BEN GELDİM :) SİZİN DE BURADA OLDUĞUN İÇİN ÇOK MUTLUYUM. İYİ OKUMALAR. BÖLÜM GÜNLERİ FARK ETTİYSENİZ ARTIK CUMA :) DEĞİŞTİRME YOK :) AKSİLİKLER, GECİKTİRMELER HARİÇ.
HİKAYEYİ BEĞENİYORSANIZ ÖNERMEYİ UNUTMAYIN.
OYLARINIZI VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN. GERÇEKTEN DEDİĞİM GİBİ OY VERMEK ZOR DEĞİL. SADECE BİR BUTONA TIKLIYORSUNUZ. VE LÜTFEN BUNU İNTERNETİNİZ AÇIKKEN YAPIN YOKSA OYLARINIZ GELMEZ.
Ö-PÜL-DÜ-NÜZ
Barış'ın bakış açısından;
"Evet, sayın izleyiciler alınan son bilgilere göre karakolda olanın Barış Eronat değil kardeşi Savaş Eronat olduğu ortaya çıktı. Karakoldan kapüşonunu başına geçirip gizlenerek gitmeye çalışan Savaş Eronat sorulan soruları yanıtsız bırakarak Barış Eronat'a ait olduğu tespit edilen araca binerek uzaklaştı."
Haberi sunan spikerin sesi kesildiğinde babam haberi dinlemek için kestiği volta atma işlemini yeniden başlattı. Annem ile yan yana oturduğumuz üçlü koltuğun önünde bir ileri bir geri yürüyor, ortamdaki gerilimi hat safhaya çıkarıyordu. Bir de ellerini hapishane mahkûmları gibi ardında bağlamıştı. O an ne kadar ürkütücü göründüğü hakkında bir fikri olup olmadığını merak ettim. Bir kabahat işlediğini sandığı oğlunun eve gelmesini sıkıntıyla beklerken zaman geçirmek için yaptığı bu yürüyüş onu olduğundan daha korkutucu yapıyordu ki annem ile koltukta deyim yerindeyse sinmiştik. Bilinçli veya değil babamdan bu işi nasıl yaptığı hakkında biraz bilgi almalıydım. İleride lazım olabilirdi.
Babam yürüyüşüne devam ederken annem ona fark ettirmeden bana doğru hafifçe eğildi ve kulağıma fısıldadı.
"Neler olduğunu biliyor musun?" diye sordu. Başımı iki yana salladım. Eve girdiğimde annemin olanlardan haberi olmuştu. Babam gelmeden beni kenara çekip sorgulamayı planlıyordu ki babam ondan önce davranıp o daha neler olduğunu soramadan kapıyı açıp etrafındaki şimşeklerle birlikte içeri girmişti. Annem geri çekildi. Aklına yeni bir şey gelmiş olmalıydı ki vakit geçmeden başını yeniden bana yanaştırdı ve kulağıma tatlı sesiyle fısıldadı.
"Anlamıyorum. Nasıl böyle bir şey olabilir ki. Savaş böyle bir çocuk değil. Yani karakol..." Kapı açıldı, aralanan kapıdan kapüşonlu bir baş göründü. Onun içeri girmesiyle kara bulutlarda şimşekler çakmaları şiddetlendi. Babamın hiddeti yüzüne bariz bir şekilde yansıyordu.
"Sonunda beyimiz teşrif etti." dedi babam alaycı bir edayla. Ona kızgınlığının yanı sıra onu delicesine merak da etmişti ama bir kere bile telefonu çıkarıp aramamıştı. Sadece anneme arayıp aramadığını sormuştu. Annemden olumlu yanıt alınca da bir başka soru gelmemişti ve odada volta atmaya başlamıştı. Babam sinirli olduğunda böyle yapardı. O kendinin oldukça farkında olan bir adamdı. Sinirli olduğunda kalp kırabildiğini ve bunun sonuçlarının kötüye gidebileceğini biliyordu. O yüzden Savaşı aramaması verilebilecek en doğru karardı.
"Nerede kaldınız diye soracağım ama..." Babam histerik bir kahkaha attı. "Malum nerede olduğunuzu cümle âlem duydu" Savaş bakışlarını babamdan kaçırıp önce anneme sonra bana baktı. Anneme bakmasının nedeni yardım dilemesi için değil iyi olduğunu ona belli etmek içindi. Ona bir bakışı bile annemi bariz bir şekilde rahatlatmaya yetmişti. Bana bakışı ise... İşte bu yardım içindi. Üzgündüm ki bunu yapamayacaktım. Eve girmeden önce arabanın içerisinde bir çözüm yolu, dileğimce dâhiyane bir şey bulmak için yaklaşık bir saatimi harcamıştım ve elime geçen tek kazanç benim bir dahi olamayacağımı anlamaktı. Savaş'ın benden, abisinden bir yardım gelemeyeceğini anladığındaki gözlerinde beliren hayal kırıklığı tüm hayatım boyunca unutulmamak üzere zihnime kazınmıştı.