İLK İTHAF EDEBİLDİĞİM BÖLÜMÜ, BENİM BU İŞE BODOSLAMA GİRMEME SEBEP OLAN CANIM ARKADAŞIM HÜDA'YA HEDİYE EDİYORUM.
YEDİNCİ BÖLÜM 2.KISIM
KERİM
Ela'nın oturduğu apartmandan çıktığımda neredeyse öğlen olmuştu.Binanın hemen önüne park ettiğim arabaya binip kafamı direksiyona yasladım.İçin için kendime küfredip söyleniyordum.
"Aferin Kerim! Elektrik ha...Evlenme programlarındaki teyzelerden kopya çekmiş gibi...Süper performans! On numara beş yıldız iş çıkardın oğlum!Her şeyi batırmakla kalmadın, az kalsın kovuluyordun da.."
Hayal kırıklığı ile kızgınlık arasında gidip geliyordum ve hangisinin daha ağır bastığına karar veremiyordum.Aslında Ela'ya da kızıyordum.Nasıl bu kadar acımasızca kestirip atıyordu? Yanılıyor olamazdım, dün gece, hatta bu gün bile aramızdaki özel bağın varlığından emindim.Kızı bir türlü bırakamamıştım, hatta şu anda bile ondan ayrı kalmaya katlanamıyordum.Bu duygu bana tuhaf hissettiriyordu.Kendimi çapkın biri olarak görmüyordum.Evet, bir sürü kızla beraber olmuştum, ama öyle Can gibi "Her güzel kızı yatağa atayım" ya da Altay'ın "Gecem boş geçmesin" derdinde değildim.Etrafımızdaki kızlar da zaten doğallıktan uzak, şöhretimizin veya "asi çocuk" imajımızın peşinde, samimiyet ve derinlik yoksunu oluyorlardı genelde.Onlara nazik davranırdım, ama kısa sürede sıkılıp başımdan savardım.
Oysa Ela bambaşkaydı...Son derece güzel ve yetenekli olmasına rağmen mütevazı ve utangaçtı.Pistte dans ederken ürkekçe bana sokulmasını hatırladım ve içim sıcacık oldu.Beynimde dolaşan gecenin anılarında her şey çok güzel görünüyordu.Yanlış olan bir şey yoktu.Yanlış olan Ela'nın biraz evvel söyledikleriydi.Kız inkar etmişti, ama onun da etkilendiğinden emindim.Bu o kadar güçlü bir çekimdi ki, şu anda bile buradan uzaklaşmamı zorlaştırıyordu.Kolayını bulsam geri dönüp, güzel kemancımı iyice bir silkeleyip, sonra da kollarımla sımsıkı saracaktım.
"Onu kaybetmeyeceğim." diye kendime söz verdim.Bir yolunu bulacaktım.Tabi bir de şu vardı ki, romantizm denen olayda tamamen çuvallamıştım.Sinirle dişlerimi sıktım.Tam bir acemi çaylak gibi davranmıştım.Belli ki Ela'nın yanında gerçek bir aptala dönüşüyordum.Oturup sakin kafayla bir strateji geliştirmeliydim.Kızla bir şekilde tekrar görüşüp şu "sanat camiası" probleminin iç yüzünü açıklığa kavuşturmalıydım.Acaba sanatçı bir sevgilisi mi olmuştu?Düşüncesine bile tahammül edemedim.Şöyle ya da böyle, tüm o kalın duvarlarını yıkmalı ve onu kazanmalıydım.
Keskin bir korna sesiyle irkildim.Ne kadar zamandır böyle kafam direksiyonda oturduğum konusunda hiçbir fikrim yoktu.Doğrulup arabayı çalıştırdım.
Eve ulaştığımda ilk önce banyodaki işlerimi hallettim ve mutfağa geçip çay koydum.Hazırladığım kahvaltıyı silip süpürdükten sonra kendimi telefonumu açmaya zorladım.Kalktığımda titreşip duruyordu, ben de kimin aradığına bile bakmadan tamamen kapatmıştım.Şaşkınlıkla bir sürü arama olduğunu gördüm.Grup arkadaşlarımdan her biri aramıştı, ama Nil'den tam on iki cevapsız çağrı vardı.Yine de önce Cemil'i aramaya yeltenmiştim ki, tam o sırada Nil yine aradı.Daha "alo" dememe kalmadan kadın hücuma geçti:
"Neredesin Kerim? Telefonunu neden açmıyorsun Allah aşkına?
"Bir nefes al Nil.Nedir bu kadar acil olan?"
"Tüm gazetelerdesin, daha doğrusu sen ve o kemancı kız.Ve televizyonda, ve sosyal medyada...Açıklama yapmamız gerekebilir."
Salona yürüyüp uzaktan kumandayla televizyonu açtım:
"Sakin ol Nil.Bu neyin stresi? Bana biraz zaman ver.Seni birazdan ararım." deyip telefonu kadının yüzüne kapattım.
Biraz şaşkındım, çünkü böyle şeyler başımıza her zaman gelirdi, hatta belki dün gece Can ve Altay da kızlarla gazetecilere yakalanmış olabilirlerdi.Bu neden sorun olmuştu ki Nil bu kadar telaşlıydı? Televizyonda birkaç kanal değiştirip bir şeye rastlamayınca, sehpada duran laptopu açtım.Tam o sırada televizyonda kendi adımı duymamla irkildim.
"Yörünge" grubunun yakışıklı gitaristi Kerim Varnalı dün gece ünlü besteci ve orkestra şefi Erdem Sönmez'in müzisyen kızı Ela Sönmez'le samimi bir şekilde kameralara yakalandı.Ayrıntılar az sonra..." Ve Ela ile dans ettiğimiz sırada çekilen bir videodan kısa görüntülerle anons sonlandı.Belli ki birileri telefonla dansımızı videoya almıştı.
