Sedat aylardır gizemli sesten aldığı bilgiler doğrultusunda bu dört kişi takip ediyordu. Verilen bilgiler harfi harfine tutuyordu. Gizemli ses doğruyu söylemişti. Artık elinde yeterli delil vardı ve onları tutuklamanın zamanı gelmişti. Sorguda nasıl olsa bir şekilde konuştururdu Sedat onları. Merkeze dönüp amirinin odasına yöneldi ve sokak dansçılarıyla ilgili bir ihbar telefonu aldığından ve yaptığı gizli takiplerden bahsetti amirine. Uzun geçen sohbet tadındaki bu konuşmalardan sonra Sedat nihayet amirinden tutuklama kararlarını almayı başarmıştı. Dört kişiyi aynı anda aynı yerde yakalamak imkânsızdı ama aynı anda düzenlenecek bir baskınla bu dört kişiyi yakalamak mümkündü. Tüm planlar ve taktikler konuşulduktan sonra ertesi gün altı araçlık bir polis ekibiyle gizemli sesin verdiği ve Sedat'ın aylardır takip ettiği bu dört kişi yapılan kusursuz baskın sonucunda yakalanıp merkeze götürülmüştü. Bu dört kişiyi yakalamanın gururuyla girmişti merkeze Sedat. İsimleri Mustafa Çelik, Yücel Taşkıran, Yalçın Güler ve Ali Aydoğdu olan bu dört serseri İkizler grubunun üyesiydi. Bunu biliyordu ama tek yapması gereken bunu onların itiraf etmesiydi. Aynı hücreye tıkılan bu dört kişiyi tek tek sorgu odasına çağırdı Sedat.
'' İsmin ne senin? ''
'' Yücel efendim, Yücel Taşkıran. ''
'' Sokaklarda yasak gösteriler yapan İkizler grubunu biliyor musun? ''
'' Hayır efendim, şimdi sizden duyuyorum. ''
'' Bana yalan söylemeye kalkma seni piç kurusu, çünkü elimde deliller var ve bu deliller sayesinde sizi uzun bir süre içerde tutabilirim. Bunu ister misin? ailenin ve tüm akrabalarının seni haftada bir kez ziyarete gelmesini ister misin? Onların karşısına mahkum kıyafetiyle çıkıp onların yanında başını kaldırmadan öylece durmak ister misin he, cevap ver bana? ''
'' Size yemin ederim efendim. O grupla hiçbir bağlantım yok. Size doğruyu söylüyorum. ''
Sedat karşısındaki bu çocuğu ağlatana kadar sorgulamıştı. Çocuk salya sümük ağlasa da ağzından tek bir itiraf bile çıkmamıştı. Ama korkuyordu ve bu iyiydi. Sırayla diğer üç kişiyi de sorgulamıştı Sedat ama değişen hiçbir şey yoktu. Hepsi korkuyor ama ağızlarından hiçbir şey çıkarmıyorlardı. Sedat'ın elinde bu dört kişiyi uzun süre içerde tutacak kadar delil yoktu. Onlara blöf yapıyordu ama buda işe yaramıyordu. İşini çabuk halletmesi gerekiyordu. Onları bu şekilde en fazla üç gün içerde tutabilirdi. Daha sonra serbest bırakmak zorunda kalacaktı ve bu da Patron denen o hıyarı oldukça kızdıracaktı. Bu İkizler denen grubu yakalaması bu yüzden önemliydi. Sokaklarda düzenli olarak gösteri yapan sadece üç-dört grup kalmıştı. Eğer İkizlere ulaşırsa onlara da ulaşmanın bir yolunu bulmaya çalışacaktı hemen. Bu Patron denen adamın harekete geçmemesi için önemliydi. Belki şu gizemli ses diğer grupları yakalamasında da yardımcı olurdu Sedat'a.
