Emre ve arkadaşları dün gece geç saatlerde dönmüştü İstanbul'a. Uzun bir yolculuktan sonra epey yorgun düşmüştü. Arkadaşlarıyla birlikte İzmir'e, eski grup liderleri Fatih'in yapacağı gösteriye katılmaya gitmişlerdi. Onları Fatih davet etmişti. İstanbul'dan toplam 16 Kişi gitmişti İzmir'e ve hepside önceden Fatih'in grubunda olan eski arkadaşlarıydı. Fatih yapacağı gösteride onlarında bulunmasını istemişti. Tam iki ay boyunca gösteri için hazırlık yaptılar ve nihayet beklenen gösteriyi gerçekleştirdiler. Fatih 400 kişilik kalabalık bir dans grubuyla İzmir'in işlek caddelerinden biri olan Mithatpaşa Caddesinde müthiş bir gösteri yapmıştı. Gösteriden sonra herkes toplanma yerlerine gitmişti ve bu gösteriyi sabaha kadar kutlamışlardı. Fatih yine ismine yakışır bir gösteri yapmıştı.
Emre gece yarısı evine girer girmez hemen bavulunu odasına bırakıp güzel bir duş aldı ve doğruca yatağına girdi. Yolculuk onu yormuştu ve dinlenmeye ihtiyacı vardı. Arkadaşlarından ayrılmadan hemen önce yarın öğlen 12:30 - 13:00 gibi, mekanları olan eski evde buluşmak üzere sözleşmişlerdi. Kendisi gibi diğer arkadaşları da bu yolculuktan ve sıkı geçen iki aylık çalışmalardan dolayı yorulmuşlardı. Emre yatağa girer girmez hemen uykuya dalmıştı bile.
Ertesi gün öğleye doğru 12:00 civarlarında uyanmıştı Emre. Yatağının başucunda duran telefonuna baktı. Bir kez Gökhan aramıştı, onun dışında ne başka arama ne de mesaj vardı. Hızlıca yataktan kalkıp üzerini giyindi. Mutfağa geçerek annesinin hazırladığı ev böreğinden bir dilim attı ağzına. Ağzında koca börekle gömleğinin düğmelerini iliklemeye devam ediyordu Emre. Öğleden sonra arkadaşlarıyla buluşacaktı ve geç kalmak istemiyordu. Belki Miray'ları görmeye de gidebilirlerdi. Onları görmeyeli epey zaman olmuştu. Kapıdan çıkmadan önce halının üzerinde oyuncak arabasıyla oynayan küçük kardeşinin başını okşadı. '' Ben dışarı çıkıyorum '' diyerek ayrıldı evden. Eski ev Emre'nin oturduğu sokağın hemen sonundaydı. Bir yandan eski eve doğru yürürken bir yandan da Gökhan'a mesaj yazıyordu. Birkaç dakika sonra mekânları olan eski evin önüne gelmişti bile. Gökhan en son mesajında on dakikaya kadar ordayım yazmıştı. Emre telefonu tekrar cebine sokarak paslı dış kapıdan bahçeye girdi. Daha girer girmez kapıdaki değişikliği fark etmişti. Evin mavi dış kapısı yerinde yoktu ve kapının her tarafına polis şeridi çekilmişti. Emre bir an öylece eve bakakaldı. Yavaş adımlarla eve yaklaşıp polis şeritlerinin arasından zorlada olsa eve girmeyi başarmıştı ama artık şaşkınlığı korkuya dönüşmüştü. Gördüğü manzara dehşet vericiydi. Vücudundaki tüm kanlar çekilmişti sanki. Yeler, duvarlar her yer kan içindeydi. Tüyleri diken diken olmuştu. Bunun tek bir anlamı vardı. Burada bir şeyler olmuş ve birilerinin canları fena şekilde yanmıştı. Kan izlerine basmadan yavaşça koridorda ilerledi ve koridorun sonunda bulunan dans ettikleri odaya girdi. Bu odada kan yoktu. Ama evin neredeyse diğer tüm odaları kan içindeydi. Sonunda aklına o düşünmek istemediği şey yerleşti. '' Miray '' dedi fısıltıyla. Arkasını dönerek hızlıca koridordan geçip evden çıktı. Öyle hızlı koşuyordu ki neredeyse polis şeritlerine takılıp düşecekti. Bahçeyi de koşarak geçtikten sonra var gücüyle koşmaya devam etti. Aklında tek bir şey vardı. '' Ya Miray'a bir şey olduysa '' Bu düşünceyi aklından bir türlü çıkaramıyordu. Çünkü bu eve onlar dışında bir tek Miray ve arkadaşları geliyordu. Okulun önünden geçip Miray'ların evinin bulunduğu sokağa daldı. Eve yaklaşmıştı ve evin garajındaki araba duruyordu. Demir kapıyı açmaya çalışmadan üzerinden atlayıverdi ve soluğu Miray'ların evinin önünde aldı. Nefes nefese kalmıştı. Kalan son gücüyle zile bastı. Birkaç saniye sonra kapı açılmıştı ama karşısındaki Miray değil onun korumasıydı.
'' Efendim, özür dilerim rahatsız ediyorum. Miray evde mi acaba? ''
Emre cümlesini bitirir bitirmez karşıdan kötü bir cevap gelmemesi için dualar ediyordu içinden. O evdeki kanların kime ait olduğunu çok merak ediyordu çünkü. Eğer Miray'a bir şey olduysa kendini asla affetmeyecekti. İçinden Allah'ım ne olur Miray olmasın, ne olur diye yalvarıyordu adeta.
