Telefonun sesiyle uyanan Sedat gözlerini bir türlü açamıyordu. Bir süre telefonun susmasını bekledi ama susacağa benzemiyordu. Gecenin bu saatinde kim bu edepsiz diye düşündü içinden. Telefon nihayet susmuştu. Tam arkasını dönüp uyumaya çalışırken tekrar çalmaya başladı. Yastığı kafasına bastırarak çalan zil sesinden kurtulmaya çalıştı ama yinede o rahatsız edici sesi duyuyordu. Bir hışımla yataktan kalkarak eliyle yan tarafında duran gece lambasının düğmesini aradı ve ışığı yaktı. Telefon hemen lambanın yanında inatla çalmaya devam ediyordu. '' Lanet olsun '' diyerek telefonu eline aldı. Tamda tahmin ettiği gibi merkezden arıyorlardı. Cevaplama tuşuna basarak telefonu kulağına götürdü.
'' Polis Sedat. ''
- Uyandırdığım için özür dilerim efendim ama acilen buraya gelmeniz gerekiyor. Bir gösteri daha oldu -
'' Gösteri mi? Hay lanet. Peki nerdesiniz? '' Sedat adresi kafasına not ederek hemen yataktan kalktı ve yüzünü yıkamak için lavaboya girdi. Havluyla yüzünü kurularken aynada yüzüne baktı. Gözleri uykusuzluktan şişmişti. Havluyu yerine asarak lavabodan çıktı ve gelişigüzel çıkardığı elbiselerini toplayarak üzerini giyindi. Silahını alarak pantolonun arka kısmını yerleştirdi. Unuttuğum bir şey var mı diye evden çıkmadan önce son kez dönüp odaya baktı. Oda berbat haldeydi. Acilen bir temizlikçi tutmalıydı. Anahtarlarını alıp hemen evden çıktı.
Yarım saatten biraz fala süren yolculuktan sonra olay yerine varmıştı. Araç trafiğine kapalı olan bu cadde İstanbul'un büyük caddelerinden biri olan Ankara Caddesi idi. Yolun kenarına park etmiş iki polis aracının önüne arabasını park etti. Daha arabadan iner inmez yanına yaklaşan polis memuru elinde tuttuğu not kâğıdından Sedat'a bilgi vermeye başlamıştı.
'' Özür dilerim efendim. Sizi uyandıran bendim. Gösteri bu caddede yapılmış. Görgü tanıklarının anlattıklarını göre kalabalık bir grupmuş ve hepsinin yüzleri boyalıymış. Yani yüzlerini net gören kimse yok. ''
'' Aman çok şaşırdım. '' dedi alaycı bir şekilde Sedat. Gözleriyle etrafı süzüyor, olağandışı bir şeyler arıyordu. Bir ipucu veya çetenin geride bıraktığı bir not gibi ama aradığını bulamadı.
'' Sokağı şu taraftan terk etmişler '' diyerek eliyle bir noktayı işaret etti polis memuru. '' Birde efendim tam arkanızda yani sokağın başında sokağı gösteren bir mobese kamerası var. Kameraya zarar vermemişler. Yani gösteriyi olduğu gibi kaydetmiş olmalı. ''
'' O kameradaki görüntüleri hemen istiyorum. ''
'' Emredersiniz efendim '' diyerek selam verip uzaklaştı polis memuru. Sedat sakin adımlarla sokağı turlamaya başladı. Yerlerde lastik izleri vardı. Buraya araçlarla girmişler diye düşündü içinden. Sadece iki işyerinin camı kırılmıştı ve etrafa fazla hasar vermemişlerdi. Bu denli hasarsız bir gösteriyi tek bir grup yapmış olabilirdi.
'' İkizler '' dedi kendi kendine sessizce. İstanbul sokaklarında dans gösterisi yapan birçok çete vardı ve Sedat bu grupların çoğunu biliyordu. Yıllardır bu sokak çetelerinin peşindeydi. Hangi çetenin hangi mevkiiler de gösteri yaptığını ve gösteriden sonraki hasar durumuna göre gösteriyi hangi çetenin yaptığını artık kolaylıkla anlayabiliyordu. Ve bu caddede yapılan gösteriyi ikizlerin yaptığını da adı gibi emindi. Yavaş adımlarla göstericilerin sokağı terk ettiği yere doğru yaklaştı. Burası gösterinin yapıldığı caddenin diğer başka bir sokağa bağlandığı yerdi. Sokak dikkat çekecek kadar boştu. Yolun kenarlarında park etmiş tek bir araç bile yoktu. Çünkü burada onları bekleyen araçlar vardı diye düşündü içinden. Burayı araçlarla terk etmişler. Sedat kafasını kaldırıp bu sokağı gösteren bir mobese kamerası olup olmadığına baktı ama yoktu. Sokağın ortasına doğru yürüyerek işyerlerine baktı. Bu işyerlerinden en az birkaç tanesinde mutlaka kamera sistemi olmalıydı. Yarın bu sokağa işyeri sahipleriyle konuşması için bir polis göndereceğini not aldı kafasına. Tekrar gösteri yapılan caddeye döndü. Caddede iki polis aracı ve altı polis memurundan başka kimse yoktu. Saat gece yarısı 03:00 olmuştu neredeyse. Bir an önce eve gidip uyumak istiyordu. Ama önce yapması gereken bir şey vardı. Cebinden telefonunu çıkararak bir numara çevirdi. Kısa bir bekleyişten sonra karşıdan cevap geldi.
'' Merhaba eski dostum. ''
- Ben senin dostum değilim. -
'' Ah af edersin unutmuşum. Seni uyandırdım mı.? ''
- Hayır uyumuyordum. -
'' O zaman birkaç saat önce şuan bulunduğum caddede yapılan gösteriden haberin var.''
- Tabi ki var. Gösterinin yapılması için onayı ben verdim. Bu yüzden bana patron diyorlar. -
'' Bak kahrolası herif, gösteriyi hangi grubun yaptığını biliyorum ve o arkadaşlarına söyle ayaklarını denk alsınlar. ''
- Seninle bir anlaşmamız var. Bunu sakın unutma ve bir daha sakın bana sesini yükseltme. Anlaşmayı sen istedin bende kabul ettim. -
'' Anlaşmanın canı cehenneme beni anladın mı? Canınız istediği zaman sokaklara çıkıp gösteri yapamazsınız. ''
- İşini kaybetmekten mi korkuyorsun yoksa. Şimdi beni iyi dinle aynasız. Ben sana Taksim'de gösteri yapmayacağımıza söz verdim, sende gruplardan uzak duracağına. Eğer anlaşmayı bozacak olursan sonuçlarına katlanırsın ve yakın bir zamanda Haliç'te balık etmek satmaya başlarsın. Şimdi sözünde dur ve beni sakın bir daha tehdit etme. -
'' Peki ya durmazsam? ''
- O zaman arkana yaslan ve olacakları izle. -
Telefon suratına kapanmıştı. O... çocuğu diye küfür savurdu Sedat. En kısa zamanda dostum, en kısa zamanda sana patron kimmiş göstereceğim.
Gi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKSİM - ( KİTAP OLDU )
ActionYedi romandan oluşacak TAKSİM serisinin ilk romanı '' Okullar Açılıyor '' Erkan Yılmaz, İspanya'da açtığı romanı, sokakların ve dansın büyülü atmosferiyle harmanlayarak sürdürüyor. Gizemli bir gösteri ve o gösteriyi gerçekleştiren dünyaca ünlü kore...