Odasına geçip bir süre düşündü ama aklına hiç bir şey gelmiyordu. Bir yolu mutlaka olmalı diye düşünüyordu içinden. Kafayı yemek üzereydi neredeyse. Elinde İkizler grubuyla dans eden dört serseri vardı ama bir şey yapamıyordu. Çaresizlik onu yiyip bitiriyordu. Sonra birden aklına müthiş bir fikir geldi. Onları tutukladığında üstlerinden çıkan eşyaları delil odasındaki görevli memur almıştı ve Sedat dördünün cebinden de cep telefonu çıktığını iyi hatırlıyordu. Telefonlardan birine takip cihazı yerleştirip bu serserileri serbest bırakabilirdi. Eninde sonunda İkizlerin yanına mutlaka gideceklerdi nasıl olsa. İşte o zaman Sedat İkizler grubunun üzerine çullanacaktı. Bu müthiş bir fikirdi ama bu takip cihazlarını nasıl temin edeceğini bilmiyordu. Odasından aradığı bir iki telefon görüşmesinden sonra İstihbarat'ta görevli olan ajanların bu tür cihazlar kullandığını öğrendi. Ama tanıdığı hiç MİT ajanı yoktu. Başka bir numara çevirerek bir görüşme daha yaptı ve çok samimi olduğu bir arkadaşından Milli İstihbarat Teşkilatı'nın numarasını öğrendi. Hemen cep telefonuna çıkararak arkadaşından aldığı numarayı aradı. Birkaç çalmadan sonra telefonun karşısından cevap gelmişti.
- Buyurun ben İlker, size nasıl yardımcı olabilirim? -
*********************
'' Lanet olsun, yakalandıklarına inanamıyorum. '' diye bağırıyordu Nida.
'' Grubu hemen toplamalıyız. Belki başkaları da tehlike altındadır. Daha önce bir gruptan dört kişi birden yakalandığı hiç olmamıştı. ''
'' Hayır grubu falan toplamayacağız. Üzerini giyin Patron'un yanına gidiyoruz. ''
'' Konuşmayacaklarına eminim. Gruptaki herkes sana ölümüne bağlı bunu biliyorsun. ''
'' Peki ya konuşurlarsa, o zaman ne yapacağız. Onlar hapse girmeyecek biz gireceğiz. ''
Nisa bu olasılığı düşünmek bile istemiyordu. İlk defa böyle bir durumla karşı karşıya kalmışlardı. İstanbul sokaklarında tam beş senedir gösteri yapıyorlardı ve daha hiç yakalanmamışlardı. Polisin bu dört kişiyi nasıl yakaladığını çok merak ediyordu. Onları nasıl tespit etmişlerdi, başka tespit edilen kimse var mıydı, kendileri de tehdit altında mıydı bunları düşünüyordu şimdi.
'' Patron'un yanına neden gidiyoruz ki o bu konuda ne yapabilir. Polisleri arayıp onları serbest bırakın mı diyecek? ''
'' O bir çaresini bulur, olmadı bir süre İzmit'teki teyzemlere gideriz. Ortalık sakinleşene kadar orada kalırız. Hapse girmek istemiyorum beni anladın mı.? ''
'' Peki tamam. Senin dediğin gibi olsun. ''
'' Hadi git hemen hazırlan. Bir an önce çıkmalıyız. '' Nida panik içindeydi. Ne yapacağını bilmez bir halde elleriyle saçlarını tutuyordu. Hâlâ o dört kişinin nasıl yakalandığına bir anlam vermeye çalışıyordu. Onları biri ispiyonlamıştı. Bundan adı gibi emindi. Grupta bir köstebek vardı. Peki böyle bir şey olsa neden İkizleri değil de gruptan rastgele seçilmiş dört kişiyi ispiyonlasın ki diye düşünüyordu. Şu an aklındaki hiçbir soruya cevap bulamıyordu. Nisa hazır olur olmaz hemen evden çıktılar ve Magic Life'a doğru yola koyuldular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKSİM - ( KİTAP OLDU )
AcciónYedi romandan oluşacak TAKSİM serisinin ilk romanı '' Okullar Açılıyor '' Erkan Yılmaz, İspanya'da açtığı romanı, sokakların ve dansın büyülü atmosferiyle harmanlayarak sürdürüyor. Gizemli bir gösteri ve o gösteriyi gerçekleştiren dünyaca ünlü kore...