Lanet olsun! Duyduklarım beni sarstı.Ela sıradan bir kız olsaydı, görüntüler birkaç gün tekrarlanır, olay böylece sönüp giderdi, bu hep olan bir şeydi.Aramızda en çok da Can'ın başına gelirdi.Ama şimdi durum farklıydı.Ela'nın babası sadece sanat çevrelerinde değil, halk tarafından da tanınan ender klasik müzik sanatçılarındandı.Bu da magazinciler için ucunu kolay bırakmayacakları yağlı bir kemik gibiydi adeta.Şimdi kızın peşine düşüp, her adımını takip edecekler, ağzından laf almak için mikrofonlarını burnunun dibinden eksik etmeyeceklerdi.Özetle, kızın hayatı cehenneme dönecekti.Ve suçlusu kesinlikle bendim.Normalde kızlarla çıktığım zaman bu gibi durumlar ne onlar, ne de benim için sorun olurdu. Ama dün gece her şey farklıydı ve ben önlem almayı düşünememiştim bile, çünkü bütün dikkatim kızdaydı.
İçim vicdan azabıyla sızladı.Bir şeyler yapmalıydım, Ela'yı bütün bunlardan koruyacak bir çıkış yolu bulmalıydım.O bakmaya doyamadığım güzelim ela gözlerin benim yüzümden üzüntüyle kararabileceğini düşünmek bile istemiyordum.
Bu arada telefonum tekrar vızıldayınca otomatik olarak kapatma düğmesine bastım.Öncelikle Ela'yla konuşmam gerekiyordu.Her an evini keşfedip kuşatabilirlerdi.Oradan hemen ayrılması için onu ikna etmeliydim.Aklıma gelen fikirle telefonu açıp grubun güvenlik şefi Orhan'ı aradım.Ona Ela'nın evini tarif edip, kıza benim telefon numaramı ulaştırmasını sıkı sıkı tembih ettim.Ve beklemeye başladım.Bu arada laptoptan gazetelerin magazin eklerinde yayınlanan resimlerimizi buldum.Bütün gerginliğime rağmen kulüp çıkışında Ela'nın bana yaslanan narin vücudunu ve masum tatlı yüzünü görünce, içim eridi.Onu üzecek her şeyden koruma kararlılığıyla harekete geçtim.Neredeyse bir saate yakın zamanımı telefonda geçirdim.Nil'e hiçbir açıklama yapılamayacağını kesin bir dille belirttim.Grup arkadaşlarımın meraklarını fazla tatmin etmeden, çok önemli bir şey olmadığı sürece beni arama yasağı koydum.En son Şile yakınlarındaki evimin bekçisi Mahmut abiyle konuştum.Ona akşam üzere şömineyi yakmasını ve buzdolabını doldurmasını tembih ettim."Fatoş abla da bolca yemek yapsın." diye ilave ettim.
Mahmut abi ve Fatoş abla orta yaşlı bir çiftti,üniversitede okuyan bir oğulları vardı.Mahmut abi bahçeyle ve ufak tefek tamiratlarla, Fatoş abla da temizlik ve yemek işleriyle ilgileniyordu.İki sene önce evi satın aldığımda orayı onlara emanet etmiş, karı koca da güvenimi haklı çıkararak sadakatle hizmet ediyorlardı.
Bu işi de hallettikten sonra Ela'nın ya da Orhan'ın telefonunu beklemeye başladım.Sonsuzluk gibi gelen bir süre sonra telefon çalınca, hayal kırıklığıyla arayanın Orhan olduğunu gördüm.
"Kerim bey, Ela hanımla yüz yüze görüşemedim, ama telefon numaranızın ona ulaştığından eminim efendim." dedi güvenlik şefi.
"Bu nasıl oldu?" diye sordum şaşkınlıkla.
"Efendim, kendisi bana kapıyı açmayınca, ben de numaranızı bir kağıda yazıp kapının önüne bıraktım ve bunu ona yüksek sesle bildirdim.Sonra aşağı inip biraz bekledim ve tekrar yukarı çıkıp kontrol ettiğimde kağıt yerinde yoktu.Şu an apartmanın önündeyim.Ne yapmamı istersiniz?"
"Şimdilik beklemede kal Orhan.Ve etrafına da dikkat et.Paparazziye benzer birilerini görürsen beni hemen ara."
"Tamam efendim.Anlaşıldı."
Tekrar bekleyişe girmek beni iyice gerdi.Arayacak mıydı acaba?Belki de olup bitenden hala haberi yoktu?Buna pek ihtimal vermiyordum.Televizyonu açmasa bile mutlaka birileri haber vermiştir.Belki bana o kadar kızmıştır ki konuşmak bile istemiyordur...Çaresizlikten aklımı kaçıracak gibi oluyordum ve umudum tükenmek üzereydi.
En sonunda telefonum çaldığında ekrandaki bilinmeyen numarayı görüp , umutla :Alo" dedim.
ifax1-b2}'H
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELA'YA KARŞI ELALAR ("YÖRÜNGE" SERİSİ 1) (Tamamlandı)
RomanceDört genç adam..."Yörünge" rock grubunun parlak çocukları...Ama hayat hikayeleri ve aşklarıyla,aynı zamanda bizden birileri onlar... Kerim ve Ela... İki çift ela göz, umut ve aşka tutunarak,ön yargı ve güvensizliğe karşı amansız bir savaş vermek z...