'' Hayır, ve sen kimsin? '' dedi karşısındaki sert görünüşlü adam.
'' Adım Emre, Miray'ın arkadaşıyım. Biz arada onunla ve arkadaşlarıyla buluşup sohbet falan ediyorduk. Hatırlarsanız bir gece Miray okulun bahçesine bizimle konuşmaya gelmişti. Sizde şuradaki ağacın altında onu beklemiştiniz. ''
'' Tamam hatırlıyorum. Ayrıntıları anlatmana gerek yok. Miray arkadaşlarıyla birlikte caddedeki kafeteryaya gitti. Şu an büyük ihtimalle oradalardır. ''
Kenan karşısında soluk soluğa nefes alan gencin Miray'ın arkadaşı Emre olduğunu hemen anlamıştı. Heyecanına ve korkusuna bakılırsa Miray'ın saldırıya uğradığı eski evden geldiği belliydi bu gencin. Ona bir yumruk atmamak için bir an zorladı kendini. Emre ise derin bir nefes almıştı. Miray'a bir şey olmamıştı ve o eski evdeki kanlar Miray'a ait değildi. '' Allaha şükürler olsun '' dedi fısıltıyla ama yanındaki adamın bunu duyduğunu anlamıştı.
'' O eski evden mi geliyorsun? '' dedi karşısındaki adam.
'' E-evet efendim, odadaki kanları gördüm ve Miray'ın başına kötü bir şey gelmiş olabileceğinden korkuyordum ama şükürler olsun ki yanılmışım. ''
'' Hayır seni pislik, yanılmadın. Miray o evde seni ararken üç evsizin saldırısına uğradı ve eğer Gözde zamanında yetişmiş olmasaydı şimdi Miray kafeteryada değil mezarda olurdu. ''
Emre'nin yüzünün rengi gitmişti. Bu adamın anlattıkları gerçekten de doğru muydu merak ediyordu. Şu an ne yaparsa yapsın karşısındaki bu adama kendini affettiremeyeceğinin farkındaydı. Miray'ın başına gelenler onun yüzünden olmuştu. Aslında bu ilk değildi. Her kış sığınacak bir yer arayan birkaç serseri evsiz mutlaka Emre'lerin mekânı olan bu eski eve gelirlerdi ama Emre ve arkadaşları ne yapar yapar onları oradan uzaklaştırmanın bir yolunu bulurdu. Ama bu sefer kendileri değil de Miray o eski evdeyken evsizler gelmişti. Miray'ın nasıl korktuğunu hayal bile edemiyordu Emre. Çünkü Emre'de onlardan çoğu zaman korkardı. Evsizler yanlarında sürekli kesici aletler veya kalın sopalar taşırdı. Bu gibi durumlarda Emre onlarla kavga etmek yerine eski eve polis çağırarak onları oradan uzaklaştırmayı başarırdı.
'' Peki Miray şimdi iyi mi? ''
'' Henüz değil, Hâlâ geceleri başından geçen o korku dolu anlar yüzünden kâbuslar görüyor. Bu yüzden iki hafta okula gidemedi bunu biliyor muydun? tabi ki de bilmiyordun. ''
'' Olanlar için çok üzgünüm efendim. Bunun için sizden binlerce kez özür diliyorum. Ona bir şey olmasını isteyecek son kişi benim. Lütfen beni affedin. ''
'' Şimdi defol buradan hemen. ''
Emre adamın hareketlerinden kızgın olduğunu anlayabiliyordu. Kim olsa kızardı, çünkü haklıydı. Emre tekrar özür dileyerek evin kapısından yola doğru yürümeye başladı. Arkasından kapının sertçe kapandığını duymuştu. Emre'nin söyleyecek tek bir sözü bile yoktu. Onun yüzünden Miray'ın hayatı tehlikeye girmişti çünkü. Emre İzmir'e gideceğini Miray'a söyleyememişti çünkü Miray o sıralarda İspanya'da babasının yanındaydı. Ona ulaşmayı çok denemişti ama ne bir telefon ne de bir internet sitesinden ona ulaşabilmişti. Belki buluştukları eski evin odasına bir not bırakabilirdi ama ona ulaşıp ulaşmayacağından asla emin olamazdı. Miray'ların evinin bahçesinden ayrıldı yavaş adımlarla. İçi biraz olsun rahatlamıştı artık. Miray iyiydi ve o evdeki kanlar ona ait değildi. Bir an onu görmeye kafeye gitmeyi düşündüyse de bu düşüncesinden vazgeçti. Belki kapıyı açan koruması kadar oda kızgındı ona. Ne olursa olsun Emre Miray'ın başına gelenlerden dolayı kendini asla affetmeyecekti.
mp=Kh
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKSİM - ( KİTAP OLDU )
AzioneYedi romandan oluşacak TAKSİM serisinin ilk romanı '' Okullar Açılıyor '' Erkan Yılmaz, İspanya'da açtığı romanı, sokakların ve dansın büyülü atmosferiyle harmanlayarak sürdürüyor. Gizemli bir gösteri ve o gösteriyi gerçekleştiren dünyaca ünlü kore...