26.BÖLÜM

12 5 0
                                    


Neredeyse akşam olmak üzereydi. Hava kararmaya başlamıştı. Sedat onlarca kez izlediği mobese kameraları görüntülerini tekrar izlemek için başa aldı. Küçükte olsa bir ipucu arıyordu ama aradığını bir türlü bulamıyordu. Görüntüler çok bulanıktı. Dans eden göstericilerin hiçbirinin yüzü tam teşhis edilemiyordu. Edilse bile hepsinin yüzünde maske yâda boya olduğunu bulanık görüntüden bile fark edebiliyordu Sedat. Yan sokaktaki işyerlerinden aldıkları kamera görüntülerinden bir şey çıkmamıştı. Sedat bu kameralardan en az birinden oradan hareket eden onlarca araçtan bir tanesinin plakasını almayı umuyordu ama bu videolarda da istediğini bulamamıştı. Arkasına yaslanarak birasından bir yudum daha aldı. Uzun zamandır içmiyordu. Aslında içmemeye yemin bile etmişti ama onca stres ve yoğun çalışma temposu sonucunda en yakın dostu olmuştu içki. Eşinde bu yüzden terk etmişti onu. Tam 18 senelik evli kaldığı biricik eşi. Onu çok özlüyordu. Ve de dünyalar güzeli kızını. Masanın üzerinde duran eşiyle küçük kızının resmini aldı eline. Ah benim tatlı bebeğim diye geçirdi içinden. Annesi onu alıp giderken daha dokuz yaşındaydı. Şimdi kim bilir ne kadar büyümüştür diye düşündü. Resmi dudaklarına götürüp öptükten sonra yerine koydu. Son kez izlemek için videoyu tekrar başa aldı ve tün dikkatini vererek görüntüleri tekrar izlemeye başladı. Bu sefer sadece dans eden gruba değil caddede gösterinin başlamasından bitişine kadar ki süre içinde olan biten her şeyi dikkatlice izledi. Gözüne çarpan en ufak detayda bile videoyu hemen durdurup ağır çekimde tekrar oynatıyordu. Ama ne göstericilerde ne de gösteri yapılan caddede en ufak bir ipucu bulamadı. Canı oldukça sıkılmıştı ve başarısızlığın verdiği moral bozukluğu çöktü üzerine. Sandalyesinden kalkarak mutfağa doğru yürüdü. Dolaptan bir bira daha alarak tekrar masasına geri döndü. Bira şişesini masaya bırakarak arkasındaki pencereyi açtı. Temiz havayı içine çekerek bir süre etrafı izledi. Kendisine patron diyen o aşağılık herifle yaptığı telefon görüşmesi bir türlü aklından gitmiyordu. Sedat ne olura olsun bu çetelerin peşini bırakmayacaktı. Patronla bir anlaşma yaptıkları doğruydu. Taksim'den uzak durdukları sürece onlara bulaşmayacak ve grup liderlerinden uzak duracaktı. Ama patron ve dans çeteleri durmak bilmiyordu. Her ay mutlaka İstanbul sokaklarında bir gösteri oluyordu. Buda Sedat'ı zor duruma sokuyor, amirlerinden bu yüzden azar işitiyordu. Ya patronla aralarındaki anlaşmaya uyup onlara taviz vermeye devam edecekti yâda İstanbul sokaklarında ki tüm çetelerin tek tek hakkından gelecekti. Bu ikisi arasında karar vermesi gerekiyordu. Aslında o kararını çoktan vermişti bile. Yapması gereken şey neyse onu yapacaktı. Masanın üzerinde duran telefonu çalmaya başladı birden. Bakıp bakmamak arasında kararsız kalsa da belki olayla ilgili bir şey bulmuşlardır ümidiyle pencereyi kapatarak masada duran telefonunu açtı.

'' Polis Sedat buyurun. ''

- Efendim rahatsız ediyorum özür dilerim ama bunu duymak istersiniz diye düşündüm. Bugün bir lisenin çıkışında bir grup öğrenci kavgaya tutuşmuş bir adam silahıyla havaya üç el ateş etmiş. -

'' Bunu neden duymak isteyeyim ki? ''

- Lisenin adı Yeşilkent Lisesi efendim yani kızınızın okuduğu okul. Yanlış anlamayın ama size haber verdiğim duyulursa başım belaya girebilir. Kızınıza yaklaşmanızın yasak olduğunu biliyorum. Ama bilmek istersiniz diye düşündüm. -

'' Bunu ikimizden başka kimse bilmeyecek rahat ol. Haber verdiğin için çok teşekkür ederim. ''

- Önemli değil efendim. İyi akşamlar diliyorum. -

Sedat telefonu kapatır kapatmaz rehberden eski eşinin numarasını aradı ama telefonunda kayıtlı olmadığını hatırladı. Yeni taşındıkları evin numarası da yoktu Sedat'ta. Ne yapacağını bilmez halde telefonunu masaya bıraktı. İçine kuşku düşmüştü. Acaba kızının bu olayla bir ilgisi var mı diye düşünmeden edemiyordu. Evlerine gidemezdi, mahkeme kararı nedeniyle kızı ve eşine yaklaşması yasaktı. Eğer bu yasağı çiğnerse hapse girebilirdi. Kafası allak bullak olmuştu. Yarın sabah ilk fırsatta kızının okuduğu liseye gidecekti. Belki yanına yaklaşamayacaktı ama onu uzaktan görmek, iyi olduğunu bilmek bile ona yeterdi. Bilgisayarını kapatarak yatağına uzandı. İçtiği içkilerinde tesiriyle çoktan gözleri kapanmıştı bile.

TAKSİM - ( KİTAP OLDU )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin