20.BÖLÜM

15 5 0
                                    


Gözde okul çıkışında servisle eve gittikten sonra üzerini değiştirip kafeteryanın yolunu tutmuştu. Dükkâna vardığında neredeyse akşam olmak üzereydi. Personel ve tezgâhtarlar o kadar yoğundu ki Gözde'nin geldiğini fark etmemişlerdi bile. İçerisi her zamanki gibi tıklım tıklımdı. Kasada kimse olmadığını fark etti birden. Babası verdiği sözü tutmamıştı anlaşılan. kafeteryadaki işlerle uğraşmayacağına sadece kasada oturup müşterilerle ve telefonlarla ilgileneceğine söz vermişti babası. Gözde birkaç saniye etrafa bakındıktan sonra kasaya oturdu. Masanın üzerinde yığınla adisyon fişleri ve dışarıdan gelen siparişlerin yazıldığı küçük yapışkanlı not kağıtlarıyla doluydu. Bu konuda Dilek ablasını çok arıyordu. O her zaman düzenli ve tertipli çalışırdı. Gözde'de onu örnek alıyordu çoğu zaman ama her zaman dükkânda olamadığı için masanın üzeri böyle dağınık kalıyordu. Hesapları alınmış adisyon fişlerini telefonun yanındaki çiviye benzer sivri metala geçirdi tek tek. Sonrada küçük not kâğıtlarını toparlayıp buruşturarak çöpe attı. Masanın üstü şimdi daha temiz görünüyordu. Babası hala ortalıklarda görünmüyordu. Masadan kalktı ve mutfağa girdi. Mutfakta içerisinden daha yoğun bir çalışma vardı. Gözde'yi gören kafeterya çalışanları onu selamladılar. Nihayet babasını görmüştü. Muhasebe odasında masaya yumulmuş halde önündeki deftere bir şeyler yazıyordu. Gözde'yi fark etmemişti. Gözde usulca babasının olduğu camlı bölmeye girdi.

'' Merhaba baba, bakıyorum da pek sözünü tutmuşa benzemiyorsun. Sadece kasayla ilgileneceğine söz vermiştin bana. Seninle bu konuda anlaştığımızı sanıyordum. ''

'' Ah hoş geldin bebeğim, geldiğini görmedim. Mutfaktaki eksiklerin bir listesini yapıyordum bende. Önceden bu işleri Dilek hallederdi ama o işi bırakınca bu işlerde bana kaldı. Ha aklıma gelmişken söyleyeyim. Bugün öğle civarlarında buraya uğradı Dilek ablan. Seni göremediğine çok üzüldü ama liseye başladığına da sevindi. Sana çok çok selamı var. Fırsat buldukça uğrayacağını ve seni çok sevdiğini söyledi. ''

'' İçeriye geçtiğimde onu ararım baba. Sen neler yaptın bugün? ''

'' Her zamanki işler işte, müşterilerle uğraş oraya koş buraya koş, değişen bir şey yok. Asıl senin günün nasıl geçti onu anlat bakalım. Okulu beğendiğini umarım. Duyduğuma göre İstanbul'un en iyi okullarından biriymiş. Okuduğun okulda genelde yüksek kesimli insanların çocukları okuyormuş. Bugün kafeteryadaki elemanlarla senin okula başlamanı konuşuyorduk. Bana da onlar söyledi. ''

'' İdare eder baba. Bildiğin okul işte, hepsi aynı. Gözde okuldaki kavgadan babasının haberi olmadığını anlayınca rahatlamıştı. Demek ki okuldan arayan biri olmamıştı. Bu şimdilik iyi haberdi. Ama veli toplantısına geldiğinde illaki bu kavgadan haberi olacaktı. Yinede şimdilik bunu bilmemesi iyiydi.

'' Okulda bir kızla tanıştım. Çok iyi biri baba. Hatta bu kızı daha okullar açılmadan önce bizim kafeteryada da görmüştüm. Onunla aynı sınıfta karşılaşınca hemen tanıdım. Evleri buralarda bir yerde olmalı.''

'' İşte buna sevindim. Kendine anlaşabileceğin iyi dostlar seçmen çok güzel bir şey. Bu yeni arkadaşınla beni de tanıştırmanı isterim. Bir gün okul çıkışında onu da al ve buraya getir. Bakalım benim melek kızımın arkadaşlığını hak edecek bir kız mı görelim. '' dedi gülümseyerek.

'' Onu seveceksin baba buna eminim '' diye karşılık verdi Gözde. Babasının niye bu yeni arkadaşıyla tanışmak istediğini çok iyi biliyordu. Birçok kez Gözde'yi arkadaş seçimi ve herkese güvenmeme konusunda uyarmıştı. Bu yeni arkadaşıyla da bu yüzden tanışmak istiyordu. Nasıl biri ve kimin kızı olduğunu merak ediyordu çünkü. Babasının bu korumacı tavırlarını seviyordu Gözde. Babasının söylediği her sözün kendisinin iyiliği için söylediğini de biliyordu. O yüzden ona kızmıyordu bile.

'' Ben içeri geçiyorum baba, kasada kimse yok. İşlerini bitirir bitirmez senide yanıma bekliyorum '' dedi imalı bir şekilde.

'' Tamam bebeğim. Şu işlerimi bitirir bitirmez yanındayım '' diyerek kızını bir kez daha öptü Kadir Bey.

Gözde tekrar içeri girerek kasaya oturdu. Hava artık kararmıştı. Arkadaşlarıyla okul çıkışındaki konuşmaları geldi aklına. Eğer gezmeye çıkarlarsa mutlaka yanına uğrayacaklarını söylemişti iki yeni kız arkadaşı. Ama saat epey geç olmuştu. Bu saatten sonra geleceklerini pek sanmıyordu açıkçası. Kasaya yaklaşan bir grup gencin ücretini alıp para üstüyle beraber fişi uzattı. '' İyi akşamlar '' diyerek gülümsedi müşterilere. Kapıdan en son çıkan çocuk boynunu çevirip tekrar Gözde'ye bakmıştı. Hoş bir çocuk diye düşündü Gözde. Ama erkeklerle arası pek iyi değildi. Bu zamana kadar sadece bir kişiye aşık olmuştu oda beş sene önce eski oturdukları mahalledeki bir çocuktu. Gözde'den birkaç yaş büyüktü. O zamanlar çocuk liseye gidiyordu ve Gözde onu görebilmek için her sabah erken kalkıp camdan onun servise binişini izliyordu. Bazen çöp atma bahanesiyle evden çıkıp onun servis beklediği durağın önünden geçerken ''umarım bu sabah bana günaydın der '' diye geçiriyordu içinden ama beklediği o günaydın hiçbir zaman gelmiyordu. Onun varlığından bile habersizdi çocuk. ilk aşkı ve ilk hayal kırıklığını bu çocukla yaşamıştı on iki yaşındayken Gözde. O günden sonrada erkeklerden nefret etmeye başlamıştı. Hiçbir zaman erkeklerle arkadaş olmayacağına ve biriyle çıkmayacağına hatta ve hatta evlenmeyeceğine kendi kendine söz vermişti. Bu sözü tutup tutamayacağını bilmiyordu ama bundan sonraki hayatını erkeklerden uzak geçireceğine emindi.

P"Cv/

TAKSİM - ( KİTAP OLDU )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin