaltmaya çalışıyordu. Başlarında kısa boylu şişman bir adam duruyordu. O duyduğu kalın sesin bu adama ait olduğunu hemen anladı Zuhal. Adam çevresindeki işçilere bağırarak bir şeyler tarif ediyordu. Sonra kamyonun yanındaki siyah arabayı gördü. Arabanın önünde iki kişi dikiliyordu. Biri 45-50 yaşlarında beyaz saçlı şık giyimli bir adamdı. Diğeri ise daha gençti. Siyah takım elbise giymiş ve güneş gözlüğü takmıştı. Şık giyimli adamın ev sahibi olduğunu düşündü Zuhal. Takım elbiseli genç adam ise ya koruması yâda şoförü olmalıydı. Bu civarda hep zengin insanlar oturuyordu. Bu Zuhal için pek alışılmadık durum değildi. İzlemeye devam etti. Acaba çocukları var mı diye merak ediyordu ama etrafta ne çocuk nede bir kadın görünüyordu. Sadece yük kamyonundan eşyaları çıkaran adamlar ve çıkarılan eşyaları eve taşıyan diğer adamlar vardı. Hayal kırıklığına uğramıştı. Bir an eve dönüp annesine bu yeni komşusundan bahsetmeyi düşünüyordu ki evin içinden 7-8 yaşlarında bir kız çocuğu çıktı ve siyah arabanın yanındaki beyaz saçlı adama doğru koşmaya başladı. Zuhal birden heyecana kapılmıştı. Acaba başka çocuklarda var mıydı? Belki yaşıt bir kız yâda yakışıklı bir çocuk. Bu Zuhal' i oldukça mutlu ederdi. Ve nihayet beklediği oldu ve içeriden 15-16 yaşlarında bir kız daha çıktı. Esmer düz saçlı ve fiziği oldukça düzgün bir kızdı. Kalemle çizilmiş gibi güzel bir yüzü vardı. Hayatımda gördüğüm en çekici kız diye düşündü içinden. İçi içine sığmıyordu. Yan eve kendi yaşlarında bir kız taşınıyordu. Sonunda dualarım kabul oldu dedi sessizce ve dönerek eve doğru koşmaya başladı. Heyecanla kapıyı açtı ve mutfağa doğru hızlı adımlarla yürüdü. Annesi hala bulaşıkları makineye dizmekle uğraşıyordu.

'' Anne buna inanamayacaksın, yandaki boş eve birileri taşınıyor ve benim yaşlarımda bir kızları var. Aslında iki kız var ama biri küçük, diğeri ise neredeyse benimle aynı yaşta. Babasının bir koruması var yâda şoförü tam emin değilim ama önemli biri olduğu kesin. ''

Melek Hanım ilk defa kızını bu kadar heyecanlı görüyordu. Mahalleye yaşıtı bir kız taşınıyordu ve bu heyecanı oldukça normaldi. '' Akşam yeni komşularımızla tanışmaya gidebilir miyiz anne ne olur'' dedi Zuhal. Annesi bunun pekiyi bir fikir olduğunu sanmıyordu. Ne de olsa yeni taşınıyorlardı. Yapacak bir sürü işleri olmalıydı.

'' Sence de bunun için biraz erken değil mi tatlım. Taşınmak kolay bir iş değil biliyorsun. Biz bu eve ilk taşındığımızda bir haftada evi zor toparlamıştık hatırlıyor musun? Bence onlara da biraz zaman verelim. İyice bir yerleşsinler ondan sonra tanışmaya gideriz. '' diyerek kızının gönlünü almaya çalıştı. Ama Zuhal pek ikna olmuşa benzemiyordu. Yeni arkadaşıyla bir an önce tanışmak istiyordu.

'' Lütfen anne belki yemek yapamayacak kadar yorgun olurlar. Neden onlara yiyecek bir şeyler hazırlamıyoruz. Hadi lütfen hatta sana yardım bile ederim. ''

Melek Hanım kızının bu heyecanını anlıyordu. Onu kırmakta istemiyordu aslında ama ne söylerse söylesin kızının bu inadından vazgeçmeyeceğini de biliyordu.

''Peki tamam öyleyse ama bundan babana bahsetmek yok olur mu? Sadece hazırladığımız yemekleri götürür ve tanışır, döneriz.

'' Yaşasın! ''diye bağırdı Zuhal. İşte benim annem. Seni çok seviyorum anne.

'' Dur bakalım, az önce bana yardım edeceğini mi söylemiştin sen? '' diyerek kızının burnuna dokundu annesi.

'' Ne yapmamı istersen yaparım, söylemen yeterli anne '' dedi Zuhal. Yerinde duramıyordu ve oldukça heyecanlı görünüyordu.

'' O zaman neden şu ünlü kuru üzümlü kekinden yapmıyorsun? Bende patatesli börek yaparım. Bakalım hangimizin yaptığını daha çok beğenecekler. Zuhal bu fikre bayılmıştı. Nede olsa kuru üzümlü keki çok iyi yapıyordu. Aslına bakılırsa sadece onu yapmayı biliyordu.

'' Ben markete gidip eksik malzemeleri alayım sende bu arada çiçekleri sulama işini bitirirsin. Geldiğimde beraber başlarız. ''

'' Peki, anlaştık '' dedi Zuhal ve koşarak yarım bıraktığı işi bitirmek için bahçeye çıktı. İnanılmaz derecede heyecanlanmıştı ve bir an önce akşam olmasını istiyordu artık.

aFRMpXL���o�j�

TAKSİM - ( KİTAP OLDU )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin